Kaliteli adamın temel ölçüsü!

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Meclis Genel Kurulunda, AKP Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül'ün, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatiflerinden 75 bin lira maaş aldığını gündeme getirdi.

Bunun üzerine söz alan Akgül, "Ben kaliteli adamım, 150 alıyorum ne 75'i." diye cevap verdi.

Gerçi aradan günler geçti ama Tanal konuyla ilgili basın toplantısı yaptı ve Akgül'ün, "Kaliteli adamım, 150 bin lira alıyorum." diyerek, bundan daha az geliri olanları aşağıladığını, küçümsediğini, bu örneğin, AKP'nin, topluma "ne kadar çok paran varsa o kadar kalitelisin" anlayışını yerleştirdiğinin göstergesi olduğunu söyledi.

Tanal, "Bin 404 lira ile aile doyuran, asgari ücret alan vatandaşım kalitesiz de sen mi kalitelisin? 3 bine yakın maaş alan öğretmenim, 2 bin küsur alan sağlık memuru, 4 bine yakın maaş alan polis, subay, astsubay, sözleşmeli askerimiz kalitesiz de sen mi kalitelisin? Muhabir arkadaşım kalitesiz de sen misin kaliteli? Bin 500 liraya adalet, hak, hukuk savunan avukat kalitesiz de sen misin kaliteli?" diye sordu.

***

Para kazanmak, insanın başkalarına emeğiyle, bilgisiyle yeteneğiyle veya yine parasıyla katkıda bulunması sonucu gerçekleşir. Ortada bir hizmet bir üretim, yani bir hak ediş vardır. Maaş, ücret, satış geliri, kâr payı da bunların karşılığıdır.

Bir de "çok para" çalışarak kazanılmaz; başkalarının senin için çalışması ile kazanılır!

Hani kamu ihalelerini alan şirketlere belirli aralıklarla ödenen bir "hak ediş" vardır. Abdülkadir Akgül de Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatiflerine her halde çok para kazandırıyor olsa gerek ki 150 bin lira maaşı hak ediyor. Allah, "kalite"sini artırsın veya asıl patronu olan esnaf, kendisine daha "kaliteli maaş"lar versin!

Fakat kalitenin ölçüsü kazanılan para ise halkın güvenliği için canını ortaya koyan polise, askere, korucuya veya istihbaratçıya ödenen maaşın hiçbir anlamı olmaz! Öyle ya can güvenliği para ile ölçülür mü?

Ya doktorların, veterinerlerin kalitesi? Onlar da öncelikle can kurtarmak durumunda değil midir? İyi organize edilmiş özel hastanelerde "tercih edilen" doktorlarımız da iyi para kazanıyor. Bu, onların "mesleki başarı" durumlarını gösterir.

Öğretmenlerimizin hakkını parayla ödeyebilir miyiz? Hocanın kalitesi, aldığı maaşla mı yoksa öğrencilerinin kalitesiyle mi ölçülür?

Ya din adamının kalitesi? İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin kalitesi, ticaretten kazandığı parayla mı ölçülür?

***

Her meslek mensubunun, topluma kazandırdığı bir fayda ve bunun belli bir karşılığı vardır. Roma Hukuku'nda hâkimlerin aldığı paraya doğrudan "ücret" değil "şeref ücreti" denilirdi. Hakimlerin kalitesi veya şerefi, kazandıkları parayla değil adaletle hükmedip etmemelerine göre belirlensin diye...

Türkiye'de Sergen Yalçın, Fatih Tekke gibi futbolcular yetişti. Onlar da kendi dönemlerinde dünyanın en kaliteli futbolcularıydılar ama Messi ve Ronaldo kadar kazanamadılar. Çünkü ortamın kalitesi de "mesleki başarı"yı etkiler!

Kalitenin, kazanılan parayla değil ama "fiyat"la anlaşıldığı bazı "meslekler" de yok değildir!

Yaygın olan "kaç paralık adamsın?" sözü, insanın kalitesinin parayla ölçülmesine karşı bir meydan okumadır. Adamlığı parayla ölçmek, insana hakarettir. İnsan, kendisine hakaret eder mi?

Sözü fazla uzatmaya gerek yok; adamın kalitesi, "adam"lığıyla ölçülür; kazanılan parayla, yetenekle, güzellikle, yakışıklılıkla veya mevkiyle, şanla, şöhretle değil... Adamlığın okulu ise ailedir.

Yazarın Diğer Yazıları