Kaçacak delik arayacaklar!
Hükümet, Genelkurmay Başkanlığı üzerinden aldığı bir kararla, Güney Doğu Anadolu’ya sevk edilen veya bu bölgeden memleketlerine dönen askerlerin hava yolu ile taşınmasına karar verdi. THY, askerleri maliyetine taşıyacak. Bu maliyeti de Genelkurmay Başkanlığı karşılayacak.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, askerlerin hava yolu ile sevkiyatıyla ilgili olarak, THY dışındaki firmalardan da destek istediklerini belirterek, “Bu çağrımıza hava yolu şirketleri olumlu karşılık verdi. Devlet Hava Meydanları İşletmesi ile diğer hava alanı işletmecileri de kendi hizmet bedellerini almayacağını ifade etti. Uygulama önümüzdeki günlerde başlayacak” dedi.
***
Bu uygulamadan sonra Güneydoğu’ya giden memurlar da aynı haktan yararlanmak isteyecektir. PKK, araçları durdurarak kimlik kontrolü yapmıyor mu? Özellikle öğretmenleri kaçırmıyor mu? Dolayısıyla Anayasa’nın eşitlik ilkesi gereği her kamu görevlisi bu haktan faydalanmak istemez mi? Bu durumda, hükümet, Güneydoğu’nun karasal alanının, PKK hakimiyetinde olduğunu ilan etmiş olmuyor mu? PKK’nın henüz havada bir gücü yok ama, hava alanlarına saldırı yaparak, silahsız askerlere yönelik eylemlerine devam edebilir.
Ayrıca, Rusya Genelkurmay Başkanı General Nikolay Makarov’un son açıklaması, PKK’nın da yakında havada eylem yapabileceğini gösteriyor. ABD’yi Suriye muhalefetine silah sağlamakla suçlayan Makarov, ellerinde, aralarında Stinger uçaksavar füzelerinin de bulunduğu silahların ABD tarafından gönderildiğini gösteren deliller bulunduğunu söyledi.
ABD, PKK’ya doğrudan Stinger vermese bile, PKK, isyancılardan bu füzeleri edinebilir. Zaten Suriye’nin kuzeyinde PYD üzerinden PKK hakimiyeti vardır. PKK, Stinger füzeleri ile Türk savaş uçaklarına veya sivil uçaklarına yönelik saldırı yaparsa ne olacak?
Demek ki, savunmaya, korunmaya yönelik tedbir almak çözüm değil. Tehdidi ortadan kaldırabiliyor musunuz; mesele budur..
***
ABD, PKK’nın ortadan kaldırılmasını istemiyor. Bu çok net.. Türkiye’nin Kandil’e kara harekatı yapması tartışılırken, ABD Büyükelçisi’nin, Murat Karayılan’a yönelik nokta operasyon önermesi de Türk kamuoyunu etkilemeye dönüktür. Çünkü, ABD, uzun zamandan beri, Türkiye’ye PKK’nın taleplerini dayatmaktadır. ABD ve AB’nin talepleri, Türkiye’nin karşısına PKK talepleri olarak çıkmaktadır. Kaldı ki ABD’nin Usame bin Ladin’i öldürdüğüne dair hiçbir delil yoktur. Cesedi denize attıklarını söylemişlerdir ki bu masala dünyada kimse inanmamıştır.. Ayrıca bir kişiyi öldürmekle bir terör örgütü ortadan kalkmaz..
Nitekim MHP Genel Başkan Yardımcısı Tunca Toskay, arkadaşımız Fatih Erboz’a “ABD’den ve AB’den yetkililerle görüştüm. Ziyarete geldiler bir görüşmemiz oldu. ABD’liler genellikle Kürt sorunu olarak tanımladıkları bizim ise terör sorunu dediğimiz sorunun anayasa ile nasıl çözüleceğini merak ediyorlar. Bu konuda anayasada her hangi bir düzenleme olacak mı, olmayacak mı partimizin bu konuda görüşlerinin ne olduğunu öğrenmeye çalışıyorlar. MHP, onların beklentilerine uygun şablona hareket edecek mi, etmeyecek mi tek merakları bu. Partiniz bu konuda ne yapacak sorusu üzerinde yoğunlaşıyorlar. Kürt sorunu dedikleri çözüm şablonuna MHP’nin yatkın olup olmadığını anlamak istiyorlar. Bunu öğrenmeye çalışıyorlar” dedi.
Yine Anayasa Komisyonu’nda bulunan MHP Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk de kendisi ile görüşen Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği Baş Müsteşarı Bernard Chappedelaıne’e “Siz işimize karışmasanız,çok daha rahat anayasa yapacağız” dedi.
***
Sonuç olarak, AKP iktidarı, PKK ile topyekûn mücadele etmek yerine, bölgeye sevk ettiği askerleri hava yolu ile taşıyacağını açıklamak suretiyle, bölgede psikolojik üstünlüğü PKK’ya vermiştir. ABD ve AB de PKK’nın taleplerini seslendirerek, Türkiye üzerinde baskı yapmaktadır. Komisyonda ise AKP ve BDP, Anayasa’dan Türklük tanımının çıkarılmasını istemektedir.
Türk milleti bir bütün olarak bu gerçeklerin ne anlama geldiğini gördüğü zaman belki geç olacak ama o zaman bu politikaların mimarları kaçacak delik arayacaktır..