Kavimler Göçü ve “Hudut Kartalları!”

Millî Savunma Bakanlığı, yasa dışı yollarla Suriye'den Türkiye'ye geçmek isteyen 6 kişinin yakalandığını, yakalananlardan 4'ünün PKK terör örgütü mensubu olduğunu bildirdi.

Açıklamada, "Teröre ve teröriste geçit yok. Hudut Kartallarımız, Suriye'den ülkemize yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 6 kişiyi yakaladı. Yapılan inceleme sonucunda yakalanan şahıslardan 4'ünün PKK terör örgütü mensubu olduğu belirlendi." ifadelerine yer verildi.

Bu haberi okuyunca, "Milyonlarca Suriyeli ve çoğu asker yüzbinlerce Afgan, yasa dışı yollarla Türkiye'ye geçerken Hudut Kartallarımıza ‘dokunmayın, bırakın geçsinler' emrini kim verdi?" diye düşündüm...

***

Açıklamadaki "yasa dışı yollar" ifadesi de yanıltıcıdır. Milyonlarca yabancının sınırlardan yürüyerek veya gümrük kapılarından izin verilerek geçmeleri arasında bir fark yoktur. Tamamı yasa dışı yoldur. Bu geçişlerin tamamı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve yasalarına aykırıdır. İktidar, bunu bildiğinden halkın yasa dışı geçişlere karşı çıkmaması için ensar-muhacir edebiyatı yaparak, yani İslam tarihinde yaşanmış bir olayı günümüze yansıtarak, kısacası, yasalara değil, dine dayalı gerekçe üretmiştir ki bu da Anayasa'ya aykırıdır.

Sadece bu uygulama bile Türkiye'yi Anayasa ve yasalarla yönetilen bir ülkeyken dini çıkarımlarla yönetilen bir ülke haline getirmiştir...

***

İktidarın uygulamalarından bir örnek vermek istiyorum... Tuncay Yüksel paylaştı:

“Polis tarafından alınan Suriyeli işçimi aramak için Tuzla Geri Gönderme Merkezi’ne gittim.

Gördüğüm manzara şuydu: Kampta yalnızca Türkmen, Özbek v.b gibi Türkler vardı.

'Suriyeliler nerede?' diye sordum.

‘Artık Suriyeli toplamıyoruz çünkü onların tamamı izinli’ dediler. Afrika’dan geleneler de izinliymiş.

Bir tek suçlu Türk soylularmış.

Oradaki bir polis arkadaşın dediği gibi

'artık Arap devletine doğru gidiyoruz.'

‘Yerli ve millî’ öyle mi?"

***

Tabii yabancı işçi çalıştırmak da sürece hizmet ediyor, bunu da görmek gerekir...

Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, zaman zaman uyarılarda bulunuyor ve “Yarın çok geç olacaktır. İş işten geçtikten sonra, hep söylemiştik demeyelim. Bu bir kavimler göçüdür. Ülke nüfusunun şimdilik yüzde 10'unu oluşturuyor gelenler. Bir an önce tedbir alınmazsa, sonu iyi olmayacaktır. Hükümetin bilgisi olmadan sınırdan bu kadar insanın geçmesi mümkün değil" diyor...

Halaçoğlu, Roma İmparatorluğu’nu kavimler göçünün yıktığını da hatırlatıyor...

***

Kavimler göçü, Vikipedya’da şöyle izah ediliyor: “Çin egemenliğinden kurtulmak için MS. 350 yıllarında Batı’ya hareket eden Hunlar, Volga-Don nehirleri arasında yaşayan Hunların daha Batı’ya göçmelerine sebep oldu. 375 yılında Hunlar, Gotların ve Ön Slavların yaşadığı Doğu Avrupa’ya girdi. Bölgede daha fazla tutunamayan Germen kavimleri; Vizigotlar, Ostrogotlar, Franklar, Gepidler, Lombardlar, Burguntlar, Vandallar ve Cermen olmayan Slavlar, Bat’ıya doğru göç etmeye başladı. Romalıların barbar olarak adlandırdığı bu kavimler önlerine çıkan diğer kavimleri de önlerine katarak İspanya'ya hatta Kuzey Afrika'ya kadar ilerledi. Avrupa'da yıllarca süren bu döneme Kavimler Göçü denir. Günümüz Avrupa devletlerinin temelleri Kavimler Göçü ile atılmıştır.

Göçün ilk yıllarında Cermen kabileleri Roma İmparatorluğu'nun Batı kesimindeki birçok bölgeyi ele geçirmişti. 376'da Hunlarla savaşan Got kabilesi Tervingiler, Roma topraklarına girdi. Vizigotlar 410'da İtalya'yı istila etti. Ostrogotlar tarafından İtalya'nın içlerine kadar takip edildiler. Galya'da Franklar ağır ağır Roma topraklarına girdi. Vizigotlar geleceğin Fransa ve Almanya'sı olacak Frank Krallığı'nı kurdu. Büyük Britanya'ya gelen Anglo-Saksonlar ise Roma'nın Britanya'daki sonunu getirdi.”

Şimdiki kavimler göçü de Türkiye Cumhuriyeti’nin sonunu getirebilecek boyutlara doğru gidiyor. Türk Milleti, bu gerçeği görmeli ve ona göre siyaset belirlemelidir.

Yazarın Diğer Yazıları