Kırmızı kırmızı
Kırmızı pasaport... Kırmızı halı... Kırmızı çizgi... Kırmızı bülten...
El âlem kırmızı halıda Oscar yıldızlarını yürütür... Bizim terörist yürütmüşlüğümüz vardır...
Aklımız gelir gider... Biz ki Suriye, İtalya, Rusya, Kenya güzergâhında kovaladığımız terörist başını teslim aldıktan sonra 'zafer' ilân etmiş, onu idamdan kurtarmayı da 'ikinci zafer' olarak yutturmuş bir akla sahibiz...
Teröristten 'vizyoner ekselans' çıkaran da biziz, şimdi o günkü politikalarımıza itiraz edenlere 'terör destekçisi' diyen de biziz...
***
Ama Allah var, kırmızı çizgilerimizi hiç kaybetmedik... O çizgiler bazen pembeleşse de kafamız bozulduğunda düşmanlarımıza kırmızının kızıl türünden elma siparişi vermeyi ihmal etmedik...
Daha sonra bize "Bir kedimizi bile vermeyiz" diyenlere vaktiyle kırmızı pasaportları verirken pek bonkördük... Salih Müslim'i de fena ağırlamadık hani... Hem de defalarca...
Irak'ın kuzeyinden Ayn-el Arap'a silah ve terörist takviyesi için yolları açıp, önlerine eskort verip, durdukları yerlerde on numara misafirperverlik örneği gösterdik... Hatta yolda yedikleri kebapların lahmacunların parasını da biz verdik... Doymadılar, bizim kırmızı çizgileri de yediler...
***
Biz de böyleyiz işte... Kırmızıyla ilişkimiz karmaşık... Bir gün kırmızı pasaport verip kırmızı halıda gezdirdiğimizi, başka bir gün 'kırmızı çizgilerimizi çiğnedi' diye kırmızı bültenle aramaya çıkabiliriz...
Bu kadar kırmızının içinde bir tek yüzümüz kızarmaz... Hani Atsız "Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin" diyor ya, bizimki de o hesap... Biz ayaklarımızın üzerinde sabit dururken de güzeliz, 180 derece dönerken de... Sevabımızla da güzeliz, hatamızla da...
***
Şimdi kırmızı pasaportları iptal edeceğiz kimde varsa... Ayrıca o konvoydakilerin yedikleri ne varsa faturalarını da kendilerine göndereceğiz... Bir dahaki sürece kadar düet müet de yok... El ele, göz göze gelmek de yok...
Allah'tan üst aklın şifrelerini çözdük ve büyük resmi okuyabiliyoruz, algı oyunlarına kapılmıyoruz... Her ne kadar dün çözüm sürecini pazarlayanlar, "Kobani ikinci Stalingrad'dır, 30 yıllık akıl tutulması bitti" diyenler devletimizin en önemli makamlarında yerlerini koruyor olsalar da kırmızı çizgiler konusundaki kararlılığımız nettir...
***
Çözüm süreci iflas etti, ardında Sur'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silvan'da ve diğer meskûn mahal operasyonlarından bine yakın şehit vermemizle sonuçlandı ama biz bu çözüm sürecini başımıza belâ eden bir tek kişiyi bile yargılamadık, hatta yargılamayı aklımızdan bile geçirmedik...
Kimseye hesap verecek değiliz... Milliyetçilikten uzak durulacaksa biz dururuz... Sonra gerekirse o milliyetçiliği de biz yaparız... Neyimiz eksik "Bu memlekete komünizm gelecekse onu da biz getiririz" diyenden?
Kırmızı pasaport... Kırmızı halı... Kırmızı çizgi... Kırmızı bülten... Varsın bütün kırmızılar birbirine karışsın, çözecek olan da biziz...
Aksini düşünen varsa ya üst aklın oyununa gelmiştir ya da büyük resmi okumayı bilmiyordur... Zaten Osmanlı gibi büyüyecektik, "Teröristlerin ipleri başkasının elinde olacağına bizim elimizde olsun, onları yabancılar yönetmesin, biz konuşalım" stratejisini hayata geçirecektik, bunların bozgunculuğu yüzünden olmamıştı...
Bizde hata, kusur, arıza olmaz... Kanmayız ve kandırılmayız... Bugünümüze şükürler olsun...