İskoçya'ya gelmezseniz çok üzülürüm, ağlarım
Amerika Başkanı Joe Biden ile görüşerek Recep Tayyip Erdoğan muradına erdi. Ancak Amerika ile Türkiye arasındaki tek bir sorun çözülmedi, çözülmesi için de hiçbir umut yok.
O halde görüştü de ne oldu?
Türkiye''nin hangi sorununa çözüm oluşturuldu?
"Müzakere Komisyonu" oluşturulacakmış…
Ankara''da bürokrasi de temel bir kural vardır:
- Çözülmesi istenmeyen bir sorun varsa komisyona havale et…
Erdoğan''ın çok yakından tanıyan Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu dedi ki;
- "Erdoğan''ın tek muradı Biden ile görüşmekti. Roma''da görüşemeseydi İskoçya''ya iklim zirvesine de gider orada görüşmeye çalışırdı…"
Ben de diyorum ki;
- Peki ya Biden randevuyu Glasgow''da verseydi… Erdoğan güvenlik protokolünü bahane ederek İskoçya''ya gitmez miydi?
Giderdi, tıpış tıpış giderdi…
Beyaz TV sahibi Osman Gökçek de Erdoğan''ın davet ettiği gazeteciler arasındaydı.
Dönüşte Beyaz TV''de gezi ile yaptığı açıklamada heyetteki hiçbir gazetecinin yazmadığı, söylemediği yaşanan bir söyleşiyi şöyle açıkladı:
"Bizler İstanbul''dan Roma''ya giderken İskoçya gezisi zaten iptal olmuştu.
Cumhurbaşkanı İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile yaptıkları görüşmede kendisine İskoçya''ya gelmesini çok arzu ettiğini söylemiş ve bu protokol krizinin çözülmesi noktasında da aracı olacağını söylemiş.
Birçok kez İskoçya''yı arayarak bu protokol krizinin çözülmesinde aracı olmaya çalışmış. Ancak kendisi de başarısız olmuş.
Burada çok önemli konulardan biri Cumhurbaşkanı''nın İngiltere Başbakanı Johnson ile yaptığı bir diyalog var.
Johnson, Cumhurbaşkanı''na diyor ki;
- "Eğer İskoçya''ya gelmezseniz çok üzülürüm, ağlarım"
Esprili bir şekilde yaklaşarak onun gelmesini ne kadar arzu ettiğini de dile getirmiş.
Bunun üstüne Cumhurbaşkanı, Johnson''a kendisinin bu konuda çok uğraş verdiğini gördüğünü, bundan da memnun olduğunu dile getirmiş."
Değerli okurlarım,
Erdoğan Glasgow''a gitmedi…
Boris Johnson iki gözü iki çeşme hüngür hüngür ağlamıştır…
Diyeceksiniz ki;
- Millet zamlardan ağlıyor, bize ne Boris''in ağlamasından…
Evet, sizler de çok haklısınız…
Değerli okurlarım,
Bir Kürdistan tartışması sürüp gidiyor.
Erdoğan, Süleyman Soylu ve AKP''liler bir vatandaşın Meral Akşener''e "Kürdistan" demesine tepki verdiler
Bakın Akşener ne yanıt verdi:
- "Siirt''te, her zamanki Ak Parti atraksiyonunun dışında, bu defa da bir HDP çalışanı, ziyaret ettiğimiz bir esnafa gelip, ''burası Kürdistan'' dedi.
İçişleri Bakanı ve küçük ortak mensupları, şoke olmuş bir biçimde, feveran etmeye başladı.
Neymiş?
Nasıl olur da, "burası Kürdistan" dermiş…
Neye şaşırıyorsunuz kardeşim?
Söylesenize, neye şaşırıyorsunuz?
Bu kişi, bir HDP çalışanı.
Biz aylardır ne söylüyoruz?
"HDP, PKK ile arasına mesafe koymalıdır." diyoruz.
Kürdistan söylemi kimin?
Terör örgütünün.
Cuma''dan beri, Kürdistan aşağı, Kürdistan yukarı…
Bunlar, hamaset peşinde koşuyorlar.
Yazıktır, günahtır."
Meral Hanım şöyle sordun;
- "Kürdistan söylemi kimin?
Ben de Erdoğan''ın şu sözleri ile yanıt vereyim:
- "MHP ve CHP neye karşı çıkıyorsa, orada ilk Meclis zabıtlarında o karşı çıktıkları şeyi görecekler.
Kürt kelimesini o Meclis''te görecekler. Gürcü, Laz, Arap, Boşnak kelimelerini o zabıtlarda görecekler.
Kürdistan kelimesini o Meclis zabıtlarında görecekler.
Osmanlı''ya gittikleri zaman Doğu-Güneydoğu''nun Kürdistan eyaleti olduğunu görecekler. Doğu Karadeniz''in Lazistan eyaleti olduğunu görecekler.
Bunlar bizim tarihimizin, bize devrettiği mirastır.
Bunları görmemezlikten gelemezsiniz."