İran ve torba

Türkiye, dış konularda, akıntıya kapılmış kütük misali kıyı ararken, içeride her şey, her zaman olduğu gibi karmakarışık, toz duman. Yazıyı yazarken, Sultanahmet saldırısı haberi geldi. Rus turistlerden sonra, Avrupalı turistleri de kaybettik. Tekstil sanayinden sonra, şimdi de turizm sektörü battı. Adamlar ellerini neye dokunduruyorsa ölüyor, kuruyor.

Ardından, ABD Başkanı Obama, Kongre Birleşik oturumunda, görevden ayrılmadan önceki son "Birliğin Durumu" konuşmasını yaptı. Daha sonra, Türk gazete ve haber televizyonlarını izledim, bu konuşmadan ne çıkardılar, ne anladılar diye. Konuşmanın magazin kısmına dalmışlar, ABD kansere çare bulacak kısmıyla dans ediyorlar. İyi de istese ABD, kansere yıllar önce çare bulurdu, şimdi böyle bir pazarı neden yok etsin? Kimse, Amerikalı Müslümanlara yönelik şiddeti savunan Cumhuriyetçileri hedef alan sözleriyle ilgilenmemiş. İşte bizdeki habercilik anlayışı. Magazin olarak da gerçek hikâyeyi kaçırdılar, Biden'a oğlunun ölümünde Obama'nın yaptığı maddi yardımı atlayarak.

Daha sonra, Amerikan televizyonları, İran karasularına girdiği için esir alınan Amerikalı denizcileri gösterdi. Denizcilerin esir alınışı sırasında, ellerini başlarının üzerinde kaldırışlarının, ne kadar onur kırıcı olduğunu savundu tüm Amerikalı TV yorumcuları. Savaşta olunmadığını, gemilerin başka şekilde enterne edilebileceği yorumunu yaptılar. Ama haberi sansürlemediler, tüm görüntüleri ile yayınlandı. Anında aklıma, bizim başlarına torba geçirilen askerlerimiz geldi. NATO müttefiki askerlerin, kafasına torba geçirip, Bağdat'a götüren müttefiklerimizdi. Acaba, Türk ordusu, bu onursuzluğu, kaç yılda tarihinden silebilecek? Amerikalı yetkililer de hatanın kendilerinde olduğunu, ancak bu tür esir alma olayına gerek olmadığını falan savundu.

Amerika deyince aklıma geldi, yıllar önce ABD ile Türkiye arasında, Özal zamanında imzalanan çifte vergilendirme anlaşmasına yeni bir çerçeve hazırlanmış. Bir süredir ABD, özellikle İsviçre bankalarına para yatırarak, ülkeden, vergiden kaçırılan sermaye konusunda, bilgi almak için baskı yapıyordu. Eski çifte verilendirme anlaşması, Amerikan vatandaşlarının dışarıda, 70 bin doların üstündeki gelirlerini kapsıyordu. Yeni imzalanan anlaşmada bu miktar 50 bin dolara indirilmiş. Ve bu kez, Türkiye'de 50 bin doların üzerinde yatırımı olan vatandaşları konusunda, ABD'den bilgi istenmiş. Bu ne işe yarayacak göreceğiz.

Sultanahmet saldırısı ardından, aklıma hep tek şey geliyor. Devlet bu mu, devlet böyle mi idare edilir, bugüne kadar hep böyle mi idare edildik? Vah bize... Eğer böyleyse, yazık bizlere. İyi, hoş da, sadece seçilenler mi suçlu, ya onu seçenler? Peki, bu devlet yöneticilerini seçen, yüzde 49'un, içi hâlâ rahat mı? Yani ne iyi ettik de, düzenimizi devam ettirmek için, ülkeyi bu hale getiren bir siyasi iktidarın gitmesini önledik, oy verdik, ülkemiz ne güzel parçalanıyor diye içleri gerçekten rahat mı? Gece, başlarını yastığa koyarken, Güneyde ölen asker, polis, sivil, yaşlı, gencin kanı tutmuyor mu? Kâbus görmüyorlar mı?

Sınırlarımızda tek dostumuz yok. Herkesle kavgalıyız. Adam gibi bir iç politikamız yok. Yap deniyor, yapıyorlar. Son olarak 3 milyar Euro sözü verilerek alıkonan, resmi açıklamalarda 2,5 milyon, herkesin tahmini 4,4 milyon, Arap ve Suriyeli göçmen elinizde patladı, ey yüzde 49. Hem onlar almadı hem de söz verdikleri paraları ödemeyecekler, ne demeli?

İş bulamayan, oğlunun, kızının işini, bu hani sana söz verilip de oynattıkları 3 milyar Euro için aldığın Arap kardeşlerin, kapıyor. Senin, vergi vererek, bedelini ödediğin ve sana harcanması gereken hizmetler, onlara akıtılıyor. Arap kardeşlerinize. Şu ana kadar bu sorun, 3 milyarın, kat kat, üstünde, Türk ekonomisine zarar verdi. Pazarda meyve, sebze, kasapta et, fırında ekmek, el yakarken, onlar saraylarda, sorumlusu başkasıymış gibi konuyla ilgili nutuklar atıyor.

Benim asıl merak ettiğim petrolde bu kadar büyük düşüş yaşanırken, Türkiye'de akaryakıtın hâlâ 2 liraya litresinin inmeyip, bu boyutta kalması. Benzin uluslararası piyasalarda ucuzladığına göre, devletin halktan aldığı vergi, eskiye oranla daha da arttı demektir.

Yazarın Diğer Yazıları