Trump'ın Dışişleri Bakanı olarak aday gösterdiği Mike Pompeo, Senato Dış İlişkiler Komisyonu'nda senatörlerin sorularını yanıtlarken söyledikleri ABD'nin Türkiye'ye nasıl baktığını göstermesi bakımından önemlidir.
Türkiye: Sözde müttefik
Bir senatör ABD'nin müstakbel Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'ya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hasan Ruhani ve Vladimir Putin'in Suriye konulu toplantı sonrası birlikte çektirdikleri fotoğrafı göstererek "Bu fotoğraf 4 Nisan'da çekildi. Bu fotoğrafta yanlış olanın ne olduğunu bana söyleyebilir misiniz" diye sorar.
Pompeo bu soruya karşı bir soruyla cevap verir. O, "Senatör, bana yardım etmeniz gerekecek. Bu fotoğrafı ya da buna benzeyen bir fotoğrafı daha önce gördüm" der.
Bunun üzerine soruyu soran senatör "Yanlış olan şey, ABD orada değil. Yanlış olan, İran; Rusya ve Türkiye ki sözde bizim NATO müttefikimiz, yaptırım kurallarına aykırı olarak, Rusya'dan S-400 füzeleri alan Türkiye. Bizim müttefikimiz olan Türkiye, DEAŞ'ı yenmek için sırtımızı dayadığımız YPG'ye saldıran Türkiye. Bu üç lider Suriye'nin geleceğini konuşmak için görüşüyor ancak fotoğrafta ABD yok. Bu görüşmenin Suriye'nin geleceğini nasıl etkileyebileceğini biliyor musunuz?" der.
Türkiye için senatörün kullandığı "sözde müttefik", "sırtımızı dayadığımız YPG", "Rusya'dan S-400'ler alan Türkiye" sözleri ABD'nin Türkiye'ye bakışını gösteren en net ifadelerdir. Herhalde YPG'ye sırtını dayayanlar için Türkiye sözde müttefik olacaktır.
Pompeo bu sözler üzerine "Bu görüşmelerin parçası olabiliriz" der. Türkiye'nin Afrin'e girmesinin durumu daha karışık hale getirdiğini vurgular ve güçlü bir diplomatik çaba ile bu görüşmelerde yer alabileceklerini, doğru olanın da bu olduğunu söyler.
Pompeo özelinde ABD, biz Türkiye'ye düşman PYD/PKK terör örgütüne beş bin TIR silah vermeliyiz, bu terörist unsurları eğiterek Türkiye sınırında altmış bin kişilik ordu meydana getirmeliyiz, teröristler için önce kanton sonra koridor devlet inşa etmeliyiz Türkiye ise bizim kendisini arkadan vurmamıza destek olmalıdır. Türkiye Afrin'e girmemelidir, demeye getiriyor.
Türkiye rakip ve potansiyel düşman!
Pompeo ve bazı senatörler yaptıkları bu tür değerlendirmelerde yalnız değiller. Türkiye düşmanlığı ABD'nin bilinçaltıdır. Bu çok açık ve nettir.
Bakınız, Pentagon yetkilisi Michael Rubin neler söylüyor?
Şu cümle onun makalesinin başlığıdır: "ABD ile Türkiye savaşa tutuşabilir." Rusya-İran cephesine kayan Türkiye'nin tecrit edilmesi için İncirlik'ten tümüyle çekilmeyi ve istihbarat ile askeri teknoloji paylaşımının kesilmesini de Rubin savunuyor. Nihayetinde "Türkiye artık dost ve müttefik değil, rakip ve potansiyel düşman" yargısına varıyor.
Bir bütün olarak "Batı'nın bir Türkiye sorunu olduğunu ve Batı açısından stratejik Türkiye'nin kaybedildiğini" iddia ediyor. Soğuk Savaş döneminde Mısır ve Libya'nın yaptığı gibi bugün Türkiye'nin 'Rusya cephesine kaydığını', geçmişte Batı'nın bu tarz gelişmeleri kontrol altına almak için çeşitli adımlar attığı, müttefikliği sürdürmeyi bıraktığı ve düşmanıyla savunma sırlarını paylaşmaya son verdiğini söylüyor.
Rubin, daha da ileri giderek "Türkiye ile istihbarat paylaşımı ve F-35 savaş uçakları dahil olmak üzere askeri teknolojilerin paylaşımının kesilmesinin, ABD'nin ulusal güvenliği için zaruri olduğunu" iddia ediyor.
Türkiye'ye karşı nasıl bir entrika içinde olduklarını şu cümlenin içine saklayarak anlatıyor: "Bölgedeki müttefik ülkelerin ve Irak ile Kürtlerin de Türkiye'ye meydan okumak için hazırlıklı hale getirilmesi gerekir" diyor.
Michael Rubin'in söylediklerini okuyunca BAE, Suudi Arabistan, Mısır'ın hatta Irak'ın Türkiye karşıtı tutumunun nedeni de anlaşılıyor. PKK/PYD'nin Türkiye'ye karşı meydan okumak için nasıl örgütlendirildiği de bir anlamda itiraf edilmiş oluyor. Türkiye'ye gerçek düşmanlığı müttefik görünümlü emperyalist odaklar yapıyor.
