KHK değil, Rahşan affı
Son iki kararname sonrası Fox TV'de şu başlığı gördüm; "KHK Cumhuriyeti". Ana haberde Fatih Portakal kullanmıştı. Ben de son sözümü baştan söylemek istiyorum; "kararnamelerin çivisi çıktı". Terörle mücadele için, herkesten destek gören bir acelecilik formülüydü bu. Kanımca tehlikeli duruma geldi. "15-16 Temmuz günleri için çıkarıldı" denilen bir af. İnanın bunları dillendirirken, üzülüyorum. Kendi kendime "acaba FETÖ'cüleri korumuş oluyor muyum" diye soruyorum. Son KHK'larda yer alan "kurtarma taktiği"nin, sonradan yanlışları anlaşılan "Rahşan Ecevit Affı"na dönüşeceği bal gibi meydanda. Eskiden olsa bu işin kesinlikle Anayasa Mahkemesi'nden döneceğini söylerdim. Şimdilerde bu mümkün gözükmüyor. Bir de Devlet Bahçeli olayı var ki evlere şenlik. Sorgusuz-sualsiz destek demeç ve mesajlarını izledikçe üzülüyorum. Benim kanım Türkiye'nin demokratik değerlerden iyice uzaklaştığı şeklinde. Bu koalisyon iktidarının en sıkı destekçisi ise ne yazık ki MHP.
Parazit yapıyor
Bu arada Ana Muhalefet'i daha doğrusu Sezgin Tanrıkulu'nu atlamak istemiyorum. CHP Genel Başkan Yardımcısı sanıkların tek tip elbise ile mahkemeye getirilmesi için birtakım laflar etti; "yapılmak istenen insanlık onuruna aykırı". Tanrıkulu'nun kullandığı üslup partisine puan getirmeyen cinsten. Birkaç yüz Marksist ve ayrılıkçıya sempatik görünme çabası yüz binlerce oy kaybettiriyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun yerinde olsam muavinin ağzına çoktan fermuar takmıştım.
***
Umutla bekleyenler
İki ayrı konudaki yazım büyük ses getirdi. Mağdur akademisyenlere ait olanın Göktan Ay'ın linkleriyle ulaşmadığı yer kalmadığı inancındayım. Gelen teşekkür mesajları yıllardır çekilen ıstırabı anlatmakta. Bu konuda Murat Kurt, Emel Ertürk, Metin Çağlar, Kazım Artut, Burhan Tarlabaşı, Mine Aktulay Çakır, Levent Değirmencioğlu, M. Tekin Koçkar, Kerem Cenkyılmaz, Necmi Akyalçın feryat edenlerden sadece birkaçı. Daha pek çok Yrd. Doç. Dr. unvanına sahipler de var. İstekleri çok basit. Kiminin on beş yılı geride bıraktığı unvandan bir an önce kurtulabilmek. Cumhurbaşkanı'nın bu konuda verdiği söze güvenip bekliyorlar.
Öteki
Ses getiren diğer yazım Medine kahramanı Fahreddin Paşa ve onunla bağlantılı Hicaz Demiryolu'yla ilgili olanlardı. Yetkin Uymaz ve A. İhsan'ın mesajlarına teşekkür ediyorum. Coşkun Telciler'in aynı konudaki satırlarını da beğendim. "Tarihi okumak, anlamak ve yorumlamak çok önemli" diye bağlıyor.
Değişik olan
Yaşar Usluer'in mesajı beni meslek başlangıcıma götürdü. Merhum Falih Rıfkı Atay'ın son yıllarını hatırladım. Onunla aynı gazetede buluşma sevincini yaşamıştım. Daha fazla uzatmadan Usluer'in yazdıklarını özetle yayınlıyorum:
"Burhan Abi merhaba,
F. Rıfkı Atay'ın Birinci Dünya Savaşı'nda Suriye'de Cemal Paşa'nın karargahında yedek subaylığını yaparken orada bulunan Zeytin Dağı'ndan esinlenerek aynı adı verdiği ve yaşadıklarını anlattığı romanını yıllar önce okumuştum. Hatırladığım 'Eğer biz Suriye ve diğer Arap devletlerine yaptığımız masrafı Türkiye'ye yapsaydık ihya olurduk. Bir vagon dolusu altınımız da Suriye'de kaldı' diyordu. Bu yüzden 'Burada benim ilave etmek istediğim Suudi Arabistan yönetiminin, yani Suudların Türk düşmanlığı. Milyonlarca altın sarf ederek yaptığımız kutsal yapıları yıkıp duruyorlar' demenizle, örtüşüyor.
Kaldı ki Mekke'de bulunan son Osmanlı kalesi Ecyad'ın yerine otel yapanlar da bunlar değil mi? Üstelik 'daha büyüğünü yapacağız' demişlerdi. Fahreddin Paşa'ya çamur atanlar önce orada bıraktıklarımızı iyi hatırlamalı!
Erken sevinç
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde alınan Kudüs tasarısını ABD'nin veto etmesiyle BM Genel Kurulu 128 oyla kabul etti. Havuz medyası mal bulmuş mağribi gibi sevinip manşetlere taşıdılar. Yazarlarından S. Özışık 'Bu karar one minute'in babaannesidir' dese de İsrail'in şimdiye kadar BM'nin aldığı hiç bir kararı tanımadığını unutuyorlar.
BM üyeleri, İsrail'i işgal ettiği Filistin topraklarından çıkarabiliyor mu? Büyükelçileri geri çekip, ilişkileri kesebiliyorlar mı? Hayır. O halde bu sevindiriklik niye?!"
***
ÖZEL NOTLAR: Fatih Altaylı'nın, Rıdvan Dilmen'le ilgili yazısına benden alıntıyla başlamasını okudum. Bu konuda dikkatimi çekenlere ve Sayın Altaylı'ya teşekkür ediyorum.
Öte yandan Prof. Dr. Canan Karatay'la ilgili eleştirilerimi kınayan iki mesaj aldığımı itiraf etmeliyim. Yaptığım hicivdi. Beğenmeyenlere de saygım var.