Kadınlar neden öldürülüyor?

Toplumun haberlerle nasıl yönlendirildiğine dair bir örnek vermek istiyorum!

Anadolu Ajansı'nın yayınladığı habere göre Japonya'da çalışan her üç kadından biri, iş yerinde cinsel tacize uğruyor.

Hükümet tarafından yaptırıldığı bildirilen araştırmaya 9 bin 600 kadın katıldığı belirtildi.

Habere göre katılımcıların yüzde 29'u iş yerlerinde erkek iş arkadaşlarının istenmeyen el şakalarına, aşağılayan yorumlarına ve cinsel tacizine maruz kaldığını dile getirdi.

Kadın çalışanlar, internet ortamında ve e-posta aracılığıyla da rahatsız edildiklerini belirtti.

***

Lafı uzatmadan söyleyelim: Haberin şöyle bir mesajı var: "Kadınlar çalışmasın!"

Japon hükümetinden rica etsek de çalışmayan kadınların uğradığı cinsel tacizlerle ilgili de bir araştırma yaptırsalar...

Belki de çalışmayan kadınlar daha fazla tacize uğruyordur!

Türkiye'de öyle değil mi? Taciz bir tarafa, ayrıldığı kocası tarafından öldürülen kadınlarla ilgili dünya sıralaması yapılsa Türkiye birinci gelir! Üstelik öldürülenlerin çoğunluğu bir iş yerinde çalışmayan ev kadınlarıdır...

O halde mesele, sadece çalışan kadınların meselesi değildir. Elbette birçok yönü var ama mesele, genel olarak kültür değişmesi ile izah edilebilir. Türkiye'de özellikle ev kadınları televizyon kültürü ile yaşıyor, ailesinden sağlam bir hayat felsefesi de almamışsa yıllar boyunca dizi esiri oluyor. Eşleri ise kahvehane kültürü ile yetiniyor... Evlilikler, ayrılma ve cinayetle sonuçlanıyor.

Öldüren erkek, "beynindeki kültürel kodların oluşturduğu şartlanma"dan kurtulamadığı için bunu yapıyor. Keza cinsel tacizde bulunanlar da "vahşi hayvan modunda yaşayan ruh hastaları"dır. Bu hastalıkların sebepleri saymakla bitmez.

***

Şimdilerde, "kadını eve kapatmak için" özel çaba sarf ediliyor. Daha da ötesi var! Dün İstanbul Bahçelievler'de gıda maddeleri satan bir dükkânda bir kadın müşteri, müziğin kapatılmasını istedi. "Sıra müziğe mi geldi?" diye müdahil olan ve yaşça kendisinden büyük olan başka bir kadına, "Yavrucuğum müzik dinlemek günahtır, ilâhi dinleyeceksin!" cevabını verdi! Oysa müzik evrenin sesidir. Atomun içindeki hareket bile bir müzik yayınıdır. Müziği günah olarak niteleyen bir toplum, Allah'ın ayetlerini yani varlık delillerini tanımıyor, bilmiyor demektir.

***

İki hafta önce İstanbul Ülkü Ocakları üyesi bir grup genç kız, 11 Şubat 2015'te evine gitmek için bindiği minibüste öldürülen 19 yaşındaki Özgecan Aslan'ın ölümünün birinci yılında, İstiklâl Caddesi'nde yürüyüş düzenledi.

Grup adına konuşan İstanbul Ülkü Ocakları Bayanlar Birimi Başkanı Hilal Güner, "Türkiye'de her üç kadından biri şiddete maruz kalmaktadır. Özgecan Aslan cinayeti de kadına şiddetin ve tecavüz vakalarının yaygınlaştığı bir dönemde gerçekleşmiştir. 2015'te 303 kadınımız katledilmiştir. Kadına şiddet ülkemizin en önemli sorunlarından biri haline gelmiştir. Halbuki Türk töresinde kadın el üstünde tutulmuş, her daim onun rızası alınarak kararlar alınmıştır. Dinimiz ise kadını hiçbir nizam ve sistemin veremediği müstesna bir makama sahip kılmıştır" dedi.

Türkiye Gençlik Birliği ve Cumhuriyet Kadınları Derneği de bu Pazar saat 14.00'te Kadıköy Moda İlköğretim Okulu'nun önünden başlamak üzere Özgecanlar, Canseller ve "daha nice bahtsız kadın" için yürüyecek.

Tabii bu tür eylemler yapılmalıdır ama meseleye çözüm getirebilecek güç, medyanın ve sanat dünyasının elindedir. Medya ve sanat; sinema ve müzik, ruh hastalıklarını azdırmak için de kullanılabilir, tedavi etmek için de! Evlilik ve yemek programları gibi Türk kültürünün bütün iyi yönlerini yok etmeye ayarlanmış programlarla toplumsal travma daha da büyüyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları