Kendimize değil size güvenmiyoruz sayın Erdoğan!
Başbakan Tayyip Erdoğan, mayın temizleme kanunu konusunda konuşurken yine kontrolünü kaybetti ve şimdiye kadar dile getirmediği kabullerini bir bir sayıp döktü.
Erdoğan’ın yaklaşımı şöyle:
“Meselâ son zamanlarda bir mayın temizleme olayı yaşadık. 6 madde, iki hafta dört günümüzü aldılar. 6 madde düşünebiliyor musunuz? Nedir bu? Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi. Suriye tarafı bunu yaptı. Biz de bunu yapalım istedik ve bunu yapmak suretiyle o bölgede yaklaşık 210 bin dönümlük organik tarım yapabileceğimiz alan kazanalım. Hemen yakıştırma başladı, ‘Siz burayı İsrail’e,Yahudilere peşkeş çekeceksiniz’Hep aynı şeyler. (...)
Yıllarca bu ülkede bir şeyler yapıldı. Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Acaba kazandık mı? Bunların üzerinde durarak bir düşünmek lazım. Ama aklıselim ile bunların üzerinde düşünülmedi. Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi. Bu hatalara zaman içerisinde zaman zaman biz de düştük ama aklıselim ile düşününce şuralarda ne gibi yanlışlar yaptık ki şöyle bir başımızı iki elimizin arasına aldığımızda hakikaten ne yanlışlar yapmışız diyorsunuz.”
* * *
Önce şunu soralım: Suriye, mayınları kendisi temizleyebildi de koca Türkiye Cumhuriyeti İsrail’e mi muhtaç?
Devam edelim:
Farklı etnik kimlikte olanları bu ülkeden kim kovdu? Neden kovdu? Şimdi onları geri mi getirelim?
Bu arada faşist kimdir?
Farklı etnik kimlikte olanlar Ermeniler ve Rumlardı. Ermenilerin bir kısmı, Osmanlı döneminde savaş sırasında Fransız ve Rus ordularının üniformalarını giyerek Türk askerine karşı savaştığı, çete kurup cephe gerisinde sivil halka yönelik katliam yaptıkları için Suriye’ye sürüldüler.
Rumlar ise Yunan işgali sırasında Yunan ordusu ile işbirliği yaparak Türkleri katletmeye bu arada Karadeniz’de Pontus çeteciliği ile terör estirmeye başlamıştı. Bu hareketler kısa zamanda bastırıldı ama Lozan’da, mübadele fikri Türkiye’den değil, İngilizlerin el altından yönlendirmesi ile Norveçli Mr. Nansen tarafından önerildi. Mustafa Kemal Paşa, öneriyi kabul etti ve üç yıl içinde, yüz binlerce göçmen, mübadele yoluyla Türkiye’ye geldi, Türkiye’deki yüz binlerce Hıristiyan da Yunanistan’a gönderildi.
Anadolu biraz rahat nefes aldı!
* * *
Başkaca kovulan, sürülen veya mübadele edilen etnik grup yoktur. Tayyip Bey ne demek istiyor şimdi? Ermenilerin ve Rumların torunlarını geri mi getirelim? Fener Rum Patriği Bartholomeos, 7 Mayıs 2000 günü, Orta Anadolu’da bir eski kilisede düzenlediği ayinden sonra, “Türkiye’nin AB’ye üyeliği, Anadolu’da önceden varolmuş Hıristiyan toplumların yaşadığı bölgelerde yeniden Hıristiyanların yaşamasına izin vermelidir. Eğer AB üyeliği bunu müsait kılarsa ve Hıristiyanlar yaşadıkları bölgelere tekrar yerleşirse, o zaman Patrikhane de o bölgelerde bulunan kiliselerin yeniden ayine açılmalarını düşünebilir” demişti zaten! Tayyip Bey bunu mu istiyor?
Bu arada Ermenileri tehcir eden Enver, Talat ve Cemal Paşa, Rumların mübadelesine evet diyen de Mustafa Kemal Paşa idi. Erdoğan bu dört devlet adamına faşist diyor!
* * *
Tayyip Erdoğan, “Siz kendinize güvenmiyorsanız, düşüncenize, inancınıza güvenmiyorsanız, ondan sonra bir ufacık topluluk bile sizi devamlı terbiye eder. Kusura bakmayın Türkiye Cumhuriyeti bu kadar cüce bir ülke değildir. Bunu böyle bilelim” dedi.
Biz kendimize güveniyoruz, düşüncemize, inancımıza da güveniyoruz Sayın Erdoğan! Yalnız bugüne kadar yaptıklarınıza bakarak, size güvenemiyoruz.
Mesele bu! Niye çarpıtıyorsunuz?