Kabadayılık filmlerde kaldı, canilik dönemi başladı

EMİN DEMİREL'İN YAZI DİZİSİ-1

Uyuşturucu ticareti, yasadışı kumar, kara para aklama, tefecilik, yağma, mala çökme, taciz, tecavüz, silahla yaralama, gasp, kadın ticareti, cinayet… Gariban babası kabadayılıktan, her türlü gayri meşru işe el atan sokak çeteleri liderleri ve onların yönettiği varoş katilleri, bazen gün ortasında bile birbirleriyle silahlı çatışma yapabilecek kadar kendilerinde cesaret bulmaya başladı.

Ümraniye'de polis memuru Şeyda Yılmaz'ın şehit edilmesiyle gençlerin suç örgütlerine özenmesi ve sokaklarda “yeni nesil çeteler”in türemesi Türkiye’nin kanayan yaralarından biri olan yasadışı silahlı örgütlenmeleri yeniden gündeme getirdi. Türkiye’de “babalar dönemi”nden kalan organize suç örgütü pratikleri devlete ve memuruna saygı, olayla ilgisi olmayanın dışarda tutulması gibi bir takım adı konmamış kurallara tabi idi. Kabadayı ya da babalar denilen mafya üyelerinin polise silah çekmek bir yana devlet görevlilerine saygılı olmak gibi bir geleneği vardı. Ancak, Şeyda Yılmaz’ın adlı kadın polisimizin şehit edilmesi suç örgütlerinin polise davranış biçimlerinin nasıl değiştiğinin bir örneğini oluşturuyor. Daha çok organize polislerinin tanımadığı çok genç yaştaki kişilerin oluşturduğu yeni nesil çete üyeleri İstanbul, İzmir, Ankara ve Adana'nın kenar mahallelerinde uyuşturucu, kapkaç, haraç etrafında yetişiyor.

Katil zanlısı 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti’nin okula gitmesi gereken gencecik yaşlarda 26 ayrı suçtan yakalanmasına rağmen, sokaklarda dolaşıyor olması; dolayısıyla “suçluların caydırıcı cezalara” çarptırılmayışı da suç ve suçluların etkileşmesinde önemli bir faktör oluyor. Konumuz dışında olsa da devletin bu yöndeki yaptırımlarının ne kadar yetersiz kaldığına polis katilinin annesinin feryatları örnek teşkil ediyor:

“Ben devlete yalvardım, karakollara gittim, bu çocuk madde bağımlısı, madde satıyor, bunların hepsini söyledim. Çocuğumun yerini söyledim buldurdum. Hiçbir anne baba çocuğunun polisimizi şehit etmesini hiçbir anne baba istemez. Cani miyim ben?”

POLİS İLE SİLAHLI ÇATIŞMAYA GİRİYORLAR!

Kapkaç, hırsızlık ile başlayıp, gasp, haraç derken yaralama ve cinayetlere kadar uzanarak kartel baronlarını kendilerine örnek alan, suça yatkın gençler, kolay para kazanmanın da yolunu benimsiyor. Bu bağlamda kendilerine çeşitli isimler veren “çetecikler”, daha sonra çete, bilahare de suç örgütü olmayı yeğliyorlar. İşte bu yaşam tarzında suç ve suçlularla birlikte hareket ederek toplum içerisinde korku salmak sureti ile bir takım lakaplarla anılarak yeraltı dünyasında yer edinmeye çalışıyorlar...

Bu bağlamda “kendi iç dünyalarından etkilendikleri ruh haliyle” polisle silahlı çatışmaya girebiliyorlar. İstanbul Büyükçekmece’de, ihbar üzerine giden polislere evden ateş açarak Cihat Ermiş adlı memuru şehit eden sokak çetesi mensubu Muhammed Emre Çolak’ın da 32 suç kaydı bulunuyordu.

Polis katili Yunus Emre Geçti’nin de benzer bir yapılanma içinde olan “PİTON 82” adlı çetenin üyesi olduğu iddia ediliyor. Yunus Emre Geçti, 5 yıl öncesi çocuk suçu denilen olaylardan yakalanmıştı. Yeni Nesil Suç teşkil eden gruplar bu çocuk suçlulardan çıkmaktaydı.

İstanbul’da yaşanan bu son hadisenin üzerinden nerde ise 24 saat geçmişti ki bu kez Ankara ve Bursa’da benzer olaylar meydana geldi. Ankara’da “dur” ihtarına uymayarak polislere ateş açan Serdar K., çıkan çatışmada hayatını kaybetti. 12 suçtan kaydı bulunan Sedar K.’nın yanında bulunan ve yaralanan Muhammed E.’nin ise 19 suç kaydının çıkması; gençler arasındaki yeni nesil çeteleşmenin son örneği idi.

Benzer örneklere yurdun her tarafında rastlamak mümkün.. Ordu- Giresun karayolu üzerinde motosiklet Adem Topçu, Jandarma Astsubay Çavuş Mehmet Fatih Çangır’a çarptı. Kazada ağır yaralanan Çangır, kaldırıldığı hastanede şehit oldu. Güvenlik görevlisini hiçe sayarak üzerine araç süren zanlının 22 ayrı suçtan sabıkası çıktı. Adem Topçu’nun da benzerleri gibi suçlarının başında uyuşturucu kullanmak geliyordu.

Bir başka olay da Bursa’da 26 suçtan kaydı olan eski bir boksör İsmet Kahraman, gürültü şikayeti üzerine gelen polislere silah çekti. Kahraman etkisiz hale getirilerek göz altına alındı..

Bu olayları çoğaltmak mümkün. Bahsettiğimiz hadiseler son birkaç gün içerisinde meydana geldi.

TÜRKİYE ORGANİZE SUÇLAR SIRALAMASINDA AVRUPA’DA BİRİNCİ

Sık sık haber bültenlerinde izlediğimiz çete operasyonlarına baktığımızda, sürekli bir takım suç örgütü üyelerinin yakalandığını görüyoruz. 2022 yılındaki istatistiklerine göre 10 binin üzerinde çete üyesi hırsızlık ve yaralamak gibi suçlardan yakalanmış, bunların yüzde 40’ı benzer suçları işlemeye devam etmiştir. Bu operasyonlarda ele geçirilen kara paraları, silah hatta cephaneleri hayret içerisinde izliyoruz. “Yerli çetelerimiz(!)in” yanı sıra, yakalanan uluslararası baronlar, kırmızı bültenle aranan katillerin tek tek ele geçirilmesi, Türk polisinin başarısı olsa da ülkenin nasıl “suç cenneti(!)” haline geldiğini gözler önüne seriyor… Türkiye yüzde 6,89’luk oranıyla dünyadaki 193 ülke arasında en fazla organize suç işlenen 12. Ülke konumuna gelmiş durumda… Ülkemiz, aynı şekilde organize suçla mücadele ve dirençlilik alanında 3,54’lük puanıyla 193 ülke arasında 153. sırada yer almakta...

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökçe, sosyal medya hesabında, Küresel Organize Suçlar Raporu’na göre Türkiye Avrupa’da birinci, 193 ülke arasında 14’üncü sırada” olduğunu belirtiyor.

Anti suç uzmanları, geçmiş dönemlerdeki mafyanın yerini uyuşturucu baronlarının alt kademesi olan mahalle çetelerinin oluşturduğuna dikkati çekiyorlar. Devlet otoritesi boşluğundan yararlanan bu çeteler, korku ve dehşet saçarak, bazıları arkalarına siyasi güç aldığını zannederek kısa sürede “kendi alemlerinde” büyüyorlar. Toplumda korku yaratarak etkili oluyorlar. Yeni Nesil Suç örgütlerinin çetelere ya da büyük suç örgütlerine insan kaynağı temin ettikleri gerçeği de ortaya çıkıyor. Ancak bu suç örgütlerinin, Organize Suçlar Daire Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı ve Polis İstihbaratı’nın takiplerinden kurtulma şansları bulunmadığını biliyoruz.

AİLELER EN ÖNEMLİ FAKTÖR!

Gençlerimizin suç örgütlerine katılmasında en etkili faktörün aileler olduğunu belirten akademisyen Ayşe Mine İşler, çevresel faktörlerin önemine değinerek şunları ifade ediyor:

“Çocuğun ailesi, yakın çevresi, okul ortamı, arkadaşları, yine içinde yaşadığımız toplumun sosyal sorunları ki, o daha büyük bir sistem etkili oluyor. Parçalanmış aileler, ailede herhangi bir suç geçmişi varsa, alkol, uyuşturucu kullanan bir aile üyesi varsa, ailenin ekonomik anlamda geçim sıkıntısı varsa çocuk hem çocuk işçiliğine hem de suça sürüklenebiliyor.. Sosyal medyanın etkisini de unutmamak lazım. Dijital içeriklerin etkisi oldukça fazla"

Günümüz Türkiye’sinde yeni nesil suç örgütlerinin en etkili olduğu kent İstanbul. Samsun, 8 çeteyle ikinci sırada yer alırken, onu İzmir, Ankara ve Adana izliyor. Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nın raporuna göre Türkiye tam anlamıyla bir çete cenneti. Ulusal ve lokal bazda faaliyet gösteren tam 41 çete bulunuyor.

Kayıtlara göre çeteler; bu yıl adam kaçırma, cinayet, çek-senet tahsilatı, gasp, uyuşturucu, kadın kaçırma gibi 108 ayrı vukuat işlediler. Bu olaylarla ilgili 669 çete mensubu yakalandı, 365 kişi ise aranıyor. Organize suçlarla ilgili yapılan operasyonlarda 189 tabanca, bu tabancalara ait 2430 mermi, 32 Kalaşnikof marka uzun namlulu silah, bu silahlara ait 5300 mermi, 260 G-3 piyade tüfeği mermisi, 769 BKC tipi fişek, 23 av tüfeği, 2 LAV silahı, 5 el bombası ve 10 roket ele geçirildi.

Eleman bulmak için genelde cezaevinden çıkan kişiler ile mahalle arkadaşlarından ve akraba ve hemşerilikten yararlanan eski çete liderlerinin gruplarında cezaevi sonrası bir artış gözleniyor… Bunda, cezaların caydırıcı olmayışı ve çete elebaşlarının cezaevlerinden organize suç örgütlerini yönetmeye devam etmeleri etkili oluyor.

1-1.webp

1-2.webp

1-3.webp

YARIN: Taktikleri; öldür, kaçır, işkence yap, uyuşturucuyla zehirle

Yazarın Diğer Yazıları