İslam dünyasında ABD'nin Truva atı kim?
Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın, büyükelçilik binasında, Almanya'daki Türk toplumu temsilcilerine verdiği iftarda yaptığı konuşmada, "Son Avrupa Parlamentosu seçimleri Avrupa'da kimlik siyasetinin giderek baskın hale gelmekte olduğunu bir kez daha göstermiştir. Ötekileştirilmiş bir Müslüman kimliği çabalarına verilecek en iyi karşılık özgür, adil ve insan onuruna yakışan evrensel değerlere dayalı bir toplum ideali çerçevesinde tüm kesimlerin bir araya gelmesi, iş birliği yapmasıdır." dedi.
Aydın, "Almanya'da basının, toplumun ve siyasetin kamuya açık alanlarda kipa takma özgürlüğü hassasiyetini, tramvaylarda saldırıya uğrayan başörtülü bayanlar için de göstermesini beklemek Müslümanların en doğal hakkıdır." dedi.
İnsanlığın ortak değerlerini hedef alan ırkçı, yabancı düşmanı ve popülist akımların sadece Avrupa'da değil, dünyanın diğer bölgelerinde de gün geçtikçe daha fazla zemin kazanmakta ve rağbet görmekte olduğunu vurgulayan Aydın, ''Son dönemde Yeni Zelanda'da camileri, Sri Lanka'da kiliseleri, ABD'de sinagogları hedef alan saldırılar aslında tüm insanlığı ve ortak değerlerimizi hedef almıştır. Müslüman karşıtlığı, Antisemitizm ve Hristiyan karşıtlığı dahil ırkçılığın ve şiddetin her türüne karşı hepimizin aynı duyarlılığı göstermemiz ve tavizsiz bir duruş sergilememiz gerekir.'' diye konuştu.
***
Türkiye'de dini kisvelerle sokağa çıkmak yasaktı!
Devrim yasalarından olan bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair 1934 tarihli yasayı son zamanlarda Türkiye'ye gelen Hıristiyan din adamları çiğnemekteydi. Bir ara Karadeniz bölgesinde psikolojik operasyon amaçlı olarak dolaştırıyorlardı. Yasaya göre "Herhangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin mabet ve ayinler dışında ruhani kıyafet taşımaları yasaktır. // Hükümet her din ve mezhepten uygun göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve ayin dışında bile ruhani kıyafetini taşıyabilmek için geçici izin verebilir."di...
Geleneksel başörtüsü, dünyada dini bir simge değildir. Avrupa'da da başörtüsü kullanan kadınlar vardır.
Rahibe gibi örtünmek, dini bir simge sayıldığından Avrupa'da yadırganıyor. Fakat saldırıların sebebi başörtüsü değil, Müslüman düşmanlığıdır.
***
Türkiye'de ise kadın avukatın etek boyunu tartışan bir hâkim çıktı! Yol verseler, yarın ne olacağı belli değil!
Tayyip Erdoğan ise Yenikapı'deki teravih namazının ardından "Burası İstanbul, bir diğer adıyla İslambol. Burası Konstantinapol değil ama burayı böyle görmek isteyenler var. Böyle görmek isteyenlere karşı 22 günümüz var" diyebildi!
Kimmiş böyle görmek isteyenler? Partili de olsa bir Cumhurbaşkanı, seçimdeki taraflardan birini "İstanbul'u Konstantinopolis olarak görmek isteyenler" diye suçlar mı?
Haklıysak, Avrupa'yı eleştirelim ama, kendi vatandaşımızı bu şekilde suçlamanın kimseye bir faydası yoktur. Bu tür iddialara kimse inanmamaktadır. AKP; İstanbul seçimlerini işte bu ötekileştirici tutumu yüzünden kaybetti. Seçimlerin sonucunu değiştirir umuduyla bu yönde propagandaya devam ediyorlar. Buna karşılık, sosyal medyada, Erdoğan'ın Yunanistan temasları ve Yunan başbakanları ile ilişkilerine dair eski haberler hatırlatılıyor.
***
Benim aklıma ise AKP'nin İslâm dünyasında ABD'nin Truva atı rolü üstlenmesi geliyor. Libya ve Suriye'nin bugünkü duruma düşürülmesinde AKP iktidarı ABD'ye yardımcı olmadı mı? Kudüs kimin döneminde, İsrail'in başkenti olarak tanındı?
Erdoğan, Büyüm Orta Dıoğu Projesi'ni izah ederken, "Türkiye'nin dışında bir ülkenin yaklaşımı, bölgede karşı tepki alacaktır. Bu, ABD için değerlendirmeye değer bir zenginliktir" diyordu.
Halbuki, "Medeniyetler Çatışması" diye İslâm'ı birinci tehdit olarak kabul etmiş olan küresel belâ, İslâm Dünyası içinde başlatmak istediği sözde reformun uygulayıcısı olarak AKP'yi ve dolayısıyla Türkiye'yi kullanmak istiyordu. Kullanmadı mı?