Balyoz davasında sanıkların bir tutuklanıp bir serbest bırakılmalarının, yarışa dönüştüğü günlerde bu tabloyu eleştiren iki yazı yazmıştım.
Bu iki yazıdan dolayı, Beşiktaş Cumhuriyet Savcılığı’nın şikayeti ile Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı tarafından hakkımda iki ayrı dava açılmıştı. Her ikisinde de “Adil yargılamayı etkilemek”, birinde de ayrıca “soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçlaması vardı. Her iki davada istenen toplam hapis cezası 13.5 yıl idi ve bütün medeni sosyal haklardan yoksun bırakılmam isteniyordu.
Savunmamda tutuklamaların insan haklarını ihlal şeklinde uygulandığına yönelik eleştirilerimin haklılığının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kararları ile teyit edildiğini, hukuka aykırı uygulamaları yapan savcıların dosyadan alındığını hatırlattım.
Şükürler olsun iki davada da beraat kararı verildi.
***
O dönemde konu ile ilgili yazı yazan bütün gazetecilere dava açılmıştı. Bazı davalar, yoğunluktan olsa gerek, iki aylık sürenin bitimine iki gün kala mahkemeye sevk edildiğinden bir kısmı geç değerlendirildi. Böylece davayı kabul tarihinde, iki aylık süre aşılmış oldu. Birçok dava bu sebeple düştü. Benim gibi hakkında süresi içinde dava açılanların çoğu da herhalde beraat etti ki kimseden ses çıkmıyor.
Yalnız bu davaların açılmasının çok önemli bir etkisi oldu. Hakkında dava açılan gazetecilerin çoğunluğu, 2010 Mayıs ayından beri konu ile ilgili yazı yazamadı! Yani, basına bir çeşit sansür uygulanmış oldu.
***
Fakat iktidar partisi milletvekili veya bakan olunca “adil yargılamayı etkilemek” bir hak zannediliyor galiba?
En son AKP Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan, “Biz Türkiye’ye ’böyle geldi böyle gitmez’fikrini aşılamak için çalışıyoruz. Onun için büyük zorluklarla karşı karşıyayız. Onun için muhtıraları geride bıraktık. Onun için balyozları balyozcuların kafasına indirdik. Onun için darbe planlarını boşa çıkardık. Ama şunu herkes bilsin bu iş bitmedi, bu iş devam ediyor” dedi.
Esat Korcan, mektubunda haklı olarak bu durumu şöyle değerlendiriyor:
“-Balyoz, bağımsız Türk yargısı tarafından mı başlatıldı yoksa AKP sürecin tam içinde miydi? Bugüne kadar ’Bırakın savcılar rahat çalışsın’ diyen kişiler, yavaş yavaş ağızlarındaki baklaları da çıkarmaya başladı.
Türkiye’ye AKP’nin verdiği zararın faturası çok ağır olacak, Kimse ucuz dövizle yaşanan ithalat patlamasındaki büyümeyle ‘Türkiye ekonomide şahlandı’
yalanına kapılmasın.”
***
Avni Doğan, ikinci defa kendi konuşmasıyla partisini gayrimeşru bir duruma düşürüyor. Daha önce de “40 yıldır onlar fişliyordu, şimdi biz onları fişliyoruz” dediği için partiden geçici ihraç cezası almıştı. Şimdi de seçimin AKP ile derin devlet arasında olduğunu iddia ediyor.
Avni Doğan’a göre balyozu indiren kim? AKP değil mi? Oysa bu alanda görev yargıya aittir. Bu durumda derin devlet veya
Gladio, kendini yargı yerine koyanlar
olmuyor mu?
Doğan’ın üzerine, bu konuşmayı yaparken AKP panosu devrildi ama anlaşılıyor ki daha önce kafasına bir saksı düşmüş!
Tayyip Erdoğan’dan daha radikal kesilmek, kraldan fazla kralcı olmak, her zaman istenilen sonucu vermez. Tayyip Bey, partisinin bütün sırlarını açığa çıkaran Avni Bey için herhalde bir tedbir düşünecektir.
