İtiraf edeceğim ama korkuyorum!

Bakan açıkladı ya "Her türlü kötülük, belâ ve hırsızlık imardan" geliyor diye... O imar hırsızlıklarını hep ben yaptım ama itiraf etmekten korkuyorum... Tabloyu düşünsenize: Ben itiraf etmişim, 'parsel parselci' Büyükşehir Belediye Başkanı beni taşlıyor "Vay namussuz, vay hırsız" diye bağıra bağıra...

***

Gazze'de ilaç sıkıntısı baş göstermiş... "Ambargo derhal kaldırılmalı" diyor bizim yetkililer... Mavi Marmara hesabı kapatılırken, "İsrail'i dize getirdik, Gazze'ye ambargoyu da kaldırttık" yalanlarını savuran bendim... Açıktan itiraf etsem mi, doğrusu tereddütteyim... Sonra zalime korku salan dört parmağı gözüme sokarlar diye çekiniyorum...

***

Tahrir'den, Rabia'dan birkaç iktidar çıkar düşüncesiyle ne güzel yazıp çiziyor, aklımca yeni Firavunlara çakıyordum... Bir yandan hapisteki Mursi'yi destekliyordum, diğer yandan da darbeci Sisi'nin en büyük destekçisi Kral Abdullah'a toz kondurmuyordum... Allah sizi inandırsın, Kral Abdullah ölünce yas bile tuttum... İtiraf ediyorum, şimdi câmi avlusunda bırakılmış gibi hissediyorum kendimi...

***

Barzani yönetimi önümüzdeki Eylül'de 'bağımsızlık referandumu' kararı aldı... Beni "Yeni Osmanlı'ya katılma referandumu olacak" diye kandırmışlar... Lâf aramızda çok sinirlendim... Perdeden mâmul savaş kostümü kefenlerimi giyip, onlara 'kırmızı çizgilerimiz'i hatırlatmak için harekete geçmek istiyorum, tam o anda aklıma zordaki Katar hanedanı geliyor, vaz geçiyorum... Ama ayağını herkes denk alsın: Katar dönüşü uğrayıp hesap sormazsam o zaman konuşun... Bu arada, o bayrağı havaalanı gönderine çekmeyeydim iyiydi...

***

Kuzey Irak'tan Ayn-el Arap'taki PKK'lılar için silah ve eleman sevkiyatına izin vermeyecektim... Kabul, hatalıyım... Hadi o hatayı yaptım, üstüne üstlük bir de 'Kobani'deki kardeşler'e selâm göndermem yok muydu? Kendimi affedemiyorum...

***

Devletimizi yönetenler beni çok ikaz ettiler, "Bak bu Salih Müslüm'e güvenme... Her geldiğinde ayağına neredeyse kırmızı halı sereceksin, yarın bu başına belâ olur" diye... Büyük sözü dinlemedim, başıma gerçekten belâ aldım...

***

Bazı hatalarım da göz kusurumdan kaynaklanıyor... Uzağı kartal gibi görürken, yakını görmede sıkıntım var... Yunanistan'ın işgal ettiği adalar, burnumuzun dibinde, yani çok yakında olduğu için göremiyorum... Yoksa ada dediğin nedir? Dört tarafı suyla çevrili kara parçası... O kadar...

***

İnsanoğlu hatasız olmuyor işte... Keşke vaktiyle "Öcalan Türkiye'nin önünü açıyor" diye mesaj atmasaydım... Keşke "Öcalan dünyanın ve bölgemizin geleceğini çok iyi okuyor" şeklinde saçmalamasaydım... Keşke "Bebek katili denilen adam bize geleceği gösterdi" diye aptal aptal konuşmasaydım... Keşke Apo'nun Türkiye'nin demokratikleşmesini sağladığını, onun Kürtlerin siyasî önderi olduğunu söylemeseydim...

Barış gazına gelip "Bebek katili denilen adam bize geleceği gösterdi" dediğim için itler gibi pişmanım... "Sayın Öcalan demeyi ve PKK bayrağını suç olmaktan çıkardık" diye övünmeyeydim keşke... "Onların yerinde ben de olsam dağa çıkardım" diyeceğime, gerçekten dağa çıkaydım da kurtlar yeseydi beni, bugünleri görmeseydim...

***

Devletimden ve bizi bu konuda "Yanlış yapıyorsunuz" diye sürekli ikaz eden hükûmetimden özür diliyor, ardından tekrar itiraf ediyorum: FETÖ'ye yol verme dâhil, hepsini ben yaptım ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istiyorum...

Yazarın Diğer Yazıları