Kapitalizmin çöküşü ve bayram!
Devlet, emekli anneden zamanında kestiği Konut Edindirme Yardımı’nı yıllar sonra, gerçek değeri üzerinden değil, kuşa çevirdikten sonra geri veriyor. Alkolik oğul, bu parayı alabilmek için annesini öldürüyor ve cesedi parçalara ayırarak her parçayı başka bir yere atıyor!
Bursa’da altınlarını satıp sevgilisi için harcayan genç kadın, kocasından durumu saklayabilmek için erkek kılığına girerek, yüzünü de türbanının bonesi ile kapatarak, bıçakla ağır yaraladığı eltisinin altınlarını gasp ediyor.
İşte kapitalizmin Türkiye’yi getirdiği nokta budur. Devletin sosyal devlet olmaktan çıkması, aile, namus gibi kavramların değersizleşmesi, buna bağlı olarak aşırı bireyselleşme, bencilleşme ve sonunda annesini veya eltisini öldürecek kadar gözü dönmüş bir insan tipi!
* * *
Elbette cinayet suçu insanlık tarihi ile yaşıttır. Hatta İslam dinine göre tarih Kabil’in Habil’i öldürmesiyle, yani cinayetle başlar. Fakat Türkiye’de bu tür cinayetler yaygın değildi. Bence bu tür cinayetler, Türk toplumu için alarmdır.
Aslında mesele bütün insanlığın meselesidir. Bu durum birdenbire ortaya çıkmadı! Bir projenin sonucu olarak geliştirildi.
Ünlü Kazak şair Muhtar Şahanov, Uygarlığın Yanılgısı’nda, uygarlığı yok etme projesinin daha Roosevelt hayattayken hazırlandığını, fizikî gücün insan zekâsından üstün olduğu gösterilerek sporun yüceltilmeye başlandığını, insanların düşünme kabiliyetinin ve bağımsızlık fikirlerinin gelişmesinin bu yolla engellendiğini, “Bay Spor”un göklerdeki ihtişamlı koltuğuna oturtulduğunu, manevî değerlerin sezdirilmeden yavaş yavaş arka plana itildiğini, bazı ünlü sporcuların bir ayda kazandığı parayı, günümüzde adamca çalışanların, âlimlerin, filozofların ömür boyu kazanamayacağını, aydınların, at arabasının beşinci tekeri konumuna düşürüldüğünü, vahşi pazar ekonomisinin insanlık ülkülerine bıyık altından gülmekte olduğunu, siyaset patronlarının münevvere ihtiyaç duymadığını, onların kapitalizmi asilleştirerek bankacılara dayandığını, maddecilik ve teknikperestliğin insanı tahrip ettiğini anlatıyor.
Şahanov, bir nevropsikolog ile görüştüğünü ve şu bilgileri aldığını bildiriyor şiirinde:
“İnsanın bilinçaltı, gürültü, ritim ve saldırgan sesleri, renk bakımından zenginleştirilmiş hipno-renk etkilerini, herhangi bir sanatla karşılaştırma yapılamayacak kadar büyük ve inanılmaz bir hızla benimsermiş. Bu tahriklerle manevî zekâ körelir, bilinçaltı ve tanımayı sağlayan genetik program bozulurmuş. Özel bir araştırmaya göre, müzik hastalığı, zamanla müzik uyuşturucusuna bağımlılığı artırmakta, sonunda kişilik de bozulmaktadır. Böylece insan aptallaşarak müzik adam, yâni müzik manyağı olmaktadır...”
* * *
Tabii, insan karakteri, sadece bu tür etkenlerle bozulmadı. Fakat kapitalist ekonomi politikalarına bağlı olarak oluşturulan kültür-sanat endüstrisi bir bütün olarak insan neslinin başkalaşım geçirmesini sağladı.
İşte kapitalist sistem de çatırdıyor. Fakat ilginç olanı, türban takmakla sembolize edilen dine yöneliş bile insanı bencilleşmekten kurtarmıyor.
Veya bir tarikatın içinde yetişmiş olmak bile, muhtaçlara yardım için Müslümanlardan para toplayıp, kendi çıkarları için harcamaktan bazı insanları alıkoyamıyor.
Bence bayramlar, nereden geldiğimizi, nereye gitmekte olduğumuzu düşünmek için büyük bir fırsattır.