Kanserden değil fruktozcu ABD ve AKP’den korkun!

Genetiği değiştirilmiş tohumların veya ürünlerin Türkiye’ye sokulmasını, ayrıca nişasta bazlı şeker üretimine izin verilmesini, Yüce Divanlık suç olarak gördüğümü belirterek 9 yıldır bu sütundan Türk halkını uyardım.
Amerika’dan genetiği ile oynanmış ithal mısır getirilerek Türkiye’de nişasta bazlı şeker üretildiğini, tatlandırıcı olarak özellikle çocukların kullandığı birçok ürüne katılan bu maddenin çeşitli hastalıkların sebebi olduğunu defalarca duyurdum.
Yine İsrail’den getirilen genetiği değiştirilmiş soyanın da et ve et mamullerinde kullanıldığını haber verdim.
Son olarak İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Kenan Demirkol, Habertürk’te önce Duygu Candaş’ın, sonra Yiğit Bulut’un sorularını cevaplandırırken gofretten dondurmaya, bisküviden meşrubata kadar hemen hemen her üründe nişasta bazlı şekerin kullanıldığını anlattı ve “Kemik erimesine, kansızlığa, gut hastalığına, karın tipi şişmanlığa, karaciğer yağlanmasına, kanserlere sebep oluyor. Kanserlerde yüzde 40 artışa yol açıyor” dedi.

***

Metabolizma ve beslenme uzmanı Prof. Dr. Ahmet Aydın yazmıştı:
“British Medical Journal’da yayınlanan bir makalede ‘Şeker tütün kadar tehlikeli, zarar verici ve bağımlılık yapıcı olduğu için uyuşturucu sınıfına sokulmalıdır’ deniliyor.
Şeker, diş çürümesi başta olmak üzere, obezite, diyabet, kalp ve dolaşım hastalıkları, böbrek taşları, kanser, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, kronik yorgunluk ve kemik erimesine sebep oluyor.
Vücudun her tarafına taşınan şeker, özellikle de göbek, kalçalar, göğüsler bacağın üst kısmında toplanıyor. Bu bölgeler de dolduğunda, yağ asitleri kalp ve böbrek gibi aktif organlara dağılıyor. Bu organlar gittikçe yavaşlıyor ve sonuçta dokuları bozularak yağa dönüşüyor. Bağışıklık sistemi zayıflıyor. Vücut soğuk, sıcak veya mikroplara karşı koyamıyor.
Her yerde ‘şeker’ var. Özellikle bebek mamasında bile şeker olması çok
tehlikeli..”
Fruktozlu şeker ise bu tehlikeyi daha da artırıyor.
Prof. Dr. Tayfun Özkaya, odatv.com’da yazmıştı:
“Mısır şurubu Amerikan şirketlerine çok kâr bırakıyor. Onun için Türkiye’deki şeker fabrikalarının özelleştirilmesi gerekliydi. Üretim açığı, tabii ki mısır şurubu ile kapatılacaktı”

***


Fruktozlu şeker üretimini Türkiye’ye ABD dayattı. ABD Başkanı George W. Bush, hem Bülent Ecevit’ten hem de Tayyip Erdoğan’dan Cargill firması için ayrıcalıklar istedi. Erdoğan, Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararlarına karşı yasa üzerine yasa çıkartarak Cargill’in fruktozlu şeker üretimine imkân sağladı. ABD, fruktoz üretimini yüzde 2’ye düşürürken, Türkiye, fruktoz üretimini yüzde önce yüzde 10’a sonra yüzde 15’e yükseltti. Avrupa ülkelerinde ise şeker ve kanser hastalığına yol açtığı için fruktoz üretimi yasak!
Türkiye’de nişasta bazlı şeker üreten 5 tesis var. Cargill’ın kapasitesi 400 bin ton, Adana’da bulunan Amylum’un kapasitesi 250 bin ton, Ülker- Cargill ortaklığındaki Pendik Nişasta’nın kapasitesi 110 bin ton, Tat firmasının kapasitesi 70 bin ton ve Sunar’ın kapasitesi 55 bin ton mısır. Ülker Grubu, Pendik Nişasta Sanayi tesisinde Cargill ile ortak olarak mısır şurubu üretiyor.

***


Hani “Kanserden korkmayın, geç kalmaktan korkun” diye bir slogan vardır ya ben de diyorum ki kanserden korkmayın, fruktozcu ABD ve AKP’den korkun!
Kanser olmak istemiyorsanız tabii!

Yazarın Diğer Yazıları