İş işten geçtikten sonra Erdoğan gerçeği söyledi!
Tayyip Erdoğan, nihayet gerçeği kabul etti ve "Fırat'ın doğusundan başlayıp Irak sınırına kadar uzanacak bir güvenli bölge oluşturmak için Amerika ile görüşme halindeyiz. Amerika'yla da görüşüyoruz ancak bu konuda bizim istediklerimizle onların kafalarındakinin aynı şey olmadığını attığımız her adımda tekrar görüyoruz. Biz bölgede yuvalanan terör örgütünü tamamen ortadan kaldırmayı hedeflerken onlar terör örgütüyle bizi aynı zeminde idare etmenin hesaplarını yapıyorlar. Anlaşılan o ki müttefikimiz bizim için değil, terör örgütü için güvenli bir bölge oluşturmanın peşinde. Böyle bir anlayışı reddediyoruz." dedi.
Erdoğan, "Eylül ayı bitmeden Fırat'ın doğusunda kendi askerlerimizle fiilen güvenli bölge oluşumunu başlatmamış olursak artık kendi yolumuza gitmekten başka çaremiz kalmayacaktır. Bu iş öyle 3-5 helikopter uçuşuyla, 5-10 araç devriyesiyle, göstermelik birkaç yüz askerin bölgede bulunmasıyla olacak iş değildir." diye konuştu.
***
Peki ama Erdoğan'ın bu gerçekleri kabul etmesinin artık bir anlamı kaldı mı?
"30 kilometre derinlikte, Türk ordusunun kontrolünde güvenli bölge" ABD tarafından kabul edilse bile bu, "Türkiye, PKK/PYD devletinin oluşumuna müdahale etmeyecek" anlamına gelir.
Güvenli bölge kurulursa, 1 milyon Suriyeliye, 150 metrekarelik bahçesi olan 300 metrekarelik evler inşa etmek midir Türkiye'nin hedefi?
Oysa biz, Kuzey Irak'ta 1991 yılında yine bir sığınmacı olayı üzerine davet edilen Çekiç Güç'ün Türkiye'nin başına bela olacağını, hedefin o bölgede ABD/İsrail güdümlü bir devlet kurmak olduğunu 28 yıl önce gündeme getirmiştik. Şimdiki "Suriye'de güvenli bölge oyunu"nun da bir "Şeytan Tuzağı" olduğunu 21 Ocak 2019 tarihinde bu sütundan ve Yeniçağ'ın manşetinden duyurduk. Bölgedeki kantonların Abdullah Öcalan'ın talimatı ile kurulduğunu hatırlattık.
***
Bu verileri Erdoğan bilmiyor muydu?
Bilmeseydi, 24 Eylül 2016 tarihinde New York'ta Türken Vakfı'nın akşam yemeğinde konuşurken "Biz yıllardır Suriye'nin ülkemiz sınırları boyunca bir alanı uçuşa yasak alan ilân ederek 'güvenli bölge oluşturalım' diyoruz. Azami 5 bin kilometrekarelik bir alan ilan edilsin. Ve burada uçuşa yasak bölge ilan etmek suretiyle bir de bu bölgede bir millî ordu oluşturalım diyoruz. Bu millî ordu ılımlı muhaliflerden oluşacak." der miydi?
"Uçuşa yasak güvenli bölge" projesi, 1991'de Irak'ın kuzeyinde uygulanmıştı. O zaman, bu proje, Türkiye'nin talebi üzerine Çekiç Güç adıyla Amerikan ve İngiliz özel kuvvetlerinin bölgeye yerleşmesi, bu arada bir İngiliz subayının Silopi kaymakamını tokatlamasıyla başlamış, sonuçta Barzani devleti Türkiye'nin de desteğiyle kurulmuştu! O dönemde Turgut Özal'a "Çekiç Güç'ü siz davet edin" diyen ise ABD Başkanı Baba Bush idi. Çekiç Güç, sözde Irak'tan gelen sığınmacılara yardım için davet edilmişti.
Şimdi de Suriye'den gelen sığınmacılar için aynı senaryo sahneye konuldu, talep yine Türkiye'den geldi, Şanlıurfa'da ABD askerleriyle müşterek karargâh kuruldu! Devriyeye de çıkıyorlar!
ABD, böylece 110 bin kişilik PYD/YPG ordusunu hazır hale getirmek için Türkiye'nin zamanını harcıyor.
***
PKK/YPG'nin adı değiştirilmiş hali olan Demokratik Suriye Güçleri adına konuşan Riyad Darar, 18 Ocak 2019'da "Başkan Donald Trump'ın bahsettiği 20 millik güvenli bölge, ABD'ye yönelttiğimiz taleplerimizden biriydi. Türkiye ile büyük sınıra sahibiz ve biz, ABD'den Türk tarafının bize saldırmayacağına dair garanti istedik" demişti.
Yani güvenli bölge demek, PKK/PYD'yi Türkiye'den korumak demekti. Gerçekler bu kadar açık bir şekilde ortadayken, Erdoğan'ın da bunca zaman sonra aynı gerçeği söylemesinin, pratikte ne değeri olduğunu Eylül'ün sonuna kadar göreceğiz!