Kardeş Azerbaycan'la yollarımız ayrılıyor mu?
Değişen bir şey olmadığı halde 16 yıl sonra, saldırgan Ermenistan’la “sınırı açıp, ilişkileri normalleştirme” ısrarımız bizi de, kardeş Azerbaycan’ı da yalnızlığa sürüklüyor. Aliyev, gerek Azerbaycan’da, gerekse gittiği Brüksel’de; sınırın açılması Türkiye’nin kendi bileceği bir iş. Biz topraklarımızda işgal sürerken, Ermenistan’la ilişkilerimizi normalleştiremeyiz demedi mi? Bunun anlamı, Ermenistan’a karşı yürüttüğümüz ortak politika bitti demek değil midir? Böyle bir sonuç, kardeş Azerbaycan ve Türkiye için çok tehlikeli sonuçlar doğurmayacak mı?
Bu açık gerçeği görmek için haritaya bakmak yeterli olacaktır.
Azerbaycan’ın komşuları; Türkiye, İran, Ermenistan,Gürcistan, Rusya. Bu komşulardan Gürcistan; Batıya dost, Rusya’ya düşman, kendi derdine düşmüş durumda. İran-Rusya Ermenistan işbirliği halinde. Türkiye’nin durumu malum. Batıdan gelen baskıların etkisinde, Ermenistan’a yaklaşıyor.
Türkiye’nin komşuları; Azerbaycan, İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan. Deniz ötesinde; Romanya, Moldova, Ukrayna, Rusya, Kıbrıs Rum Yönetimi. Komşu diyebileceğimiz bu 13 ülkenin yarısıyla sorunlarımız var. Özellikle Irak, Yunanistan, Ermenistan ve Rumlarla sorunlarımız çok yönlü ve çok ciddi. Rusya, İran, Suriye ilişkilerimiz, artısı eksisiyle dikkatli yürütülmeye muhtaç.
Bu tabloda gerçekten bir millet iki devlet ilişkisi kardeş Azerbaycan’la olanıdır. Bu ilişki hayati önemdedir.
Bu katı gerçek dikkate alınmazsa, Azerbaycan Türkiye’den koparak, çok önemli milli meselesi olan Dağlık Karabağ ve işgal altındaki topraklarını kurtarmak için, Rusya’ya yönelmek zorunda kalacaktır. Bu yolda adımlar da atılmaktadır. Rusya, komşusu olmayan Ermenistan’ın Batıya kaymasını önlemek için sınırın açılmasını istemez. Bu bir. ABD’nin Ukrayna-Gürcistan ekseninden Ermenistan’a uzanarak Kafkasya’da üstünlük sağlamasına şiddetle karşıdır, bu da iki.
Öte yandan Azerbaycan, ABD ve AB ile de iyi ilişkiler kuracak imkanlara sahiptir. Bağımsızlığından bu yana önemli adımlar atmıştır. Türkiye’nin desteğiyle güçlü bir orduya sahip olmuştur. Demokrasisi, Ermenistan’dan daha iyidir. Ekonomisi gelişiyor. Özellikle petrol ve doğalgaz da kilit ülke konumuna gelmiştir. Enerji ihtiyacı olan Batılılar için muhatap ülke durumundadır.
Azerbaycan’ın bu politikası, hemen söylemeliyiz ki, tamamen milli hak ve çıkarına göre kendisi tarafından belirlenmektedir. Bunu takdir etmeliyiz.
Türkiye’ye gelince, kendinin belirlediği, çıkarlarını gözeten milli bir politikası var mıdır? Mesela; sınırı açmada, ilişkileri normalleştirmede ne gibi bir yararı olabilir? Ermenistan saldırgan tutumundan bir adım geri atmadan, kendi koyduğu tedbiri niçin kaldırıyor? Bu Türkiye’nin milli yararlarının gereği olarak mı , yoksa büyük güçlerin dayatması gereği olarak mı benimseniyor?
Üzülerek ifade edelim ki, Türkiye Batının çıkarları uğruna 16 yıllık siyasetini değiştiriyor. Bu kadar da değil. Sınır açılır, ilişkiler normalleştirilirse, bundan sadece kardeş Azerbaycan değil, Türkiye de, onarılması mümkün olmayan büyük zararlara uğrayacaktır. Sınırı açılan Ermenistan Batıyla bütünleşmesini hızlandırarak güçlenecek; ABD ve AB, Gürcistan ve Ermenistan hattından Türkiye’yi daha da kuşatmış olacaktır.
Daha geçen gün Karadeniz Ekonomik İşbirliği toplantısında bir karar alındı. Buna göre, Karadeniz’de kıyısı olmayan Ermenistan, Karadeniz Çevre Otoyolu projesine dahil ediliyor. Böylece Ermenistan’a Trabzon limanından yer verilmesi de mümkün hale getiriliyor.
Bu anlaşılmaz gelişmeleri izah için, komik gerekçeler üretiliyor. Efendim bu açılımlarla zor durumda olan Ermenistan yumuşayacak. Böylece toprak istemekten, soykırım iftirasından, kardeş Azerbaycan’ın topraklarını işgalden vazgeçecekmiş? Peki de, bugüne kadar biz yumuşadıkça Ermenistan, niçin sertleşti? Türkiye’nin direnci kırılıyor diye bayram etmedi mi?
Sevr’deki büyük Ermenistan projesi gündemde. Ermenistan meselesinin emperyalist devletlerin projesi olduğunu sağır sultan bile biliyor.. Bunun için AB ve ABD; “soykırım” yalanını kabul edeceksin, “Ermenistan’la anlaşacaksın” diye “ensemizde boza pişiriyor.”
Bütün bunları Türk Milleti bilmiyor mu?