İsveç’in NATO üyeliği onaylanacak mı?
NATO’nun, Rusya’yla arasında tarafsız tampon ülke bırakmayarak, Avrupa’nın güvenliği adıyla, açık kapı politikasını benimseyip sınırsız genişlemesi, ABD’nin Rusya’yı sıkıştırma ve etkisizleştirerek Çin’le mücadeleye odaklanma stratejisinin bir sonucudur. Bu aşırı genişlemenin Avrupa’ya güvenlik değil, güvensizlik getireceği Ukrayna örneğinde açıkça görülmüştür. Aşırı genişleme Türkiye’nin durumunu da zorlaştırmaktadır.
Genişleme kapsamında, Rusya-Ukrayna savaşına kadar gündeme gelmeyen, hatta tarafsız kalma hususunda ısrarlı olan İsveç ve Finlandiya’nın, bu savaşın etkisi ve ABD’nin de ısrarı sonucunda NATO’ya girme isteği, özellikle PKK/PYD terörüne verdikleri destek ve gösterdikleri müsamaha nedeniyle Türkiye tarafından uygun görülmemiştir.
ABD ve NATO’nun araya girmesiyle bu ülkelerle Türkiye arasında bir mutabakat muhtırası hazırlanmış, buna göre bu ülkelerin terörle aralarına mesafe koymaları, desteklememeleri ve bunu somut olarak göstermeleri karşılığında üyeliklerine onay verilebileceği kararlaştırılmıştır.
Zaman içinde Finlandiya’nın uygulamaları Türkiye tarafından tatminkâr görülerek bu ülkenin üyeliğine onay verilmiş, ancak İsveç’in uygulamaları yeterli görülmediğinden geciktirilmiş, daha sonra İsveç’in bazı adımlar atması ve özellikle teröre karşı önlem için yasa çıkarması üzerine Türkiye’deki yönetim, İsveç’in üyeliğine yeşil ışık yakmış ve nihai kararın TBMM’ye ait olduğunu, bunun da yeni yasama yılında görüşüleceğini belirtmiştir.
Türk yetkililerin, ABD makamlarının/kongresinin ve NATO’nun beklentisi ve ifadeleri bunun Ekim 2023 ortalarında kabul edileceği yönündedir. Ancak onay için şartlar hâlâ uygun olmadığından, bu konuda nasıl bir sonuç alınacağı belirsizdir.
Onay için şartlar uygun değil
İsveç’teki terör yanlılarının eylemlerinin hâlâ devam etmesi, daha bir hafta kadar önce yapılan terör yanlısı gösteride, NATO üyeliği için Türkiye’yle yapılan anlaşmayı kınamaları, Türkiye aleyhinde slogan atmaları, bunun da polis gözetim ve himayesinde olması, İsveç’in bu konuda tatminkâr bir seviyeye gelmediğini ve anlaşıldığı kadarıyla da gelemeyeceğini göstermektedir.
Nitekim Türkiye’nin üst seviyede verdiği demeçte, İsveç’in NATO üyeliği konusunda Ankara’nın desteğini alması için terörle mücadelede daha katı adımlar atması gerektiğini söylemesi ve geçen yıl varılan anlaşmanın uygulanmasının tatmin edici seviyede olmadığını belirtilmesi, bu konuda acele edilmeyeceğini işaret etmektedir.
Nihai karar, hukuken ve egemenliğin gereği olarak TBMM’nindir. TBMM’nin de gelinen durumu dikkate alarak hareket edeceği beklenmektedir. Türk Yönetiminin nihai karar için “TBMM”yi adres göstermesi, ABD Yönetimi’nin Türkiye’ye silah satışı onayında adres olarak Kongreyi göstermesini çağrıştırmıştır.
ABD Kongresi’nin yaklaşımı
Bilindiği üzere Türkiye karşıtlığı ile tanınan ABD Kongresi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Menendez, rüşvet aldığı iddiasıyla başlatılan soruşturma nedeniyle başkanlıktan ayrılmış ve yerine Ben Cardin görevi devralmıştır.
Bu durum Türkiye yönetiminde, artık olayların önündeki engellerin kalkabileceği şeklinde bir beklenti oluşturmuştur. Ancak yeni başkan, F-16 savaş uçaklarının Türkiye’ye satışıyla ilgili yaptığı konuşmada; İsveç’in NATO üyeliğinin Türkiye tarafından onaylanmasının yanı sıra diğer bazı konulardaki gelişmelerin de bu satıştaki kararı etkileyeceğini belirtmiştir. ABD yönetimiyle bu konularda konuşacağını söylemesi de, durumun bu satış onayının ötesinde olduğunu göstermektedir.
Cardin, 27 Eylül 2023’te NATO büyükelçileri toplantısında, İsveç’in NATO üyeliğini Türk yetkililerle görüştüğünü, onayın gelecek ayın ilk yarısında verileceğini söylediklerini, bu gerçekse sadece NATO sorununun çözülmüş olacağını, ancak F-16 konusunda ilerlemek için NATO’nun genişlemesinden başka diğer sorunların da çözülmesi gerektiğini açıklamıştır.
Görüldüğü üzere, F-16 satışı, doğrudan Türkiye’nin İsveç’in üyeliğine onay vermesine bağlanmıştır. Bu da yetmemiş, satış onayı için ayrıca diğer sorunların çözümlenmesi de istenmiştir. Bunların da daha önce dile getirilen, insan haklarıyla ilgili endişelerin giderilmesi, uçakların diğer NATO ülkelerine karşı kullanılmaması, Yunan hava sahasının ihlal edilmemesi, Ege ve Akdeniz’de hasmane tutumlarda bulunulmaması gibi hususların olduğu söylenebilir.
Sonuçta;
*Komite başkanının değişmesi, ABD’nin tutumunda bir değişiklik olmayacağını göstermiş olup, bu durum dikkate alınmalıdır.
*İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanmasında hassas davranılması, dayatmalara karşı durulması, ulusal çıkarlarımızın, güvenliğimizin ve prestijimizin ön planda tutulması önem arz etmektedir.
*Nitekim Türk yetkililerin, İsveç’in uygulamalarının tatmin edici seviyede olmadığını belirtmeleri, onayın haklı olarak bekletileceği anlamını taşımaktadır.