Kefili olan çıkıyor mu?
Son bir hafta içinde görülen davalara göz ucuyla baktım. Uşak'ta tutuklu olan Balyoz Davasının heyet başkanı Ömer Diken kendisini yargılayan mahkeme heyetinin yüzüne bakamamış. İşlerimin yoğunluğu yüzünden gidemedim ancak Balyoz Kumpasında yıllara haksızca hapis yatıp sonunda beraat eden 59 emekli asker oradaydı. Bir kısmına telefonla "Göz göze gelebildiniz mi?" diye sordum. "Sırtı bize dönüktü. Giriş-çıkışta kafası yere eğik olduğu için bırakın gözümüzün içine bakmayı, kaşını dahi kaldıramadı" dediler... Silivri'deki duruşmaları takip ederken yazdıklarımız, duruşma salonundaki tavırlarımız yüzünden hakkımızda suç duyurusu yapan muktedir Ömer Diken gitmiş, yerine süt dökmüş kedi gelmiş öyle mi? Henüz karar için çekilmeden jandarmaya kapıları kapatın emri verip aynı anda 169 Türk subayını tutuklayan Diken, halen verdiği kararın arkasında olduğunu, görevini yaptığını beyan ettiğine göre "güvendiği dağlar var" demektir. Mahkemelerin maşallahı var. Gariban erlere, uzman çavuşlara müebbet hapisler gırla verilirken Ömer Diken 15 yıl hapis isteği ile yargılanıyor. Bu demektir ki yakında tahliye olacak. Kim bilir önümüzdeki duruşmada dinlenen bir tanık "Ben kefilim" deyince tahliye edilir.
Anlaşılan hukuk işleyişine yeni bir uygulama eklenmiş. Sağlam kefili olan çıkıyor. Kamuoyunun yakından takip edip, tartıştığı İstanbul eski Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ı eski bakanlardan Mehmet Ağar'ın müspet ifadesi tahliye ettirdi. Ağar ifadesinde Çapkın'ı devrin Başbakanı Tansu Çiller'in tavsiye ettiğini vurguladı. Yani kefil sadece bir eski bakan değil, eski Başbakan Tansu Çiller de kefillerin arasında...
Kefalet sadece duruşma salonunda tanık kürsüsünden ifade vermekle de olmuyor. Yalova Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu'nun tutuklu yargılandığı duruşmada dolaylı kefalet yaşandı. Eruslu ve avukatları, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın tanık olarak dinlenmesini talep ederken, 1968'li yıllara uzanan dostluklarına vurgu yapıp; Kahraman için "ağabeyimizdir" dedi. Eruslu'nun tutuklandığında çıkan haberlere göz attım. FETÖ ile bağlantılarına dair onlarca sayfa iddianame yandaş gazetelerin manşetini süslemiş. Ağabeyinin Kahraman olduğunu bilmeyenler sanırım "Sehven" yayınlamışlar. "Damatlık" müessesesinin ne denli cazip olduğunu biliyorduk. Şimdi bir de "ağabeylik" çıktı. Hayırlı olsun...
Yargı ile ilgili bir başka duruşmada başkent Ankara'da idi. Yüksek yargının mahkeme başkanlarından Abdurrahman Kavun tutuklu olarak girdi Yargıtay'daki duruşmaya. Toplumumuzun hafıza ile ilgili ciddi sıkıntıları var. "Abdurrahman Kavun kim?" diye sokak röportajı yapılsa "Ankara halinde kabzımaldı" diyenler çıkacaktır. Ne de olsa Kenan Evren'in "ressam" olduğunu sanan üniversite öğrencilerinin bulunduğu memlekette yaşıyoruz.
İşin kolayına kaçıp internetteki arama motorlarına girme zahmeti göstermesinler diye açıklıyım bari. Silivri'de Ömer Diken ve şürekasının verdiği haksız kararları Yargıtay aşamasında büyük oranda onaylayan hakim heyetinin başkanıdır Kavun... Silivri'deki hakim ve savcıların tamamı ya firarda ya da hapiste. Yargıtay'da bu cezaları hukuksuzca onaylayan heyetin yarısı da içeride. Başkan Abdurrahman Kavun pazartesi günü yurt dışına çıkış yasağı ile tahliye edildi. Merak ettim. Kavun'un kefili kim? Ankaramızda kavunu ile meşhur bir ilçemiz var. 15 Temmuz'dan sonra adı KahramanKazan oldu... Bizim Yüksel Kıraathanesinin müdavimleri arasında olanlar Kavun'a KahramanKazan'lıların kefil olduğunu iddia ediyor. İşi gücü bırakıp 14 aydır açık tutulan bizim dosya için "kefil" aramaya başladım. Malumunuz 7 Eylül sabahı "FETÖ adına bir siyasi partiye sızmaya kalkışmak" iddiasıyla gözaltına alınmıştık. Soruşturma bitmediğine göre tumturaklı bir kefile ihtiyacımız var demektir. Kolay gelsin kefil arayanlara... Bulamayanlara da Tanrı kolaylık versin. Vesselam...