İslamcı İdeolojide Al-Sat!..
İslamcı ideolojilerin "Sosyal devlet" ile ilgili sözde projeleri olsa da gerçekleştirmeleri mümkün değildir. Zira fıtratlarında vermek değil almak vardır. "Ne kadar para kazanabiliriz"i amaçladıkları için günlük düşünürler. Yarına yönelik yapılan tek şey kupon arazidir. Bugün imar geçirip yarın 3-5 katına satarlar. İktidarın büyük propaganda ile başlattığı ücretsiz ders kitabı dağıtma işinin arkasında FETÖ olduğu meydana çıktı. Her yıl basılıp bedava dağıtılan kitapların satır aralarında zehir saçıldığı gibi kağıt, baskı, dağıtım paraları ile trilyonları cebe attılar. Zira kitap onlar için tek kullanımlık kağıttan başka anlam taşımaz. Sayfaları bir defa bile açılmayan milyonlarca kitap hurdaya satılır. Sadece bu konuda yapılan israfı mercek altına alıp hesaplasak binlerce yeni okul ihtiyacı, öğretmenlik için bekleyen 400 binden fazla vatandaşımıza istihdam alanı açılabileceği ortaya çıkacaktır.
Duygu sömürüsü söz konusu olunca Fatih'e sarılırlar. 30 milyon öğrenciye ücretsiz tablet dağıtacaklardı hani. Üstelik yerli üretim olacaktı ya. Kaç milyar dolar batırıldı bu fiyasko ile. 20 binden fazla köy okulu kapattılar. Sözde ücretsiz okul hedefliyorlardı. FETÖ'nün okullarına el koyup yandaş cemaatlere hediye ettiler. Gecekondu misali mahallelerde özel kolejler patladı... Öğretmenlerine asgari ücret ödenen kolejler emlak zengini oldu. Kendi çocuklarını yabancı okullara gönderen İslamcı ideolojinin sahipleri, normal okulları kapatıp İmam Hatibe çevirdiler. Sonuç ortada... Matematik-Fizik-Kimyayı bir kenara bırakalım Türkçe sorularını çözemiyor çocuklar. Nede olsa ön adında "Milli" ibaresi bulunan eğitimin bakanı özel okul sahibi. Turizm Bakanı Otelci... Sağlık Bakanının hastahane zincirleri var. Karlılık üzerine kurulan ticarette vatandaşa maske dağıtamayan zihniyet kontrol altına alınmış Corona virüsünü "kazan-kazan" anlayışı ile yeniden hortlatıp yaymaya devam ediyor. Turizm gelirleri artsın diye sahillerdeki durum ortada. Şimdi "Okulları açacağız" diyerek velilerden parayı toplayıp yandaşların cebine indirilmesini sağlayacaklar. Sonra da "Uzaktan eğitim" diyecekler. Vay be! "Tedbir" deyince "Tekbir" getiren kafa için sosyal mesafe muska ile korunur ne de olsa. Hasta garantili şehir hastahanelerinin durumu ortada. Ankara Şehir Hastahanesinin Başhekimi Prof. Dr. Evren Yaşar bile coronadan tedavi görüyor. Virüsü 15 Temmuz protokolünden kaptı. Büyük gürültü ile namaz kıldıkları Ayasofya'nın müezzini virüsten öldü. Kendilerinin ki can, vatandaşın ki patlıcan!..
Sıkışınca İsrail düşmanlığına sarılır İslamcı ideologlar... Beyrut limanındaki terkedilmiş gübre patladı. "İsrail müslümanları vurdu" feryadı atıyorlar. Ne de olsa o limandan İsrail ile beraber para kazanıyorlar. Kaç gemi gelip-gidiyor o limana... O gemilerin sahipleri kim? Senelerce İsrail'den satın aldıkları hurmayı hacılara "Mekke hurması" diye kakaladılar ve devam ediyorlar. Telekomu sattıkları Hariri'den haber var mı? Kaç milyar doları dolandırıp gitti? İktidarın açtığı dava var mı? Bu zararı kim ödeyecek?
Gelelim İstanbul Sözleşmesine... Maşallah televizyon kanallarında her gün tartışılıyor. Merkezden yandaşlığa terfi eden ekranların tümünde erkekler tartışıyor! Numunelik bir kadın yok! İki ileri bir geri. Vıdı vıdı. Ne de olsa "Reis" henüz görüşünü açıklamadı... İslamcı ideologlar bu konuda ikileme düşmüş görünüyor. Kadın haklarının aile bütünlüğünü bozduğunu savunanlar bizzat iktidarın imzalayıp törenle açıkladığı sözleşmenin İslama aykırı hükümlerden oluştuğunu iddia ediyorlar. Sosyal medya da sapık fetvalar cirit atıyor.
Sonuç olarak İslamcı ideolojinin temelinde "Biat" vardır. Reis ne derse o olur. Asrın lideri yarın öbür gün asrın nankörüne bir talimat verir o da kılıcı eline alıp minberden fetva sallar...
Muharrem İnce ve "Eve dön" çağrılarını değerlendirmek üzere sevgi ile kalın..