Kefen giyip Cuma'ya giden adam! Hoş geldin!

Iraklı Şii lider Mukteda El Sadr, Tahran’dan Ankara’ya geldi veya MİT’in sağladığı imkanlarla getirildi.
Sadr’ın adını, dünya kamuoyu 2004 yılı Ağustos ayında duydu. ABD’nin işgal güçleri, Irak’ın kutsal Necef kentinin merkezinde kontrolü ele geçirdikten sonra, Hazreti Ali Türbesi civarına çekilen Sadr’a bağlı direniş güçlerini tamamen kuşattı. Çatışmalar, özellikle mezarlık civarında yoğunlaştı.
Kuşatmayı yapan birliklerin komutanı Binbaşı David Holahan, direnen Müslümanların komutanı ise yüz ifadesiyle de Hazreti Ali’yi andıran 31 yaşındaki Sadr idi.
Dolayısıyla bütün Müslümanların kalbi elbette Sadr ile birlikteydi.

* * *

Bir yıl sonra Sadr’dan bahsederken şöyle diyorduk:
“Bugün, Irak’ın başına gelenleri hep birlikte seyrediyoruz! Irak halkının çektiği çilenin asıl sebebi, ortak bir hedefe, bir ülküye sahip olamamalarıdır. Tek bir millet olamamışlardı ki, kaderde, tasada, kıvançta birlikleri olsun!
Fakat bugün, içlerinden çıkan bir insanda müthiş bir irade görüyorum: Mukteda El Sadr!
Nasıl bir iradeye sahip olduğunu dün bir daha gösterdi. Irak anayasa taslağının son şeklinin Anayasa Hazırlama Komisyonu’nun ezici bir çoğunluğu tarafından imzalandığının açıklanmasının ardından Şii muhalif lider Mukteda El Sadr, taraftarlarını Necef kentine davet etti. Şiilerin kutsal kenti Necef’te dağıtılan Mukteda El Sadr imzalı bildirilerde Şii lider taraftarlarını gelecek Cuma günü kutsal kent Necef’e davet etti. Bildirilerde, Sadr’ın taraftarlarının ellerine zeytin dalı alarak ve kefenlerini giyerek kente gelmesini istediği öğrenildi.
Evet, bir millet, şerefli yaşamayacaksa, kefen giymeye hazır olmalıdır! Siz kefen giymeye hazır değilseniz, bu iradeyi gösterenlerin kölesi olursunuz!”

* * *

Sadr, o sıralarda defalarca Türkiye’ye haber gönderdi ama ilgilenen olmadı. İran’dan destek istemek zorunda kaldı.
Irak’taki diğer Şii liderler, ABD ve İngiltere’ye teslim olmuştu. Sadece Sadr direniyordu.
Beş yıllık bir gecikmeyle de olsa Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Iraklı Şii liderle “Irak’taki siyasal sürece ilişkin istişarelerde bulunması” çok doğru bir adımdır.



-----------

Prof. Dr. Hikmet Özdemir’in “bilgi notu”
Türk Tarih Kurumu Ermeni Araştırmaları Başkanı Prof. Dr. Hikmet Özdemir, bir “bilgi notu” gönderdi:
“Sevgili Arslan Bey,
Öteki yazılarınız gibi son iki Ermeni notunuzu da okudum.
Bu konular arkadaşlarımızın anlattığı veya söyledikleri gibi ’basit’değil.
Umarım bir gün yüzyüze konuşma imkanı buluruz. Gözlem, deneyim ve değerlendirmelerimi size şahsen anlatırım.
Bu arada Türkiye-Azerbaycan gerginliği için söylemek istediğim şudur:
Müthiş bir bilgi kirliliği var.
İki tarafın da bir süre susması ve birbirini yıpratıcı beyan ve açıklamalardan kaçınması gerekir diye düşünüyorum.
Duygu yüklü açıklamalar her iki tarafı da incitir; incitmektedir ve bundan kimlerin fayda umdukları iyi bilinmek durumundadır.
Bu vesileyle selâm ve saygılarımı sunarım.”

Yazarın Diğer Yazıları