Kılıçdaroğlu; "Artı bir ile rejimi değiştiremezsiniz"
Başbakan Yıldırım'ın MHP adına söz vermesi... Bahçeli ile anlaştıklarını açıklayıp, "MHP ile beraber anayasa değişikliğini yapacağız ve başkanlık sistemini hayata geçireceğiz" ilanı... Rejim tartışmalarını yeni bir boyuta taşıdı!..
CHP, dün Ankara'da Anayasa Çalıştay'ı düzenledi. Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'ın başarılı ve kaliteli organizasyonuna katılan çok değerli hukukçulardan hayati derecede önemli analizler dinledik. Daha sonrada güncel tartışmalarla ilgili CHP lideri Kılıçdaroğlu ile özel sohbet etme imkanı bulduk. Kılıçdaroğlu'nun gündeme damga vuracak açıklamalarından önce Tezcan'ın "muhalefet hakkı anayasal güvence altına alınmalı" önerisini edindiğimiz acı tecrübelerle birlikte mutlaka dikkate alınması gerektiğini not edeyim.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Yıldırım'ın Trabzon'da MHP adına yaptığı konuşmayı doğru bulmadığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Kısa bir süre öncesinde ortak Cumhurbaşkanı adayı belirlediğiniz MHP'nin bugün geldiği yer size ne ifade ediyor?" sorusunu şöyle cevaplandırdı:
"Kocaman bir soru işareti ifade ediyor. Türkiye bir ateş çemberinin içindeyken Ortadoğu'da başımızda dünyanın belası varken bir terör örgütüne iki terör örgütü daha ilave edilmişken, Türkiye bu sorunları çözmek yerine rejimini değiştirmek gibi bir sürecin içine sokulursa Türkiye'nin bekası açısından ne olur? Türkiye'nin bekasını sadece ben değil herhalde Bahçeli de düşünüyordur."
Kılıçdaroğlu ile sohbetimizin ana başlıkları şöyle;
--Sadece bir kişi için Anayasa yapmayız demiştiniz ama Anayasa yapılacaksa bizim bir önerimiz var dediniz.
Anayasa yapılacaksa tabi elbette yeni önerilerimiz var. Rejim değişikliği bu ortamda olmaz. Bu ortamda bir rejim değişikliği düşünülüyor. İlerde çok daha ciddi sorunlar açar
-- Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Bahçeli arasında bir mutabakat oluşmuş gibi görünüyor. Size gelen bir bilgi var mı? MHP'nin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir metin çıkmadan ortaya bugünden bir yorum yapmayı doğru bulmuyoruz. İki taraf da birbirlerine sıcak mesajlar veriyorlar. Verebilirler tabi ama bir metin çıkmadan, örneğin sayın Bahçeli'nin geçmişte başkanlık modeline karşı çok sert eleştirileri vardı. Ben o eleştirilerin bugün de geçerli olduğuna inanıyorum. Ne değişti Türkiye'de ?
--Peki, bir mutabakat sağlandıktan sonra size gelirlerse görüşür müsünüz?
Biz kapımızı kapatmayız gelirler düşüncelerinizi rahatlıkla söyleriz.
--Referanduma giderse halk nasıl karşılar? Başkanlık idamla eş zamanlı gelirse...
Eğer Türkiye geriye düşecekse, hukuk zemininde bunun Türkiye'ye faturası çok ağır olur. Bu faturayı sadece insan hakları bağlamında söylemiyorum. Ekonomi açısından, çiftçi, sanayici, tüccar herkes bundan etkilenecektir. Çünkü, bunun yaratacağı atmosfer dünyanın Türkiye'ye bakışını değiştirecektir. Ve biz atılan bir adımını Türkiye'ye faturasının da çok iyi ölçülmesi lazım.
--Türk tipi başkanlık...
Ama nasıl olduğu belli değil. Tabi Türk tipi başkanlık ama nasıl? Görmemiz lazım.
--Başbakan'ın "MHP ile anlaştık" demesi..
Aralarında bir metin olabilir. Bakın; Bahçeli ile Binali bey karşılıklı bir metin üzerinde görüşmüş olabilirler. Biz onu bilmiyoruz. Bilmediğimiz bir metin üzerinden konuşmak yanlış diyorum.
Bu yaklaşımı nasıl karşılıyorsunuz? Yani, 2 parti biz bunu geçiririz..
Doğru değil. Anayasalar birer toplumsal uzlaşma belgesidir. Bir partinin 2 partinin anayasası olmaz.
Metni görüp de yorum yapmamız gerekir demeniz metni gördüğünüzde pozitif bakabileceğiniz anlamına geliyor mu?
Bir bakarsınız hiç başkanlık yoktur. Bilmiyoruz ki. Hiç başkanlık olmayan bir metin de olabilir. Bizim de destek verebileceğimiz bir metin de olabilir. Parlamenter sistemi daha da güçlendiren bir metin hazırlamışlardır, biz buna hayır mı diyeceğiz.
--Ama başkanlık varsa?
Ama başkanlık varsa tabi ona da bakacağız. Bu başkanlık nasıl bir başkanlık? Türkiye'yi bölünme noktasına götüren bir başkanlık mı?
-- Bir şartınız mı var?
Hayır şart yok. Orada eleştireceğimiz yön açısından söylüyorum. Şimdi diyelim ki, öyle bir başkanlık getirdiler ki ona yönelik kullandığımız eleştiri dili farklı olur. Öbürüne kullandığımız yani argümanlar değişebilir ama biz ilke olarak karşıyız. Şimdi ancak şunu söylüyorum; biz başkanlık sistemine karşıyız güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunuyoruz. Bununla Türkiye'nin toplumsal barışının korunacağına da inanıyoruz.
--Bahçeli'nin fiili durum yaklaşımı..
Hukuk dışına çıkmak Anayasal düzeni ihlal etmek eğer fiili durum olarak tanımlanıyorsa bu doğru değil. Sadece Anayasa'nın dışına çıktı, Anayasayı tanımıyor, hukuku tanımıyor bir fili durum var ne yapalım. Hukuku fiili duruma uyduralım. Kişiye uyduralım. Hukuk kişiye uymaz. Hukuk kişiler için vardır. Toplum için vardır, kurumlar için vardır. Bir kişinin arzusu üzerine Anayasa, yasalar, hukuk, yargı onun arzusuna göre düzenlenirse yarın bir başkası çıkıp da bu yetkiyi verdiniz, yetkiyi az gördü 6 ay sonra dedi ki; ben bunu da kabul etmiyorum. Fiili durum var buna uyacaksınız dedi. Ne yapacağız?.. Bakın, bu Anayasa yüzde 91.37 ile kabul edilmişti. Halk tarafından kabul edilmiştir. Yüzde 91 ile kabul edilen demokratik parlamenter sistemi bir artı ile değiştiremezsiniz, rejimi değiştiremezsiniz. Artı birle rejim mi değişir? Toplumda çok ciddi derin yaralar açar. Bunu farkında olması lazım ülkeyi yönetenlerin.
--CHP'nin demokratik direniş vurgusu..
Gayet basit ben onu Meclis'te söyledim. En başta AKP'liler alkışladılar. 15 Temmuz gecesi vatandaş demokratik direniş hakkını kullandı tankın üzerini çıktı vs darbeyi engelledi. Değil mi? Hepsi alkışladılar. Sonra Taksim'de söyledim herkes alkışladı. İzmir'de söyledim herkes alkışladı. Şimdi Parti Meclisi bildirisine koyduk vay efendim bunu nasıl koyarsınız. İyi de o zaman niye alkışladın bunu.
--Uygulaması nasıl olacak?
Demokratik. Miting yaparsınız, toplantı yaparsınız, gösteri yaparsınız.
--Ülkeye böldürmeyeceğiz mitingleri gibi
Tabi budur yani. Biz demokrasinin dışına çıkmayı aklımızın ucuna bile getirmeyiz.
--Darbe çağrışımı bu 27 Mayıs çağrışımı gibi değerlendirmeler de yapıldı
Hayır efendim herkes kendine göre yorumluyor. Demokratik direniş hakkı; ben bizim anayasaya da bunun girmesini isterim. 15 Temmuz'da yapılan demokratik direniş hakkının anayasada yer alması kadar doğal bir şey olamaz. Niye itiraz ediyorlar. İtiraz gerekçesi şu 15 Temmuz sonrası verilen sözler bak bizim çizgimiz hiç değişmedi ama iktidarın çizgisi değişti süratle otoriter bir yapıya doğru kaydı. Bizim çizgimiz değişmediği için aramızdaki fark açıldı tabi. 16 Temmuz'da parlamentoda yaptığım konuşmaya baksınlar. Taksim'de yaptığım konuşmaya baksınlar Yenikapı'da yaptığım konuşmaya baksınlar. Bir milimlik sapma varsa kalkıp herkesten özür dileyeceğim. Ben onların sapmalarını gündeme getiriyorum. Dar alana sıkıştırdılar toplumu ve Türkiye gittikçe dar alana sıkışıyor. Bizim endişemiz yeni patlamalara izin vermesinler. Ne gerek var bunlara yapmayın diyoruz. Oturalım uygarca konuşalım tartışalım.