Kalkınma değil "böl-parçala" ajansları!
Önümde “Türk Halkının Sarıkamış Algısı” adlı bir kitap duruyor. Bütün köşe yazarlarına gönderilmiş... Kitabı, daha doğrusu içindeki kamuoyu araştırmasını hazırlayan, “Serhat Kalkınma Ajansı.” Yani Kars merkezli olarak kurulan Kalkınma Ajansı..
Kalkınma Ajansları’nın hangi projenin parçası olduğuna geçmeden önce kitabın önsözüne bakalım. Bir yerde deniliyor ki “Bölgede bir zihniyet dönüşümünü gerçekleştirmeyi temel hedeflerimizden biri olarak addediyoruz.”
Aşk olsun, ben de yıllardır bunu anlatmaya çalışıyordum zaten. Hatta “AB’nin etnik Kalkınma Ajansları” başlıklı bir yazım da var.
Kitabın ilk yazılarından birine imza atan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, “Küreselleşme ile birlikte yerel öncelik ve karar alıcıların da önem kazandığı yeni yönetim anlayışına geçilmiştir” diyor. Yazının bir yerinde de, “Bu yeni anlayışa geçiş, aynı zamanda Türkiye’nin idari ve siyasi yapılanmasında önemli bir paradigmaya işaret etmektedir” diyor.
İdari yapılanmadaki değişikliği anladık da “siyasi yapılanmadaki değişiklik” ne demektir?
Ne olacak, bir ülkenin siyasi yapılanmasında değişiklik, rejim değişikliği demektir.
***
Serhat Kalkınma Ajansı ise Sarıkamış algısı ile ilgili anket sorularını şöyle hazırlamış:
“Aşağıdaki ’resmi tarih’e dair yargılara ne ölçüde katılıyorsunuz:
a) İlköğretim ve liselerde öğretilen tarih dersleri evrensel tarih gerçekliğinden oldukça uzak.
b) Üniversitelerde öğretilen tarih, resmi devlet ideolojisinin dışına çıkamamaktadır.
c) Türkiye’de öğretilen resmi tarih dersleri ağır ideolojik tahakküm altında olduğundan sağlıklı değil.
d) Tarih konusunda dünya ile aynı dili konuşmalıyız.”
Başka seçenek yok!
***
Çanakkale Savaşı ile ilgili şıklardan biri de “Çanakkale Savaşı’nda tüm İslam coğrafyasından askerler birlikte savaştı” şeklinde. Ancak açıklamalar bölümünde, “Savaş başladığında İngiliz, Rus ve Fransız kolonilerinde yaklaşık 150 milyon Müslüman yaşamaktaydı. Bunların kalpleri Çanakkale’de atsa bile bir tür esir konumunda olduklarından bedenen orada bulunmaları mümkün olmamıştı. Çanakkale’de tüm İslam coğrafyasından gelen askerler değil, tüm Osmanlı coğrafyasından gelen askerler birlikte savaşmıştı. Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Boşnak, Arnavut, Laz gibi garklı etnik gruplara mensuptular ama onları bir arada tutan bağ, hepsinin aynı dine, İslam dinine mensup olmasıydı” deniliyor. Burada, İngiliz ve Fransız sömürgelerinden gelen onbinlerce Müslüman askerlerin, Osmanlı askerinin karşısına çıkarıldığına hiç değinilmiyor. Hedef, milli devletten federasyona doğru “zihniyet dönüşümü” olunca, böyle gerekiyor demek ki!
***
Bölgesel Kalkınma Ajansları ile ilgili olarak AB ve Erdoğan hükümeti, Türkiye’yi önce 26 bölgeye bölmüştü. Mimarlar Odası’nın eleştirisi göz önüne alınarak sonradan Türkiye 12 bölgeye ayrıldı. Peki AB, niçin bu ajansların kurulmasını istemişti?
Onu da “AB’nin etnik Kalkınma Ajansları” başlıklı yazımdan aktarayım..
2006 yılında, Kamu Yönetimi doktorası yapan Gökhan Çalt,
“AB, 1996 yılından beri Türkiye’ye idari vesayet ilkesini kaldırması ve yerine yerellik ilkesini Anayasa’ya geçirmesi için baskı yapmaktadır. Birlik ’Bölgeler Avrupası’ deyimini ortaya atmıştır. Bunun sebebi, geleceğin Birleşik Avrupası’nda, Avrupa vatandaşlarının kendilerini ulus devlet kimliğinden çok yaşadıkları kent ve bölgelerdeki kimliklerle bağdaştırarak tanımlamalarını sağlamaktır. Bu bölgeselleşme sayesinde Birlik yerel birimlerle doğrudan bağlar kurarak yavaş yavaş Avrupalılık bilinci oluşturacaktır. Böylece ulusal kimlikler yok edilip veya pasifleştirilip ABD’ye benzer şekilde, federasyondan oluşan bir Avrupa Devleti kurulacaktır” diyordu.
Tabii şimdi AB çatırdıyor, o ayrı konu...
***
2001’de bir lobi şirketi vasıtasıyla AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’a Amerika’dan iletilen CFR kaynaklı gizli memorandumda “Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir” deniliyordu. Erdoğan, bu belgeyi AKP’nin programı haline getirmiştir. Şimdi CHP de aynı hedefe yöneliyor...