İsrail tohumu ve milliyetçilik!
İran Devrim Muhafızları Ordusu, İsrail'in, İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına düzenlediği ve 2'si general rütbesinde 7 İranlı askerî yetkilinin hayatını kaybettiği hava saldırısıyla ilgili yazılı açıklama yaparak “Siyonist rejimin ve destekçilerinin, Şam'daki korkakça terör suçunu işledikleri için pişmanlık duyacakları şekilde cezalandırılması yönünde ulusal talebi yerine getirmeye kararlı olduğumuza dair güvence veriyoruz. İran halkının suçlu Siyonist düşmanın pişman edici şekilde cezalandırılması yönündeki talebi, Allah'ın izniyle gerçekleşecektir.” dedi.
Saldırıya hızlıca misillemede bulunacağını duyuran İran, olaydan ABD'yi de sorumlu tutmuştu.
***
Konunun İran-İsrail ve İran-ABD ilişkileri açısından vardığı yer, bölge ve dünya için tehlikeli bir hâl aldı.
Türkiye’de ise İsrail’in Gazze’de giriştiği katliamlara karşı hükûmetin laf üretmek dışında hiçbir şey yapmaması, bugüne kadar AKP’ye tam destek veren İslamcılar içinde büyük hayal kırıklığına yol açtı. Öyle ki seçimden önce Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, adaylarını çekmesi istendiğinde "Ey troller, bizim şartlarımız belli. İktidar İsrail’le ticareti sonlandırdığını ilan etsin, İsrail’e ihracatı kestiğini ilan etsin, Malatya’da İsrail’i korumak için kurulan Kürecik Radar Üssü’nü kapattığını ilan etsin ve emekli maaşını 20 bin TL’ye çıkardığını ilan etsin, biz bugün İstanbul adayımızı çekmeye hazırız" demişti.
Seçimden sonra da Gazze’de olup bitenlere karşı iktidarı hiçbir yaptırıma başvurmamasına karşı protesto eylemleri başladı. Yalnız eylemcilere karşı AKP iktidarı şiddet kullandı.
Bu arada gazeteci Metin Cihan, X hesabından yaptığı paylaşımda "Bildiğiniz gibi yerli tohumu yok edip çiftçiyi İsrail ve diğer yabancı tohumlara mecbur bıraktılar. Peki, İsrail'in dev tarım şirketi Haifa'nın Türkiye ayağı Agrosel firmasının sahibi kim? Milletvekili Hilmi Durgun. Yanlışım varsa düzeltin lütfen" dedi.
Durgun’un MHP’den Antalya milletvekili olmadan önce, sosyal medya hesaplarından Agrosel şirketinin yeni sayfasına link verdiği de ortaya çıktı.
***
Aslında bu haberler, Türkiye’de siyasetteki temel çelişkileri de ortaya çıkarıyor. Siyasi partiler olduğu gibi görünmüyor veya göründüğü gibi değil... Millî, dini veya insani değerler, siyasette mevki kazanmak için atlama taşı olarak kullanılıyor.
Sonradan “Güneş Ülkesi” adı ilave dilerek yayınlanan, 1993 yılında yazdığım “Türklüğün Yeni Dünya Düzeni”nde konuyu şöyle özetlemiştim:
“Türkiye’de millî idealler sadece kendilerine ‘Türk milliyetçisi’ diyenlerin idealleri olmaktan; İslâmî idealler kendilerine ‘İslâmcı’ diyenlerin idealleri olmaktan; çağdaş idealler de kendilerine ‘ilerici veya solcu’ diyenlerin idealleri olmaktan kurtarılmalıdır... Peki, bunu kimler yapacak?
Elbette bunu, kendilerine ‘Türk milliyetçisi’ diyen, ‘İslamcı’ diyen ve ‘çağdaş’ diyenler yapacaktır...
Bu üç ana grubun önde gelen fikir adamları ‘bir ortak bileşen’ de buluşmalıdır. Buluşmaya mecburdur.”
***
Tabii bir de dünya gerçekleri var. İsrail ile ticareti kesmek, sadece Türkiye-İsrail ilişkilerini etkilemez. İsrail’e ticari ambargo koyarsanız, başta Almanya olmak üzere Türkiye’nin en çok ticaret yaptığı ülkeler de Türkiye’ye ambargo koyabilir. Çünkü bu ülkelerde ekonomiye Yahudi iş adamları hâkimdir.
Yani uluslararası bir adım attığınız zaman, sonraki adımları da hesap etmek zorundasınız... Gerçi Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanlığını üstlenen AKP iktidarının böyle bir derdi yoktur zaten. Başından beri, “Büyük İsrail” demek olan projeyi Türk Milleti’ne “Yeni Osmanlı” diye göstermeye çalışmadılar mı?
Türkiye’nin temel çelişkisi de bu değil mi?
Türkiye’nin nüfus yapısını da değiştirmekte olan Amerikan projesini “ensar-muhacir” diye halka kabul ettirmeye çalışanların, millî ve yerlilik iddiasına bulunduğu ve halkın bir kısmının 22 yıldır bu masallara inandığı veya inanmış göründüğü de ortada değil mi?