Kabiliyetsiz şef meselesi ve siyaset!
Türkiye'nin geldiği noktada herkes birilerini suçluyor. En çok suçlananlar siyasetçiler. Medyayı suçlayan da var askerleri suçlayanlar da. Oysa siyasetçi de, asker de gazeteci de aynı kaynaktan geliyor. Sakın kaynakta bir sorun olmasın!
Elbette, millete güvenmek gerekir, demokrasinin de gereği budur ama zaman zaman toplumlar da rayından çıkabilir. Bu durum, Türk tarihinde de görülmüştür. En belirgin örneğini Orhun yazıtlarında Bilge Kağan vermiştir
Türk Milleti, Bilge Kağan'ın dediği gibi karnı doyduğu zaman açlık nedir düşünmez! Üç beş gün için veya bir dönem karnını doyuranın peşinden de gidebilir! Zaten bugünkü tablonun asıl sebebi budur!
Millet kendi vatanında, aslında atanmış olan fakat "ben seçiyorum" zannettiği yöneticiler tarafından köle durumuna düşürülüyor ama hala uyanmış değil. Uyanmış olsa, bu köleleşme devam edemezdi.
***
Görüşlerini zaman zaman paylaşan Hasan Çakıroğlu son mektubunda şöyle diyor:
"Bugünkü yazınız ne,t bir şekilde bölgeye kurulan tezgâhı anlatıyor. Bölge İsrail için yeniden şekillendirilmeye çalışılıyor. Ancak ne yazık ki, Atatürk'ün partisi olan CHP'den bu konuda tek bir ses yok. Onlar varsa yoksa bir RTE karşıtlığına yapışmışlar; Kıbrıs, Ege, Doğu Akdeniz umurlarında bile değil, sanki beyinlerinin yarısı birleri tarafından teslim alınmış gibi!
Trump'ın Erdoğan'a 'Suriyelileri vatandaş yapın' teklifini de yadırgamadım, zira Evangelistler ve de Siyonistler için kendileri dışındaki insanlar, mahlukat sınıfındadır; tahmin ediyorum Mısır'a da 'Filistinlileri alın' baskısı yapıyorlardır ki bu sayede 'seçilmiş ırk' Yahudiler bu topraklarda rahat ve refah içinde yaşasınlar, Onlara refah düşerken, bölge ülkelerine kan ve göz yaşı düşmüş kime ne! Varsa yoksa kısır konuları temcit pilavı gibi tartışalım, duralım."
Dörtol'dan Kazım Yalçın'ın mesajı da şöyle:
"Bugünkü yazınızın son cümlesi, 'Türkler, beyinlerinin tamamını bu büyük kumpasa vermezse, içerdeki kumpas senaryolarıyla meşgul olarak elindeki devleti de kaybeder.' şeklinde.
Sayın Bulut, İçerideki senaryolar siyasi partileri, siyasi partiler de iktidara gelerek milli veya kukla olmalarına bağlı olarak sizin dikkat çektiğiniz senaryoların takibini ve gereğini yaparlar. İçerdeki senaryolar dışardaki senaryoların şekillenmesinin ön hazırlıklarıdır."
Tabii burada bana bir eleştiri var. Böyle eleştiriye can kurban ama bizim işimiz, herkese somut gerçekleri hatırlatmayı gerektiriyor. Yoksa "Bir el Türkiye'yi yeniden kurguluyor" tespitini, daha Beştepe'ye ziyaret senaryosu ortaya atılmadan önce yapmıştım. Yani bu senaryo, millet ittifakının dağıtılmasına ve sadece CHP'nin değil, Türkiye siyasetinin yeniden yapılandırılmasına dönüktür. Buna rağmen, Türkiye'nin etrafında olup bitenleri de gözden kaçırmamak gerekir.
***
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi ise senfoni orkestralarına liyakatsiz şeflerinin atanmasının önünün açılmasına sert tepki gösterdi.
İlgezdi, "Cumhuriyet tarihinin toplumsal kültür hafızasını mı yok etmek istemektesiniz?" diye sordu.
Oysa cumhuriyetin kendisi yok ediliyor!
Kabiliyetsiz şef meselesi, sadece senfoni orkestralarında olsa düzeltilebilir. Türkiye, siyasi partiler dahil kabiliyetli şefler tarafından yönetilseydi, zaten bugünkü sorunları yaşamazdı. Sorun, olumsuz yönde toplumsal değişim ve dönüşümden kaynaklanıyor.
Hani Atatürk, "Kabiliyetsiz bir milletin başında bulunsaydım, bu inkılabı yapabilir miydim?" diye sormuştu da Sadi adında bir genç, "Kabiliyetsiz milletten böyle şef çıkmaz!" demişti ya, millet şimdi kendi kabiliyetini hatırlamalı, Bilge Kağan'ın uyarısını dikkate alarak, çocuklarının torunlarının geleceğini kurtaracak adımlar atmalıdır.