"İşler rayından çıkarsa her Türk bir ordu olur!"
İçişleri Bakanı Beşir Atalay ” Şu anda çok hassasiyetleri olan bir konunun çalışmasını yürütüyoruz, bakanlık olarak bu işin koordinasyonunu yürütüyoruz. Dolayısıyla bugün size işin özüyle ilgili bir şey söyleyecek değilim” dedi ve sözde çözüm sürecinde sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri, akademisyenler, yazarlarla da görüşeceklerini söyledi.
* * *
Anlaşılıyor ki, şu ana kadar oluşturdukları kamuoyunu yeterli görmüyorlar, kitlelerin tam uykuya yatırılması gerekiyor!
Peki nedir mesele?
Bizim açımızdan mesele çok açıktır. Türkiye’nin Türk devleti olmaktan çıkarılması için zemin hazırlanıyor. Fakat bu tespiti biz yaptığımız zaman partizanlar üzerinde etkili olmuyor. İşte The Guardian gazetesinin köşe yazarı Simon Tisdall da ” Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün aşınan ultra milliyetçi mirasına şimdiye kadar en büyük darbe vurmak üzere olabilir. Türkiye’yi yaratan Lozan Antlaşması’ndan 86 yıl sonra Atatürk’ün şekil verdiği gömleğin gevşemesine yönelik karşı konulması zor baskılar büyüyor” diyor.
Nedir Atatürk’ün mirası?
Milli devlet değil mi? İşte şimdi çözülmek istenen odur.
Anadolu topraklarında Ermenistan ve Kürdistan devletlerinin kurulması, Amerikan Başkanı Wilson’un “kendi kaderini tayin hakkı” çerçevesinde ileri sürdüğü bir görüştü. Amerikalılar ve İngilizler, bunun için Kürtleri ve Ermenileri kışkırtıyordu. Kürtler kendi kaderlerinin Türklerle birlikte yazıldığını belirterek haklarını böyle kullandı. Lozan’a telgraf çekerek, ” Bizim Türklerle ayrılığımız yoktur “ dediler. Böylece, içinde Kürtlerin de bulunduğu büyük Türk Milleti bir bütün olarak yeniden tarih sahnesine çıktı.
Şimdi çözülmek istenen o milli yapıdır. AKP iktidarı, bunun için ikiz yasaları çıkardı ve her etnik gruba kendi kaderini tayin hakkı tanıdı.
* * *
Amerika, Türkiye’nin gücünü hiçbir zaman hazmedememiştir. Öyle ki konu, İstiklâl Savaşı’ndan sonra Menderes’in, 1960’dan sonra da İsmet İnönü’nün önüne getirilmiştir. Meseleyi İsmet Paşa’ya ABD adına taşıyan DPT uzmanı Turgut Özal’dır. İsmet Paşa, Güneydoğu’da özel bir kalkınma modeli öneren Turgut Özal’a, ” Tuğ da verelim mi? “ demiştir. ABD, 1965’de yeni Başbakan seçilen Süleyman Demirel’e Türkiye’nin bir Türk-Kürt federasyonuna dönüşüp dönüşemeyeceğini resmen sormuştur. Demirel konuyu Genelkurmay’ın gündemine getirince sert tepkiyle karşılaşmış ve konu kapanmıştır. Daha sonra aynı konu Kenan Evren’in ve Turgut Özal’ın önüne de konulmuştur. Özal’ın ” federasyonu tartışalım “ sözünün arkasında bu Amerikan planı vardır. Dönemin Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay, Türkiye’nin Amerikan planları ile Kerkük ve Musul’a girmesini kabul etmemiş, baskı üzerine istifa etmiştir.
Bugün Türkiye’nin önündeki plan aynı plandır! Büyük Osmanlı haritası çizilerek yine Türkiye’ye Kerkük-Musul hedefi gösteriliyor. Fakat küçük bir şartla! Türkiye’nin üniter yapısının bozulması gerekiyor ki, Kuzey Irak’taki Kürt devleti Türkiye’ye katılsın! Zaman içinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile birleşerek, eski Amerikan Büyükelçisi Pearson’ın söylediği gibi Erzurum’dan Bağdat’a kadar uzanan bölge tek bir ekonomik bölge haline gelsin! Ardından Barzani’nin İnternet sitesinde yazıldığı gibi, bu bölge tek bir siyasi bölge haline gelsin, “Kuzey Kürdistan’daki işgalci Türk Ordusu” buradan çekilsin!
Türkiye Kerkük-Musul’u kazanacağım derken Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu kaybetsin.
İşte tarihi fırsat dedikleri Amerikan planı budur.
* * *
Ergenekon sürecinin de Kürt meselesinin çözümünün önündeki engelleri kaldırdığını artık itiraf ediyorlar.
İşte ihanet planının özü budur.
Yalnız ” işler rayından çıkarsa “ Türk Milleti’nin her ferdi kendi bağımsız kararıyla, kendi milli çıkarlarını koruyacaktır. O zaman her fert bir ordu olur! Herkes bunu böyle bilsin.