İsrail, Türkiye’ye çoktan girmiş bile...
İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Nasıl Karabağ’a Libya’ya gittiysek oraya da gideriz” sözlerine cevaben “Sonu Saddam Hüseyin gibi olabilir” paylaşımı yaptı.
Katz, X hesabından yaptığı açıklamada, "Erdoğan, Saddam Hüseyin'in izinden gidiyor ve İsrail'e saldırı tehdidinde bulunuyor. Orada ne olduğunu ve nasıl bittiğini hatırlamasına izin verin” ifadelerini kullandı.
***
Siz bir ülkeyi savaşla tehdit ederseniz alacağınız cevap da böyle olur. Bir defa, resmî açıklamalara göre Türkiye, Karabağ'a girmedi, Ermenistan ile savaşta Azerbaycan'a SİHA desteği verdi. Yalnız, İsrail de aynı şekilde Azerbaycan'a Heron'larını verdi. Bu durumda, Karabağ'da Türkiye ile İsrail müttefikti...
Libya'da da benzer bir durum vardı. Erdoğan, NATO müdahalesi söz konusu olunca, "NATO'nun ne işi var Labya'da” dedi... Bir gün sonra ise "NATO, Libya'nın Libyalılara ait olduğunu göstermek için Libya'ya gitmelidir" dedi; İzmir'i Libya'ya NATO müdahalesinin hava üssü hâline getirdi. NATO demek ABD demektir. ABD ise İsrail ile her zaman bir ve beraberdir. İsrail, ABD'nin tam desteği olmasa, Filistin'de katliam yapamazdı.
Kısacası, yaşanan atışma, “eşeğini dövemeyen semerini döver" durumuna bile benzemiyor! Sebebini yine Israel Katz, 2017 ve 2019'da açıklamıştı...
***
İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, 2017 yılında “Ulaştırma ve İstihbarat Bakanı” sıfatıyla Suudi Arabistan medyasına konuşmuş ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail'i savaş suçuyla suçlayan açıklamaları ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasına yönelik sert eleştirileri hakkında şunları söylemişti:
"Erdoğan dost-düşman gibi davranıyor... Bize çok saldırıyor ve biz de karşılık veriyoruz. Ancak bu, Türkiye'nin ihracatının yüzde 25'ini Hayfa limanından Körfez'e yönlendirmesini engellemiyor."
Katz, Erdoğan'ın kendisini Müslüman Kardeşler'in küresel lideri olarak gördüğünü ve bu nedenle İsrail'e sürekli saldırma ihtiyacı hissettiğini söylemiş ve eklemişti: "Ancak gerçekler kendi adına konuşuyor. Türk Hava Yolları, İsrail'de faaliyet gösteren en büyük uluslararası şirket... İki ülke arasındaki ticaret Marmara olayından bu yana daha da arttı."
Israel Katz, 2019 yılında da BBCde yayınlanan habere göre Türkiye ile İsrail arasında "net bir husumet" bulunduğunu ancak ticaretin devam ettiğini belirterek, Suriye iç savaşının ardından daha sıklıkla tercih edilen İsrail'deki Hayfa Limanı'ndan Basra Körfezi'ne giden yol üzerinden ticaret yapanlar arasında Erdoğan'ın ailesinden bazı kişilerin olduğunu da iddia etmişti. Katz, "Bu bölgede hem dost hem düşman olan ülkeler olduğunu ve bir konuda anlaşamazken, bir başka konuda iş birliği yapılabileceğini söylemiştim" demişti.
***
Türkiye, İsrail'e mevcut şartlarda askerî müdahalede bulunamaz! Çünkü Kürecik'teki füze kalkanı İsrail'i İran hava saldırısına karşı korumak için oraya yerleştirilmiştir. İsrail'i hem koruyacaksınız hem de Karabağ'a, Libya'ya girer gibi gireceksiniz! Bu, fiilen mümkün değildir. Öyleyse, bu gereksiz atışmanın sebebi nedir? Sebebini Cem Toker, kendi üslubuyla şöyle açıkladı:
"Sevgili Bibi; Bakma böyle konuştuğuma… Ekonomi felaket… Gündemi değiştirmem, dikkatleri başka yere çekmem lazım. Sokak köpekleriyle filan olmuyor... Sen de orada zor durumdasın biliyorum… Sen de bana çok sert cevap ver, oradaki gündemi değiştir. Arada böyle birbirimizi tehdit filan edelim. Win, win!!! You know!"
Kaldı ki, Türkiye’nin dev şirketleri, bankaları, İsrail’i gözeten ve kollayan küresel sermayenin, yani Yahudi sermayesinin eline geçmiştir.
Bu durumda, “İsrail’e gireriz” demek, Türkiye’yi komik duruma düşürüyor! İsrail, Türkiye’ye çoktan girmiş bile...