Karaman Hoca’ya öğrencisinden uyarı...

İslami düşünür olarak kabul edilen Hayrettin Karaman, son yazılarında “Ümmeti birleştirmek farz, bölmek haramdır” görüşünü esas alan bir tutum ortaya koydu. Karaman’ın fikirleri öz olarak şöyle:
“Tarih geri gelse ve muktedir olsam dünyada ‘İslam ümmetinin bir tek İslam devleti’ olsun diye çalışırdım.
Bugün İslam ümmeti birçok uyduruk ulus devletlere bölünmüştür. Mevcut durumda ümmetin birliğini nasıl sağlayabiliriz?
1. Halkı Müslüman olan herhangi bir ulus devletin daha fazla bölünmemesi için çalışırız.
2. Bölünmüş ümmetin ulus devletlerini adım adım birliğe götürmek için gayret ederiz. Ticari, kültürel, askerî, sınâî anlaşmalar yaparız, birlikler kurarız. Müslüman ülkeler ortak pazarı, parası, savunma paktı oluşturmak için elimizden geleni yaparız. Derken sıra siyasi birliğe gelir; sınırları kaldırıp tek bir yönetimde birleşmek mümkün olmazsa konfederatif veya federatif sistemlere benzer siyasi birlikler oluştururuz.”

***


Bilindiği gibi İslam Ortak Pazarı, siyasette Erbakan’ın kuvvetle savunduğu bir fikirdi. D-8’i bunun için kurmuştu. Ancak Karaman’ın bugün desteklediği siyasi yapının başında olan Erbakan’ın talebesi Tayyip Erdoğan, 18 Ocak 2004 günü Cidde’de Bill Clinton ile birlikte katıldığı toplantıda, “Ben İslam Ortak Pazarı’na karşıyım. Dine dayalı ekonomik birlik olmaz” demişti..
Siyasi bilinç konusunda ise Karaman’ın yaklaşımı şu:
“Bugün ayrılmak ve bölünmek için savaşanların bir kısmı ‘siz şeriatı terk ettiniz, biz ayrılıp onu uygulayacağız’ demiyorlar. Kaldı ki, meşru düzeni tesis etmenin yolu da ‘ayrılmak, parçalanmak, kurtlara kolay lokma olmak’ değildir, ’ümmetin birliğini’ koruyarak dayanışmaktır.
Herhangi bir laik-ulus devletinde milliyetçilik ideolojisine sarılarak ümmet bölünüyor ve belli bir kavmiyet herkese dayatılıyorsa buna karşı mücadele etmek de ‘Müslüman ümmet’in vazifesidir. Ama çare bölünmek değildir; -madem ki laiklik ve demokrasi iddiası vardır- bu rejimin gereği olarak ‘vatandaşlık esasında birlik ve eşitlik’ peşinde koşulacaktır.”
Görüldüğü gibi, Karaman da Türklüğün diğer kavmiyetlere dayatıldığına inanıyor ve Tayyip Erdoğan gibi mevcut şartlarda birliğin vatandaşlık esasına dayanarak korunabileceğini, Türklük bilincine karşı ise mücadele etmek gerektiğini savunuyor.
Ne yapmalıydı peki Türk Milleti? Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, bu ülkeye Türkiye yerine Anadolu ve vatandaşlarına Türk değil de Anadolulu deseydi, yani Türklüğe mensubiyeti getirmeseydi, halkı bir arada tutan değer ne olacaktı? Sadece vatan sevgisi mi? Bu mümkün müdür? Kaldı ki Türklük, Anayasal olarak milletin adıdır, sadece bir etnik grubun adı değil..

***


Karaman bir yazısında da Müslüman Kardeşler Örgütü’nü inceledi ve adeta bu örgütü kamuoyunda akladı. Hatta yazısını “Mensuplarına göre İhvan’ın Arap Baharı’nda önemli rolü vardır ve sonunda rüyaları gerçekleşecektir” ifadesiyle bitirdi.
Karaman, İhvanı Müslimin örgütünün ABD ile ilişkilerine, 2005 yılından beri ABD’den Arap Baharı’nı örgütlemek için yüksek miktarlarda para aldığına hiç değinmedi ama “İhvan’ın Batı ülkelerinde de faaliyetleri, mensupları ve Batılılarla diyalogları vardır” ifadesini kullanarak bu konuyu geçiştirdi.
Karaman’ın öğrencisi olan A. Okan adlı okurumuz ise Arslan Tekin’e gönderdiği, benim yazıma da atıfta bulunduğu mektubunda şöyle diyor: “1980 öncesi ile şimdiki Karaman hocamız arasında fark, dağ misali. Hocamıza saygımız vardır. Ancak hocamız son yıllarda siyasetle içli dışlı oldu ve ne yazık ki tarafsızlığını ve gerçekçiliğini kaybetti. Öğrencisi olarak çok üzgünüz. Bu bizim hocamız değil diyerek yanlışından dönmesine dua ediyoruz.
İşin en kötüsü, hocamızın bölücülere cevap verirken ya da cevap verir gözükürken, milli devletin desteklenmemesi yönündeki sözleridir. Hocamız ifsat yolundadır. Var olan gerçeğe rağmen hâlâ insanları ümmet gibi değerlerimizi kullanarak gerçeklerden uzaklaştırma çabası, bizi, Osmanlı’nın son dönemindeki İslam yurdunu, başka yurtlar haline getirmek noktasına taşır.
Din samimiyettir. Din ferasettir. Din gerçekçiliktir. Din, birlik deyip azınlık şuuru ile hareket etmemektir. Din, ümmet deyip evimizdeki bulguru kaybetmeye, yani fitneye yol açmamaktır.”

Yazarın Diğer Yazıları