Kabe örtüsüyle randevu bekleyen aday!..
"Çıkıp, 'OHAL ilan edin, açılımdan vazgeçin, erken seçim' diyorlar. Allah aşkına soruyorum 73 milyonun yüreği sızlarken bunu konuşmanın zamanı mı? Terör örgütü, OHAL yeniden ilan edilsin, Türkiye yeniden 90'lı yılların ülkesi olsun diye kanlı eylemler yapıyor. Ankara'dan birileri de buna yağ sürüyor. OHAL, yerleşim bölgelerini boşaltmaktır. Terörle mücadele bunu gerektiriyor diye eğitime ara vermektir. OHAL, tehlike var diye binaları yıkmaktır. Temel ihtiyaç maddelerine el koymaktır. Sokağa çıkma yasağıdır. 1987'de OHAL ilan edildi ve biz kaldırıncaya kadar devam etti, hangi yaraya merhem oldu. Hangi sorunu çözdü. OHAL terörü derinleştirdi. Bölge halkını mağdur etti. OHAL istemek terörün diline teslim olmaktır."
R. Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde, 22 Haziran 2010'da AKP grup toplantısında sarf ettiği bu sözleri hatırlatmamım tahmin edersiniz ki bugün olup bitenlerle çok yakın alakası var. Tabii ki değişim de çok dikkat çekici!.. Erdoğan, 6 yılda bu noktadan "şimdi OHAL 12 ay yetmeyebilir" noktasına geldi. Ana muhalefet partisi CHP, OHAL'in uzatılmasına muhalefet ediyor ve ortaya çıkan mağduriyetleri, haksızlıkları açık yüreklilikle dile getiriyor... Bir zamanlar legal olan bir bankadan havale yaptı, para yatırdı diye insanlar işlerinden olurken, toplumun büyük bir kesiminde "FETÖ" operasyonlarının siyasi ayakları sorgulanıyor... Binlerce memur sorgusuz sualsiz ihraç edilirken, AKP'lilerin ByLockcuları çok titizlikle inceleniyor aman bir yanlış yapmayalım hassasiyetiyle!.. Ancak bu, herkesin bildiği gerçeği değiştirmiyor; AKP içindeki "FETÖ"cü Bakanları, Belediye Başkanları ve Milletvekillerinin varlığını. Bir gerçek daha ortada kabak gibi duruyor;
OHAL kararnameleri ve düzenlemeleri AKP'nin köşe taşlarını bırakın teğet uzağından bile geçmiyor. Olup bitenler, "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" dedirtecek cinsten. Bülent Arınç'a mı sormak lazım, "bir zamanlar en ağır ithamlarla suçladığın bir Büyükşehir Belediye Başkanının cep telefonunda illa ByLock bulmak mı lazım" diye!..
"FETÖ" operasyonlarındaki -en azından- çifte standart diyebileceğimiz uygulamalar yüzünden her geçen gün mağduriyet alanı büyüyor. AKP içinde de, genişleyen mağduriyet alanı baskısı yüzünden iç sıkıntılar yaşanıyor. Bu rahatsızlıklar, fırsatı ganimete çevirmek isteyen bazı kesimlerin çıkarları ile örtüşüyor. Buradan sonra aktaracağım iktidar kulislerini yorumlamak da size düşüyor.
"Mağduriyet alanı baskısı" dedik ya!.. AKP içinde bazı eski ve yeni milletvekilleri Abdullah Gül'ün kapısını sık sık çalıyor. Gül'den medet bekleyen AKP'liler, devreye girmesinde, Erdoğan ile görüşmesinde ısrar ediyor. Yakın zamanda görüşen AKP'li bir milletvekilinden duydum; Abdullah Gül uzun uzun dinliyor sonra da "Tayyip Bey, benim bile telefonlarıma çıkmıyor" diyor. Ha bu arada!.. BM Genel Sekreterliği koltuğuna oturacak yeni ismin Portekiz eski Başbakanı Antonio Gueterres olduğunu duyunca aklıma bir zamanlar Abdullah Gül'e verilen söz geldi!..
AKP'deki iç gümbürtü sarayda R. Erdoğan hassasiyetleri ile de kesişince Ankara siyaset kulislerinde bugünlerde kabine revizyonu yine çokça konuşulmaya başlandı. Bakanlar Kurulu faslına geçmeden; 2 Büyükşehir Belediye Başkanı için (beklenilen üzere Ankara ve İstanbul değil-aht-) geri sayım başladığı iddia ediliyor. Kabinede "mini revizyon" olacak diye bıyık bırakmaya hazırlanan çok AKP'li mebus var. Fakat bu nasıl "mini revizyon" ise; sayı 2'den başlıyor 6'lara kadar çıkıyor. Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'ye "kesin gidici" gözüyle bakılıyor. AKP içindeki çok üst düzey bir kurmay, "Maliye Bakanı Naci Ağbal da koltuğundan olursa şaşırmayın. Erdoğan, Ağbal'ın tempoya ayak uyduramamasından çok şikayetçi ve de sıkıntılı" diyor. AKP içinde "tempo" çok önemli bir kriter haline geldi. Her kabine değişikliği öncesinde adı Adalet Bakanlığı için geçen fakat bir türlü aradığını bulamayan Mustafa Şentop yine gündemde. Bekir Bozdağ'ın Başbakan Yardımcılığına kaydırılabileceği, belki de kabine dışı kalabileceği de konuşuluyor. Saray çevreleri, "kabine revizyonu olacak ama Erdoğan, tempoya ayak uyduracak genç ve dinamik isimlere bakıyor" diyor.
Kulislerin nabzı tek kabine revizyonu için mi atıyor Ankara da?..
ATO Başkanlığı... TOBB Başkanlığı... TBB Başkanlığı...
Çeşit çeşit "hayır severlik" hikayeleri konuşuluyor başkent kulislerinde. Saray yakınlarından duyduklarımdan birini -isim vermeden- kısaca özetleyeyim;
TOBB Başkanlığına adaylığa hazırlanan ünlü bir isim getirdiği Kabe örtüsünü hediye edebilmek için R. Erdoğan'dan randevu bekliyor ve bu uğurda yoğun bir çaba gösteriyor!..
Beklediğinizi biliyorum!.. MHP'den kulis...
Doktor Devlet Bahçeli'nin, Ülkücülere palalarla saldıran Osmanlı Ocakları üyelerini kabulü ve sosyal medyada servis edilen fotoğraflar çokça tartışılıyor. İddia o ki;
Olağan kongre sürecinde yenilenen üyelikler AKP'nin bu yan örgütünün mensupları ile dolduruluyor. "Delege sıkıntısı olmasın diye"!..