Karadeniz'e akan zehir
Trabzon'un Sürmene ilçesinde yer alan Çamburnu, bir süre önce Tabiat Parkı'nda bulunan sarıçam orman yangınıyla ülke gündemine gelmişti... Yanan bölgenin yapılaşmaya açılacağı, Katarlılara verileceği gibi iddialar birbirini takip etmişti...
Çamburnu'nun o yangından çok daha büyük bir derdi var... Üstelik bu dert sadece Çamburnu'nun değil, Trabzon'un, Karadeniz'in ve çevre duyarlılığı taşıyan herkesin derdi... Sadece güzellik bahşedilmiş o olağanüstü coğrafyada bulunan Katı Atık Vahşi Depolama Alanı yani çöplük sayesinde tarım alanlarına, yollara, derelere ve denize zehir şelaleleri akıyor...
Yılların kanayan yarasının iyileştirilmesi beklenirken, sorun her geçen gün daha da büyüyor... Zaten yağmuru fazlaca alan bölgede her yağmur zehrin oluk oluk hayat alanlarına akmasına yol açıyor... Bölge halkı zaman zaman küçük direnişler gösterse de seslerini tam duyuramıyor... Cumhuriyet tarihinde görülmemiş biçimde kabinede 4 Trabzonlu Bakan'ın olduğu dönemde bile katliam devam ediyor...
Rezaleti izlemek isteyenler için linki de verelim: https://www.youtube.com/watch?v=8XNHGJlRYas&feature=youtu.be
***
Gazeteci dostumuz Kenan Kaya'nın konuyla ilgili gönderdiği mesajı paylaşmak istiyorum: "Bağlantısını verdiğim video Çamburnu Kutlular Katı Atık Vahşi Depolama alanında yapılan sorumsuzca uygulamaların yalnızca bir bölümünü ortaya koymak için yapılmıştır. Katı Atık Belediyeler Birliği tarafından işletilen alan her geçen gün artarak tehlike saçmaya devam etmektedir.
Çevreye, tarım alanlarına karşı işlenen suçun bir kısmı yerinde tespit edilmiştir. Gerçek tehlike ise görünenden çok daha büyüktür. Tam bir sorumsuzluk örneği sergilenen işletme tüm çevre (deniz dahil) için büyük tehlike oluşturmaktadır. Coğrafi özelliğinden dolayı çok yağmur alan bölge her yağmur sonrası insanları tedirgin etmektedir. Alan her an heyelana açıktır. Yağmuru fırsat bilen çalışanlar, biriken atık sularını dereler vasıtasıyla denize akıtmaktadırlar.
Çöpten önce görülmeyen kanatlı haşereler tarafından istila edilen köyler alerjisi olanlar için çok büyük sorun. Bu yaz o haşereler tarafından resmen delik deşik edilen çocuklarımı götürdüğüm doktor, son zamanlarda artış gösteren bu olaylar için bir hap ve merhemden başka çareleri olmadığını söyledi. Yaklaşık bir ay geçmesine rağmen hâlâ yaraları iyileşmiş değil.
Artık sabrı taşan halk dün (22 Eylül 2018) alana giden yolu trafiğe kapatarak tepkisini dile getirmeye çalışmıştır. Gelen Kaymakam aracılığı ile Trabzon Valisi'nden randevu alınmıştır."
***
Görüntülerden de anlaşılacağı üzere, bölgede yaşanan tabiat dramı aslında... Halkın ve çevrenin sağlığı ancak bu kadar yok sayılabilir... Tarifsiz bir güzellik ancak bu şekilde hoyratça yok edilebilir... Bir deniz ancak bu kadar sorumsuzca katledilebilir... Ve görevi müdahale olanlar, gelecek nesiller adına emanet olan toprağa, denize ve yeşile ancak bu derece seyirci kalabilir...
***
Halk, Vali'den randevu almış... Yıllardır bilinen konuyu bir daha aktarmış olacaklar... Sonuç çıkacak mı? Çıkmalı, çıkmak mecburiyetinde...
Çevre Bakanlığı varsa, Valilik varsa, Belediye varsa, özetle burada devlet varsa bu konu çözülmek, bu zehir halkın hayat alanlarından çıkarılmak durumunda...
Hiçbir modern devlet, halkın hayat alanlarının, tarım arazilerinin, derelerinin, denizlerinin bu denli vahşice kirletilmesine, zehirle muhatap edilmesine göz yummaz, yumamaz...
Yağmur yağınca iyiye artarak akan o zehir şelaleleri, bölgenin geleceğinin üzerine akıyor, kirletiyor, sağlığını bozuyor, eritiyor, yok ediyor...
Şurası kesin ki, ileride telafisi zor olacak kayıplar yaşanıyor... Müdahale geciktikçe çok daha kıyıcı tahribat gerçekleşecek ve gelecek nesillerin yanı sıra, sadece insanlara değil, dağa taşa, kurda kuşa, ağaca balığa, artık gittikçe grileşecek maviye ve yeşile bir utanç fotoğrafı bırakılmış olacak...