Kim yaptı bu edepsizliği?
Mayınlı araziyi satma yasası Meclis’ten geçti. CHP, yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürecek.
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay “Adrese teslim niteliğindeki yasanın içine özel olarak yap-işlet-devret modeli yerleştirilmiştir. Bu yasa, genel bir yasa olmaktan uzaktır. Bir işe özgü yasa çıkmaz. Yasaların temel özelliği sürekli olmasıdır. Yasalar, bir defa kullanılıp misyonunu tamamlamaz. Yasama tekniğine ve Anayasaya açıkça aykırı olan bu yasa, Cumhurbaşkanının onaylamasının ardından en kısa sürede Anayasa Mahkemesi’ne götürülecek ve yürürlüğünün durdurulması talep edilecektir” dedi.
* * *
Peki edep konusu ne oldu? Konuyla ilgili mektuplarda da önemli mesajlar var.
Bir okurum şöyle diyor:
“Sayın Arslan Bulut, siz yanılıyorsunuz! Başbakan haklı, AKP değil Ak Parti doğrusu! Çünkü AKP olsa millet sormayacak mı, ’Ey başbakan senin partinin A’sı adalet, hani nerede adalet? Senin partinin K’sı kalkınma, hani nerede kaldı kalkınma?’diye..
Başbakan 3 Y’i ortadan kaldıracaklarını söylemişti. O da doğru. Yolsuzluğu kestiler! Çünkü yolsuzluk yapanların hortumlarını iktidara gelince kaldırdılar. Yalan mı, onlar artık yolsuzluk yapamıyor. Ancak kendilerinin yapmayacaklarını söylemediler! Birinci kısım için söyledikleri doğru. Yoksulluğu da sadaka beyaz eşya, makarna vererek ortadan kaldırdılar.”
* * *
Murat Kaya ise Erdoğan’ın edepli sözlerinden birkaçını hatırlatmış:
-Abdullah Öcalan’a ’sayın’demek!
-Şehitlerimize “kelle” demek!
-Çiftçiye “Ananı da al git” demek!
-Şehit yakınlarının tepkisi üzerine “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” demek!
* * *
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bihlun Tamaylıgil’in de Tayyip Erdoğan’a önerileri var:
“AKP iktidarı döneminde, 70 milyon insanımızı usulsüz, yasa dışı dinletmelerle mahremiyetlerinden soyutlayan, özel hayatlarını esir alan, devlet bankalarının kredileriyle yakınlarını televizyon ve gazete sahibi yaptıran, dolandırıcılığı meslek edindiği mahkeme kayıtlarında yazılı olan birini medya denetçisi yapan Başbakan Erdoğan, AKP’ye ancak mahkeme kararıyla ’ak’ dedirtebilir. Ama, buna ne yargıçların vicdanı izin verir, ne de AKP Genel Başkanı mahkemeye başvurabilir. Çünkü yargıçlar, ’Kaldırın dokunulmazlığını mahkemeye gönderin’diye Başbakan Erdoğan’ı beklemektedir. Eğer Başbakan Erdoğan, adının da alnının da ’ak’ olmasını istiyorsa öncelikle sıkı sıkıya dokunulmazlık zırhına sarılmaktan vazgeçsin, TBMM’de bekleyen yüz kızartıcı suçlarının, yani, ’görevi ihmal, zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak’ suçlarının hesabını vermek üzere yargıçların önüne çıksın. O zaman ak mı kara mı herkes daha iyi görür.”
* * *
“Tamaylıgil’in bahsettiği cürüm için teşekkül oluşturmak suçu nereden çıktı?” diyebilirsiniz? Ümraniye soruşturmasında birinci iddianamenin eklerindeki 31 numaralı dosyaya bir bakın lütfen!
Müfettiş raporunun sonuç bölümünde “Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi ve sosyal bir görüşten kaynaklanan bir amaçla cürüm işlemek için devasa bir teşekkül oluşturduğu ve bu teşekkülün liderliğini, Belediye Başkanı seçildiği 01.04. 1994 tarihinden 06. 11. 1998 tarihine kadar fiilen ve aktif bir şekilde, söz konusu tarihten bugüne kadar ise perde arkasından sürdürdüğü” diye bir ifade var!
Ve Erdoğan ile birlikte, bugün bazıları bakan olan ekip arkadaşlarının Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne verilmesi isteniyor.
Üstelik Erdoğan’ın partisi, 2002 seçim pusulasında AKP olarak yer alıyordu. Kim yaptı bu edepsizliği acaba?