Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

İşimiz daha da zorlaştı

Son yıllarda terörle mücadele çalışmaları olumlu sonuç vermemiş, aksine terör daha da tırmanmıştır. Gelişmeler, ülkenin bir çatışma ortamıyla karşı karşıya kalması ve güvenliğine olan tehdidi artırmıştır.
Bunun iki nedeni bulunmaktadır. Birincisi, sorunun sadece terör olarak ele alınması, esas olan bölücülüğün görmezden gelinmesi, ikincisi de, takip edilen dış politikanın ve gelişen dış olayların bölücülüğe ve dolayısıyla teröre imkân yaratmasıdır.

***

Bölücü siyaset yapanlar, bu siyasete demokrasi, özgürlük, liberallik adına destek verenler ve propagandasını yapanlar, düşünce özgürlüğü anlayışıyla ülkeye zarar vermektedir. Bu anlayış, özellikle ulus devlet ve üniter devlet yapısının yok edilerek ülkenin varlığını ve bütünlüğünü sorgulanır duruma getirmektedir. Terörden daha tehlikelidir. Bu anlayışın bahanesi terördür. Bölücülerin gücünü aldığı yer de terördür.
Bu nedenle teröristlerin ve bölücülerin isteklerini yerine getirerek terörü önleme düşüncesiyle sağlanacak bireysel hak ve özgürlükler, terörü azaltacağına daha da arttıracaktır. Ayrıca yerel yönetimlerin güçlendirilmesi için yapılacak düzenlemeler de terörü tırmandıracaktır. Çünkü bu girişimler, terör arttıkça gündeme gelmektedir. Terör örgütü, daha fazla terörle, daha fazla isteğe cevap alabileceği beklentisiyle hareket edecektir.
TBMM Başkanı’nın yaptığı milli mutabakat çağrısı, içindeki bazı konular hariç olumludur. Ancak destek görmediği için uygulama imkânı kalmamıştır. Uygun olmayanlar bireysel hak ve özgürlük ile yerel yönetimlerin güçlendirilmesidir. Bunların gündeme getirilebilmesi için öncelikle terör örgütünün askeri alanda mağlup edilerek etkisiz hale getirilmesi ve bölücülerin terörden aldığı gücün yok edilerek manevra alanının daraltılması sağlanmalıdır.

***

Suriye konusundaki gelişmeler, Türkiye’nin güvenliğini hem bölgesel olarak, hem de terör kapsamında olumsuz olarak etkilemekte ve bunun devam etmesi beklenmektedir. Türkiye’nin Suriye politikasında, ABD’nin ve Batı’nın yanında yer almasının yanında, insani ve etik düşüncelerle muhaliflere verdiği destek, zaten bu konuda acımasız olan Suriye yönetiminin, daha fazla kan dökmesine bahane olmaktadır. El Kaide’nin de muhaliflerle işbirliği yaptığına ilişkin bilgiler de mevcuttur. Bu da ayrı bir tehlike konusudur.
Suriye yönetimi, meşruluğunu kaybetmiş olarak görülse de halen Rusya, Çin, İran, Irak Şiileri ve merkezi hükümeti tarafından desteklenmektedir. Hatta İran askerlerinin Suriye’de olduğuna dair haberlere de rastlanmaktadır.
Suriye yönetiminin gitmesi aşamasındaki yeni yapılanmada, ülkenin bölünebileceği veya özerk yapılar ortaya çıkabileceği ön görülmektedir. Devam eden çatışmaların, yönetim gitse dahi kolay sona ermeyeceği, etnik ve mezhepsel çatışmaya dönüşebileceği kıymetlendirilmektedir. PKK ve uzantısının, kuzeyde oluşan otorite boşluğundan istifade ettiği, hatta Suriye yönetiminden de destek gördüğü anlaşılmaktadır. Türkiye’nin Suriye politikasından dolayı İran’ın da yeniden teröre destek vermeye başladığı görülmektedir.

***

Güvenlik için Suriye tarafında oluşturulabilecek uçuşa yasak ve güvenlikli bölgenin, Irak’ın kuzeyinde oluşan yapıya benzeyebileceği tehlikesi mevcuttur. Barzani’nin bu bölgede de etkili olma çalışmaları içinde olduğu görülmelidir.
Terörün önlenmesinde ABD’nin desteği samimi değildir. Örgütün Irak’ın kuzeyinde varlığını devam ettirmesine imkân sağlamış, Barzani’yle işbirliği içinde olmuştur. Bu nedenle Türkiye’nin terörün önlenmesinde Barzani’yle işbirliği yapması hatadır. Suriye’nin kuzeyinde oluşabilecek yeni bir Kürt yapılanmasının önlenmesi ve terör odaklarının yok edilmesi için Türkiye kararlılığını açıklamıştır. Bu kararlılık açıklaması, Irak’ın kuzeyine ABD’nin engellemesinden dolayı müdahale edilemediğini açıkça göstermiştir. Bu gerçek göz ardı edilmemelidir.
Terörle mücadelede derhal inisiyatif ele alınarak etkin bir istihbaratla, savunma durumundan taarruz durumuna geçilmeli, terör örgütü nerede olursa olsun etkisiz hale getirilmelidir. Güvenliğimiz, diğer ülkelerin insaf ve inisiyatifine bırakılmamalıdır.
Türkiye’nin güvenliği ve terörle mücadelesinde cephe genişlemiş, işimiz daha da zorlaşmıştır. Artık mevcut Suriye politikasında da dönüş mümkün değildir. Bu nedenle Suriye’ye destek veren ülkelerle istişare ederek, Suriye yönetiminin bir an önce değişmesi ve değişimde bütünlüğün korunması sağlanmalıdır. Siyasette suçlamalar yerine ortak çözüm yolları bulunmalı, mezhepsel yaklaşım terk edilmeli ve karşı karşıya kaldığımız güçlükler mutabakatla aşılmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları