"İstikbal köklerdedir"
19 Şubat 2008 tarihinde “Çözüm: Kök hücre tedavisi” başlığı altında bir öneride bulunmuştuk:
“Toplumsal bağışıklık sistemine yönelik saldırılara karşı başvurulacak en önemli kaynak, kök kültürdür.
Bilge Kağan’ın ’Öykün ve kendine dön’çağrısı, bugünkü psikolojik savaşa karşı da tam bir panzehirdir. ’Titre’diye bilinen o kelime ’öykün’dür!
Öykün; yani atalarından örnek al!
Kök hücre tedavisi olmazsa, silahlı kuvvetlerin elinden bile hiçbir şey gelmez!
Çünkü ordu da kök kültüre dayanır!”
* * *
Umut Bulut, mektubunda “İstikbal köklerdedir” diyor. Biraz kısaltarak veriyorum:
“Pervasız bir çıkış yapmak zorundayız. Daha hızlı, daha aktif , daha keskin, daha bütüne hitabeden bir hamleden bahsediyorum. Daha geniş etki alanlarına daha güçlü etkiler bırakacak daha köklü ve kökten bir hareket ve hamle gözümde canlanıyor. Sonuç alacak pervasız bir çıkışın önünü açacak yeni bir bilinçlenmeyi hayatımıza sokmalıyız. Şikâyetçi olmak, bahaneler bulmak ve suçu hep kendimizin dışında bir yerlere atmak yerine çare odaklı çözüm odaklı proaktif önerileri tartışmaya açmanın daha faydalı olacağına olan inancımı her zaman için saklı tutuyorum.
Saçma sapan dahi olsa çözüme yönelik fikirleri tartışmaya açmak şikayetleri bahaneleri tartışmaktan daha faydalıdır. Beyin fırtınalarını tetikleyelim bir hamleyle İslâm dünyasında yeniden ihya tecdit ve hamle ruhunu tetikleyecek fikirleri bir şekilde tartışmaya açalım ki bana göre sorunlarımızın çözümünde bundan daha etkili daha güçlü bir formül bulma şansımız da yok. Eski derin kökler üzerinde yükselecek bütünlüklü bir medeniyet projesine ihtiyaç var ve bu medeniyet projesinin önce adını koymakla işe başlamalıyız. Bunun için elimizde fazlasıyla yetecek materyal/madde/ cevher var işleyebileceğimiz.. Dini/tarihi tecrübemiz önümüze geniş bir hareket alanı da açmaktadır. Yeni ve güçlü bir İslâm medeniyetini insanlığın gündemine alternatif olarak sunmak istiyorsak bu dini tarihi tecrübeyi alabildiğine kullanmanın fırsat ve imkanlarını geliştirmeliyiz.
Herkesin etrafında akan dünyadan habersiz kendi kurtarılmış bölgelerinde yaşadığı bir dünyada bu hayatı dönüştürüp düzene sokmamız mümkün değildir. Var olmak ve eski derin köklerimizle beraber yaşamak istiyorsak ona göre de elimizi ve kafamızı taşın altına koymak gibi bir mecburiyetimiz var.
Çözüm olacak bir yolu bulup açmak için yeniden mücadele ruhuyla hayatımıza kültürümüze medeniyetimize hayat alanlarımıza sahip çıkmalıyız. Bu başkalaşma karşısında kendi sığınaklarını kurmak isteyen herkese söyleyecek en ciddi en tutarlı çözüm önerisi ’hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır’ sözünü esas alarak İslâm düşünce sistemini bütün bir satıh olarak ele alıp yeniden bütün sathın müdafaası için gereken kadroların kurulması için mücadelenin yolunu açmalıyız. Eski derin köklere sahip çıkmadan her hangi bir çıkış yolu bulmamız mümkün olmayacaktır ve bu itibarla diyebiliriz ki ’istikbal köklerdedir’ ve biz bu köklere sahip çıkmalıyız.”
* * *
Umut Bulut, İslâm düşünce sistemini esas alıyor ama Tanrı vergisi olan Türk kozmolojisini de buna paralel düşünmeden bir çıkış yolu bulmak mümkün değildir. Çünkü asıl kök odur! Herkes yaradılışına uygun hareket etmelidir. Zaten, İslâm’ın yöntemi de insanlığın ürettiği bütün olumlu değerleri esas alarak, onların üzerinde yeni bir yol çizmektir.