İslâmcılar ve gizli Hıristiyanlar

Son zamanlarda Kur’an’dan ayetlerle birlikte verdiğim dini mesajlar birilerini çok rahatsız ediyor.
Riyakârlar İslam’ın gerçek mesajını duyunca deliye döner, bahaneler uydurarak işin içinden sıyrılmaya çalışır.
Bazıları da Türkiye’de AKP iktidarına
kadar süregelen bozuk düzenin sorumlusu sanki benmişim veya o düzenin
savunucusu imişim gibi düşünerek
mektuplar yazıyor.
Oysa herkes kendi yaptığından sorumludur. Herkesin amel defteri kendisine verilir. Şahsen, ömür boyu adaletten ayrılmadım. Hiçbir zaman zalime destek olmadım. Nerede bir haksızlık varsa herkesten önce karşı durdum. Bugüne kadar gelip geçen iktidarların hiçbiri ile de barışık olmadım, güce boyun eğmedim.
Ama türban, imam-hatip liseleri gibi meseleler yüzünden kendilerini mağdur hisseden insanları, “dini özgürlük getirecek” diye Avrupa Birliği’ne veya ABD politikalarına teslim olmaya da çağırmadım. Bir İslâm ülkesinde İslâmi hassasiyetler bahane edilerek, emperyalizme teslim olmak savunuluyorsa, işbirlikçilik savunuluyorsa, bunu yapanlar gerçekte Müslüman değil, gizli Hıristiyandır.. Zaten yaptıkları her iş, Hıristiyanlığa hizmettir.

***


Elbette iman sahibi bir Müslüman, böyle oyunlara alet olmaz. Cahillik sebebiyle alet oluyorsa, bunun sorumluluğundan kurtulamaz. Ancak, büyük bir kitlenin cahillik sebebiyle değil, kişisel çıkar temin etmek için böyle davrandığını biliyorum. Bu, riyakârlıktan da aşağı bir durumdur!
AKP iktidarının Batı ile işbirliğini “Yahu zamanında dinimizin bile değiştirilmesi tartışılmadı mı bu ülkede?” diye savunan da var.
Evet, Mithat Paşa için de “hilal ile haçın bayrakta birleştirilmesini istedi” derler. Şimdi yapılan tam da budur. Dinlerarası diyalog nedir zannediyorsunuz. Müslümanların Hıristiyanlaştırılması demek olduğunu Papa açıklamadı mı?. Daha şimdiden, “La ilahe illallah Muhammedün Resulullah” ın ikinci bölümünü söylememekte karar kılmadılar mı?
“Allah katında hak din İslâm’dır” ayetine rağmen, semavi dinler lakırdısı ile, İslâm öncesi dinleri de meşrulaştırmaya çalışmadılar mı?
Türk Milleti’ni etnik ve dini azınlıklara bölmeye, Fırat ve Dicle ile Boğazlar’a bile el koymaya çalışan ABD ve AB ile ortak hareket eden bu insanların, Vatikan’ın, Asya’yı Hıristiyanlaştırmak demek olan dinlerararası diyalog projesi söz konusu olunca, “vatansız sol” ile işbirliği yaptığı da biliniyor. Çünkü bunlar gerçekte gizli Hıristiyandırlar.


Basına bir darbe daha!
Anayasa Mahkemesi, Basın Kanunu’nun 26. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının günlük süreli yayınlar yönünden iki ay içinde açılması zorunludur” hükmündeki “iki ay” ibaresini iptal etti.
Heyet, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verdi.
Peki bu karar ne anlama geliyor?
Ceza hukukunda suçun işlendiği tarihte geçerli olan yasa geçerlidir. Yeni yasa sanığın lehine ise o zaman eskisi uygulanmaz.
Fakat Van örneğinde olduğu gibi savcılara doğrudan talimat verdiği anlaşılan AKP iktidarı, hukukun evrensel kurallarına aldırmıyor. 40 yıl önce, orta okul öğrencisiyken duvar gazetesinde yazdığınız yazının hesabını bile sorabilirler!

Yazarın Diğer Yazıları