Kaşıkçı üzerinden İsrail'i korumak!
Kafa kesmek, bombaların üzerine insanları oturtarak havaya uçurmak, diri diri insan yakmak ve nihayet insanların vücudunu bayağı kesir gibi parçalayıp içinden bir kaç parçasını almak IŞİD yöntemidir.
El Kaide ve IŞİD ikisi de Suud coğrafyasının ürünüdür.
Bu bağlamda Suud'un İstanbul Başkonsolosluğu'nda Cemal Kaşıkçı'nın parçalara ayrılması, her parçasının bir yerlere taşınması Suud kültürünün yabancı olduğu bir usul değildir.
IŞİD ile Suud arasında civciv ve yumurta ilişkisi vardır.
Suud yönetimi suçüstü yakalanmıştır!
Bir ülkenin konsolosluğuna bir vatandaşı giriyor ve dışarı çıkamıyor.
"Nerede, ne oldu, niye çıkmadı" diye soruluyor.
Konsolosluktan "geldi ve çıktı" cevabı veriliyor. "Giriş görüntüleri var çıkış görüntüleri yok" deniliyor.
Konsolosluk yetkilileri "Mobeseler tam da o saatler arasında bozuktu" diyor.
Sonra Başkonsolos, bir yabancı haber ajansının elemanını içeri alıyor, ona elektrik panolarını gösteriyor, dolapların altındaki kapakları açıyor ve gösteriyor, "işte bakın burada yok" diyor.
Herhalde konsolos herkesin de kendileri gibi kaba, hoyrat, zalim, kalleş ve aklını yitirmiş olduğunu sanıyor. Ya da Türk emniyetinin zekâsıyla alay ediyor.
Türk yetkililerin konsoloslukta yaptığı aramalarda Kaşıkçı'nın öldürüldüğüne dair delillere ulaşılıyor. Kanıt bulunduğu bilgisi dünyanın önde gelen medya organlarıyla paylaşılıyor. Arka arkaya dünya liderlerinden tepkiler yükselmeye başlıyor.
Bu gelişmeler üzerine konsolos Türkiye'yi terk ediyor. Suud yönetimi de 18 gün sonra Kaşıkçı'nın öldüğünü kabul ediyor. Cinayet ile ilgili 'münakaşa sırasında oldu' diye açıklama yapıyor. Cesedin akıbeti hâlâ meçhul.
Ortada bir devletin kendi konsolosluk binasında, kendi vatandaşına, kendi devlet görevlileri eliyle işlettiği bir cinayet var.
Suud yönetimi İstanbul Başkonsolosluğu'nda suçüstü yakalanmıştır!
Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürüldüğünü kabul etmek zorunda kalan Kral Selman bin Abdülaziz, üst düzey 5 kişiyi de görevden aldı.
Görevden alınan isimler Veliaht Prens Muhammed bin Selman'a en yakın isimlerdir.
Halbuki Prens Selman'ın haberi olmadan adamlarının böyle bir cinayete kalkışmaları akıl dışıdır.
Kendi adamları görevden alınırken, Veliaht Prens bin Selman'a dokunulmaması Suud'luların oyun içinde oyun oynadıklarını göstermektedir.
İsrail'in bölgedeki muhafızı olan Prens Selman'a dokunmak ABD'nin bile cesaret edeceği bir iş değildir.
Kaşıkçı cinayeti ve ABD'nin tutumu!
Nitekim ABD Başkanı Donald Trump, "yönetiminden kimsenin Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesiyle bağlantılı olarak Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı suçlamadığını" açıkladı.
ABD ile Suudi Arabistan arasındaki ekonomik ilişkilere ve Selman'ın bu ilişkideki rolünün önemine işaret eden Trump, ABD'nin Suudi Arabistan'a silah satışını durdurması halinde bundan Çin ve Rusya'nın çıkar elde edeceğini söyledi.
Trump'ın, başkan olduktan sonra ilk ziyaretinin Suudi Arabistan'a yaptığı bu ziyaret kapsamında, ABD ile 400 milyar dolar gibi çok cömert bir anlaşma imzaladığı burada hatırlanmalıdır.
İran'a karşı planlanan ambargo stratejisinin işe yaraması için Trump yönetimi, İran'ın petrol satışlarını engelledikten sonra küresel fiyatları yükseltmeden petrolün dolaşımını sağlamak ve İran Körfezi'nde İran'ı kuşatma altına alacak bir politika üzerinde çalışıyor. Bu politikada petrol, dolayısıyla Suudi Arabistan merkezi bir konumdadır.
ABD Başkanı bu nedenle "Kaşıkçı meselesi yüzünden Suudi Arabistan'dan uzaklaşmak istemiyoruz. Terörle mücadelede ve İran meselesinde Suudi Arabistan'a ihtiyacımız var" şeklinde açıklama yapıyor.
Başkan Trump süreç içinde Suudi Arabistan'ın ABD'den silah satın almasını öven, petrol fiyatlarına ve İran'ı "köşeye sıkıştırmaya" atıfta bulunarak, "Orada İsrail'i korumaya yardım edecek başka kimsemiz yok" diyor.
Prens Selman, Suud'daki İsrail'in uzantısıdır.
Daha ne olsun?