Kayda değer tepkiler
Uzun bir süredir çözüm sürecine ilişkin yazdığım yazılara, okurlarımdan olumlu tepkiler almaktayım. Geçen hafta yazdığım "Yeniden çözüm süreci mi? Asla!" başlıklı yazımı müteakip bir okurumdan aldığım tepkiyi, olayların içinde yaşıyor olması ve kayda değer bulmamdan dolayı aşağıda sunuyorum. Kendi isteğiyle güvenlik açısından, okurumun ve gönderdiği yazıda ismi bulunanların isimlerini bu yazıda zikretmiyorum.
Batsın böyle çözüm süreci
Merhaba Armağan Bey, yazılarınızı takip ediyorum. Diyarbakır'da yaşayan T.C. Vatandaşı bir Kürt olarak yazdıklarınıza bir katkı sunmak istedim.
Çözüm süreci PKK rahat propaganda yapsın diye getirildi. Süreç sayesinde PKK bölgenin egemen gücü oldu ve vatandaşa şunu söyledi: Devlet burada kiracıdır, buraların hâkimi biz olacağız, dağlardaki gerillamız(çeteleri) ve şehirlerdeki ydh-h üyelerimiz asker ve polis vazifesi görecekler.
Halk, artık geleceğini devletin safında olmakla değil; PKK'nın yanında yer almakta görmeye başladı. İktidar, devletin yanında duran köy korucularını dahi savunamadı. Çözüm sürecinde onlarca korucu şehit edildi.
Kürt halkı çözüm süreciyle zaten PKK'ya terk edilmiş durumda. Çözüm süreciyle birlikte etnik ve zihinsel bölünme gerçekleşti. 30 yaş altındaki gençlerin belki de %90'dan fazlası PKK'nın ideolojik eğitiminden geçiyor ve aynı zamanda İslam'a düşman olarak yetişiyor. Bunun manevi vebali çözüm sürecinin aktörlerinedir. PKK'lı belediyelerin Eğitim Destek Evleri beyin yıkama merkezleri gibi çalışıyor. Benim bulunduğum yerdeki belediyenin yılda 52 bin çocuğu sosyalist-ideolojik eğitimden geçirdiğini bilmiyor muydunuz? Artık bizleri nasıl bir gelecek beklediğini tahmin edin. Türkiye hızlı bir şekilde bölünme sürecine doğru gidiyor, farkında mısınız?
Sivrisinekleri öldürmekle bitiremezsiniz. Bataklığı kurutmanız lazım. PKK'lı canilerin kökünün kazılması için;
1. PKK'lı belediyelerin EĞİTİM DESTEK EVLERİ kesinlikle kapatılmalıdır. Kürt çocukların buralarda beyinleri PKK virüsüyle kirletiliyor.
2. PKK yandaşı öğretmenler, ya görevden atılmalı ya da sürgün edilmelidir.
Ben Diyarbakır'da yaşayan bir Kürt olarak tüm olup bitenleri bizzat yaşıyorum. Durumun vahametini anlayabilmeniz için buralarda bir müddet yaşamanız gerekir. Hükümete yakın medyanın şişirdiği gibi değil durum. Çözüm süreci sayesinde PKK'nın vahşi ve daha gaddar OHAL'i başladı.
PKK, kırk yıl savaştı ancak %5-6 oy alabildi. Çözüm süreci sayesinde %13'lere ulaştı. Ben bir Kürt olarak bu şekliyle bir çözüm sürecini istemiyorum. Belki beni tuhaf karşılarsınız ancak biz OHAL döneminden daha memnun idik. PKK militanları eskiden sadece dağlarda idi. Şu anda ise köy köy, şehir şehir dolaşıyorlar. PKK'yı eleştiremiyoruz. PKK'nın Stalinist zihniyeti hiçbir muhalif görüşe müsaade etmiyor. Buna sebep olanlara hakkımız helal değildir.
Çözüm süreciyle Kürt halkı PKK'ya tapulandı. Ben, çözüm sürecinin aktörlerinin "vatana ihanetten" yargılanmalarını istiyorum.
Ülkemiz bölünüyor. Çözüm sürecinin getirdiği yıkımı halkımıza daha göreceli bir şekilde anlatalım.
İmkanlar dahilinde Türkiye'mizin birliği ve dirliği için buralardaki PKK'lı eşkıyalara karşı dik durmaya çalışıyoruz. Aslında Kürt halkının çoğunluğu çözüm sürecine kadar da hep devletinin yanında yer aldı. Ancak çözüm süreciyle birlikte halk, geleceğini artık devletin yanında değil; PKK'nın yanında görmeye başladı. PKK, halka "devlet, benim" demeye başladı. Keşke iktidar partisi de bu cinayet şebekesine karşı dik durabilseydi. Allah'a emanet olun.
***
Bir başka not da değerli devre arkadaşımdan geldi. Onu da kayda değer bulduğum için okurlarımla paylaşmak istedim.
Savaş istemiyoruz diyenlere
Kemeraltı'nda dolaşırken kalabalığın içinde imza toplayan bir kadın yanıma geldi. "Savaşa hayır demek için bir imza da siz atın" dedi. Ben de kendisine; Türkiye kiminle savaş yapıyor önce onun adını bir koyalım dedim. O da cevaben, bakın her gün bombalar patlıyor cenazeler geliyor bunlar olmasın dedi. Ben de; Türkiye'de bir savaş yoktur. Savaş, iki devletin orduları çarpışırlarsa, karşıda muhatap alınacak bir devlet varsa yapılır. Türkiye'de savaş değil terör ve teröre karşı yapılan bir mücadele vardır. Terör başka şey, savaş başka şey. Eğer siz Türkiye'de savaş var derseniz, sözde Kürdistan'ı tanımış, onun sözde silahlı gücü olan PKK'yı TSK'ya denk tutmuş ve muhatap almış olursunuz. PKK emperyalizmin taşeronluğunu yapan eli kanlı bir terör örgütüdür. TSK ile PKK denk tutulamaz. "Savaşa hayır" diyerek kasten ya da bilmeyerek şer odaklarının açtığı psikolojik savaşa ve algı oyununa alet oluyor, ona hizmet ediyorsunuz. Gerçekten samimi iseniz topladığınız imzaların üzerindeki "savaşa hayır" sloganını "teröre hayır" olarak değiştirin, ilk imzayı ben atayım dedim. Arkasını dönüp uzaklaştı.
Tuzağa düşmeyin. Bu ülkede savaş yok, terörle mücadele var. Muhatap alınacak bir devlet ve onun ordusu yok, eli kanlı bir terör örgütü var. Devlete ve millete silah çekmiş bir terör örgütüyle ateşkes yapılmaz mücadele yapılır. Terörle mücadele eden ordumuzun ve Emniyetimizin yanındayız. Terörün kökü kazınana kadar mücadelede kararlıyız.