İsrail nüfus değiştiriyor; Türkiye ne yapıyor?
Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail’in Filistin’i işgalinin hukuki neticelerine ilişkin duruşmada Türkiye’yi temsilen sunum yapan Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız “İsrail'in devam eden işgali, Filistinlilerin ülkelerinden edilmeleri ve arafta kalmalarına neden olmuştur ve birçok nesil umutsuz ve yapacak bir şeyi bulunmadan ortada kalmıştır. İsrail işgalci ve demografik yapıyı değiştirmeye çalışan bir devlettir.” dedi.
Yıldız, “İsrail’in hukuk dışı yerleşim çalışmaları genişleyerek devam etmekte ve İsrail, bölgede işgal altında tuttuğu toprakların nüfus yapısını değiştirmektedir. Filistinlilerin evlerini yıkmaktadır ve diğer taraftan da İsrail güvenlik kuvvetlerinin koruması altında yeni yerleşimciler Yahudi yerleşimciler için inşaatlar da devam etmektedir.” diye konuştu.
***
Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İspanya'nın El Pais gazetesine verdiği röportajda, "AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in tamamen İsrail yanlısı bir duruş sergilediği, uluslararası politika konusunda kendisinden başka kimseyi temsil etmeyen İsrail gezisinin Avrupa açısından jeopolitik maliyeti oldukça yüksek oldu." dedi
AB Yüksek Temsilcisi, gerek Rusya-Ukrayna Savaşı gerekse İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarından dolayı AB'nin şimdiye kadar sergilediği siyasi tavrı eleştirerek, AB politikalarından dolayı Batı'da bir kasırganın yaklaştığını ifade etti!
İrlandalı Sol Grup üyesi Clare Daly ise von der Leyen'e "Bayan Soykırım" şeklindeki hitap etmiş ve bu nitelendirme, sosyal medyada yoğun şekilde paylaşılmıştı.
***
BM Genel Kurulu ise, 30 Aralık 2022 tarihli kararında Uluslararası Adalet Divanı’na şu soruyu sormuştu:
-İsrail'in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak ihlal etmesinin, işgali sürdürmesinin, 1967’den bu yana Filistin topraklarındaki yerleşim ve ilhak faaliyetlerinin, Kudüs'ün demografik yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin ve ilgili ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçları nelerdir?
Anadolu Ajansı, konu ile ilgili her haberinin sonuna bu soruyla ilgili haberi de ekliyor...
***
Konu “demografik yapının değiştirilmesi” olunca Bulgaristan’daki durumu da incelemek gerekir...
Bulgaristan’da HÖH üyesi ve Avrupa Parlamentosu Avrupa için Liberaller ve Demokratlar İttifakı Eş Başkanı İlhan Küçük, partisinin kurultayında sunduğu raporda "Bulgaristan'da demografik sorunlar ciddi bir kriz seviyesine ulaştı. Demografik kriz geleceğimizi tehdit etmektedir. Daha iyi bir yaşam arayışı içinde yüzbinlerce yurttaşımız Bulgaristan'ı terk etti. Yapılan son araştırmalara göre, Bulgaristan dünyanın en hızlı eriyen 11'inci ulusudur." dedi.
İlhan Küçük, bahsettiği araştırmanın tamamını paylaşsa iyi olurdu... Zira şu anda dünyanın en hızlı eriyen ulusu Türk ulusudur. Bunun sebebi de Türkiye üzerinde uygulanan “stratejik göç mühendisliği” ve ekonomiyi çökertme operasyondur. Üstelik iki operasyon da doğrudan Türkiye’yi yöneten iktidar tarafından uygulanmaktadır. İktidarın amacı, nüfus yapısı ve mülkiyetini değiştirmekte olduğu Türkiye’nin Anayasasını ve rejimini de değiştirmektir.
***
Bilindiği gibi Türkiye yıllardan beri ABD’nin baskısıyla Suriye ve Afganistan’dan milyonlarca sığınmacı kabul etmiş, bunun sonucunda İstanbul, Adana, Mersin, Hatay, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa’da nüfus yapısı farklı oranlarda değiştirilmiştir.
Nüfus yapısı değiştirilmekte olan illerden “Oğuzeli”nde, ilçe adından da anlaşılacağı gibi Oğuz boylarının yoğun olduğu bilinmektedir! Herhalde asıl hedef bu yapıyı yok etmektir...
AKP iktidarı AB ile “geri kabul anlaşması” da imzalayıp, Suriyelileri Türkiye’de tutmayı kabul etmiştir!
Ekonomide uygulanan akıl dışı politikalar ise Türkiye’nin tapusunun değişmesiyle sonuçlanmaktadır.
***
BM Genel Kurulu’nda İsrail’in Filistin’de uyguladığı etnik temizlik tekrar gündeme geldiğinde, bu konularda son derece hassas olan Güney Amerika ülkelerinden biri, Uluslararası Adalet Divanı’na sorulmak üzere, şöyle bir soru hazırlayabilir:
-Suriye’de iç savaş çıkararak, milyonlarca insanın Türkiye’ye sürülmesi ve Türk hükûmetinin de bu baskıya boyun eğmesi sonucunda, 2011 yılından itibaren, İstanbul, Adana, Mersin, Hatay, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa gibi Türk şehirlerinin demografik yapısı, karakteri ve statüsünün değiştirilmesine yönelik faaliyetlerin ve Türk hükûmetinin kendi vatandaşları aleyhine ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçları nelerdir?