Karar, hangi gizli mahfilde alındı?
Devlet Bahçeli'nin, ortağı olduğu 57'nci Hükümet döneminde en çok kullandığı siyasi kavram, "istikrar" idi.
Bahçeli, MHP'nin fikriyatına uymayan her kararı, "istikrarı sürdürmek"le izah ediyor, MHP'liler de bu durumu sabırla karşılıyordu.
Son zamanlarda ise Bahçeli, yine MHP'nin fikriyatına uymayan kararlarını "kaos olur" tehdidiyle savunmaya çalışıyor!
***
Bahçeli, 7 Haziran 2015 seçimlerinden önce, 3 Mayıs'ta seçim beyannamesini okurken bir yanlışlık yapmış ve "Kutuplaşmaya, karmaşaya, krize, kargaşaya, kaosa, kavgaya ve karanlığa bizimle yürü Türkiye" demişti.
O cümlede, bir kelimeyi atlamıştı; "karanlığa karşı" diye devam etmesi gerekiyordu!
Fakat aynı Bahçeli, 7 Haziran seçimlerinde AKP'nin tek başına iktidarı kaybetmesine karşı daha seçim gecesi 1 Kasım seçimlerini telaffuz ederek, "karanlığa yürüyüş"ü başlatmış oldu!
Buna rağmen, 22 Ekim 2015'te, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında "AKP, 1 Kasım seçimlerinde tek başına iktidara gelirse büyük bir kaos yaşanır" diye toplumu oyaladı!
Aynı Bahçeli, 13 Aralık 2011'de yani 12 Haziran 2011 genel seçimlerinden hemen sonra, Zaman gazetesi başyazarı Hüseyin Gülerce'nin "AKP kendi sandalyesini tekmeliyor" -yönündeki sözleri ve AKP'deki çatlamalar sorulunca "Böyle bir dönemde tek başına iktidar olmuş bir partide kaos ülkeye büyük zarar verir" demişti.
Ve nihayet kendisinin yol verdiği son Anayasa değişikliğini savunurken de Bahçeli, kaosu kullandı ve "Biz gidip 'evet'i anlatmazsak kimse 'evet' demez. 'Hayır' çıkması halinde Türkiye 'karmakarışık' olacak" dedi.
Yani yine "kaos" demiş oldu!
Bahçeli'nin zihninde "kaos" kavramının çok fazla yer kapladığı anlaşılıyor! Yoksa ne diye her vesileyle "kaos" desin?
***
Bahçeli'ye sorulacak soru "Asıl 'evet' çıkarsa kaos olmaz mı?" şeklindeydi ama kimse sormamış!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise "Türkiye'yi bugün bir kaos ortamına sürükleyen temel öge, Anayasa Mahkemesidir. Bu Anayasa Mahkemesi asla ve asla topluma güven veremez. Hiçbirimizin haklarını güvence altına alamaz. Anayasa Mahkemesi ve yargıçları o koltukta oturmayı hak etmiyorlar. Ettikleri yemine sadık kalmıyorlar" dedi!
Kılıçdaroğlu, bu tepkiyi, Anayasa Mahkemesi'nin "Ben OHAL kararnamelerine bakmam" dediği için gösterdi ve böylece temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması konusunda siyasi iktidara, "Her şeyi yapabilirsin" denilmiş olduğunu söyledi.
***
Bahçeli'nin "hayır çıkarsa ülke karmakarışık olur" sözleri üzerine de Kılıçdaroğlu, "Referandumda hayır çıkarsa Türkiye büyük bir nefes alır, rahat bir nefes alır. Herkes anayasal konumuna geri döner. Cumhurbaşkanı yerine, Başbakan yerine, ana muhalefet yerine. Herkes yerine. Yasaların kendisine verdikleri görevleri yaparlar" dedi ve ekledi:
"Biz parlamentonun yetkisini alıyoruz, bir kişiye veriyoruz ve 'sen kullan' diyoruz. Tepe tepe kullan. Mahkemeleri bir kişiye teslim ediyoruz. Böyle bir devlet düzeni olur mu? Türkiye böyle bir maceranın içine, sonu belli olmayan bir maceranın içine sürüklenebilir mi? Bu cumhuriyeti bunun için mi kurduk biz?"
***
Burada seçmenin sorması gereken asıl soru şudur:
"Bu akıl almaz kaosu gerçekte kim başlattı? Karar hangi gizli mahvilde alındı ve uygulamayı başlatması için Bahçeli'ye tebliğ edildi?"
Bu rejim değişikliği kararı, "Türklüğün bekâsı" için alınmış olsaydı, "gizli bir karar"la değil, açıkça ve herkesi ikna ederek uygulamaya konulurdu.
Bu karar, Türklüğün mahvına yol açmak için alınmış olmasın?