Kimi kime şikâyet edeceksin!
Günün konusuyla ilgili haberlere, açıklamalara göz attığınızda CHP Genel Başkan Yardımcıları Engin Altay ve İzzet Çetin’in değerlendirmeleri öne çıkıyor..
Engin Altay, YÖK’ün ÖSYM Başkanı Ali Demir hakkında soruşturma izni vermemesi kararına tepki göstererek “Tıpkı seçim öncesi CHP’nin tutuklu milletvekili adayları için ’seçilmeleri onların parlamentoya girmeleri anlamına gelmez’ sözünün ortaya çıkardığı karar gibi Başbakan Tayyip Erdoğan ne istiyorsa yargı o kararı veriyor, kurumlar o doğrultuda karar alıyor” dedi.
İzzet Çetin ise Ümraniye Davası kapsamında tutuklu bulunan CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın tahliye taleplerinin reddine yapılacak itirazı Haberal’ın tazminata mahkum ettirdiği hakimlerin görüşeceğine dikkat çekti. Çetin “Bu ilişkiler de gösteriyor ki adil bir yargılama sistemine sahip değiliz. İtiraz dilekçemize ret cevabı gelirse o zaman kararımızı daha net açıklayacağız” dedi.
Aralarında husumet bulunan kişilerin bir davada hakim ve sanık olarak karşı karşıya gelmeleri hukuk mantığına uygun değildir. Bu durumu anlatan bir de deyim vardır hani! Kimi kime şikâyet edeceksin!
Fakat bu ve benzeri hukuk kuralları yüzlerce defa ihlal edilmiş durumdadır. Soruşturma safhasında tutuklama kararı veren hakimlerin, yargılama safhasında da görev almaları gibi..
***
Diğer taraftan “TSK Muvazzaf ve Emekli Asker Tutukluları Adına (E) Orgeneral Şükrü Sarıışık” imzasıyla yapılan savunmada “Balyoz gerçeği” açıklanıyor. Özetle veriyorum:
- Darbe teşebbüsü suçlamasına esas teşkil eden sözde Balyoz planının tek dayanağı olan 11 numaralı CD sahtedir. Sahteliği bilirkişi raporlarında gösterilen yüzlerce örnekle ispatlanmıştır.
- 11 numaralı CD’nin imajı, defalarca talep edilmesine rağmen CMK esasları ısrarla ihlal edilerek savunma avukatlarına verilmemektedir.
- İddia makamı çeşitli kurum ve kuruluşlardan gelen ve 11 numaralı CD’nin sahteliğini gösteren ve sanıkların lehine olan belgeleri adli emanete (!) almak suretiyle savunmadan ve mahkemeden saklamakla kalmamış, aynı zamanda bu belgeleri çarpıtarak, bilerek ve yanlış yorumlayarak mahkemeyi yanıltmıştır.
- Mahkeme heyeti tarafından tutuklama sebeplerinden birisi olarak da delillerin henüz toplanmamış olması gösterilmektedir. Sekiz yıl önce icra edilen bir seminere dayalı sözde delillerin hâlâ toplanamamış olması hiçbir şekilde kabul edilemez.
- 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilen, duruşmaların bir televizyon kanalından canlı olarak yayınlanması talebimizi tekrarlıyoruz.
- Mahkeme Heyetini Balyoz Güvenlik Harekât Planı denen komployu kimlerin hazırladığını bulmaya davet ediyoruz.
“Amerika Suriye’den Elini Çek” mitingi
Diğer taraftan, Hatay’da, Suriye sınırında da benzer bir komplo yaşanıyor. İşçi Partisi adına Mehmet Bedri Gültekin “İnsan hakları ve demokrasi perdelemeleri ile Suriye’ye bölünme senaryoları dayatılmaktadır.Türkiye Dışişleri yetkilileri ’Eğer kaos başlarsa, o zaman Suriye toprakları içinde bir güvenlik bölgesi veya tampon bölge oluşturmak zorunda kalabiliriz’ diyerek, Türkiye’nin Suriye’ye girebileceğini ima etmektedir. Suriye’ye karşı uygulanmak istenen Haçlı Seferinin ön cephesi Türkiye’dir. Türkiye, bunca emperyalist-kapitalist yozlaşmadan sonra kardeşe ihanetin manevi yükünü kaldıramaz. Planın merkezi haline getirilen Hatay’da 25 Haziran 2011, Cumartesi günü ‘Amerika Suriye’den Elini Çek’ mitingi düzenliyoruz. Türkiye’nin Suriye’de piyon olarak kullanılmasına dur diyelim..” açıklamasını yaptı.