İnsan beyni kaç cigabayt?
İngiliz bilim dergisi New Scientist, 114 soru ve cevap yayınladı. “İnsan beyni kaç cigabayttır?” sorusunu Londra College Üniversitesi Nöroloji Birimi cevapladı:
“Eğer her bir nöronun 1 baytlık veri taşıdığını varsayarsak, beyin 4 terebayt kapasitesinde olabilir. Bu da 4 bin cigabayttır. Fakat beyinde her bir nöron
için 50 bin sinapsis (bağlantı noktası) bulunduğunu düşünürsek, beynin kapasitesinin 500 terabayttan daha fazla olabileceğini görürüz. Bu da ortalama olarak 1000’in üzerinde bilgisayara tekabül eder. Ancak bilgisayarların aksine beynin belleği dolmaz, öğrendikçe genişler.”
Demek ki bilgisayarların çöp kutusu gibi beynin de çöp kutusu var. Yeni veriler elde ettikçe eski bilgilerin çoğu çöpe gidiyor. Beyindeki verileri yenilemezseniz, herkesin çöpe gönderdiği bilgilerle yaşar, hiçbir ilerleme kaydedemezsiniz.
Yine bilgisayarlara virüslerin musallat olması gibi insan beynine de “Truva atları” girebiliyor. Bu sebeple, beyninizde Çanakkale savunması gibi bir direniş yeteneği yoksa, anne babadan veya toplumsal kültürden böyle bir özellik edinmemişseniz işiniz zordur.
* * *
Türkiye, cephe gerisini, yani halkın psikolojik ve sosyal durumunu sağlam tutabilmiş, milli birliğini her vasıtayı kullanarak pekiştirebilmiş olsaydı, “Milletin enerji direniş seviyesi, bu belanın hakkından gelir” derdim. Milletin çoğu,
başına ne geleceğini henüz algılamış değildir. Atatürk’ten sonra ülkenin kültür politikası, eski Yunan kültürü eksenine oturtulduğu için enerji direniş seviyesi
bir hayli yıpranmıştır. Sinema, müzik ve medyanın, Türk kültürüyle birlikte, milletin enerji direniş seviyesini yok etmek için sinsi sinsi kullanılması sonucunda, halkın karakteri de değiştirilmiştir. Son 10 yılda, kaleler birer birer düştükçe, her
alandaki düşman saldırısı, pervasızlaşmıştır. Yasaları artık Avrupa Birliği, IMF ve Dünya Bankası hazırlıyor veya dayatıyor, her gün ama her gün Türk egemenliği yara alıyor, bunları anlattığınızda karşınızda büyük bir koro, bunların komplo teorisi olduğunu söylüyor ve toplumsal bir tepki oluşsa bile bu tepki gereği gibi ortaya
konulamıyor!
Hiçbir fiziki savaş, milletin beynine yönelik savaş kadar tahribat yapamaz. Milletin kimliğini, benliğini ortadan kaldırırsanız, bireyler, vatanını kiralık arazi gibi görmeye başlar; şerefsizleşir...
* * *
Sadece siyasi partilere ve medyaya değil, Türkçe’ye de Truva atları yerleştirdiler ki, çok kimse olan bitenleri anlamak istemiyor! Egemenliğin devredilmesini öngören programa “Ulusal program” adı verilmesi, bir kelime oyunuyla doğrudan beyinlere girmiş bir Truva atı değil miydi?
Çözüm, önce beynimizden, sonra derneğimizden, partimizden, medyamızdan, iş dünyamızdan, devletimizden Truva atlarını söküp atmak ve kendi programımızı uygulamaktır...
Mevcut beyinlerde Truva atlarının oluşturduğu inşaatı yıkmak gerekiyor. Bunun için de medyayı kullanmak gerekiyor.
Bugün, dünya üzerinde hüküm süren ve Türk Milleti’nin de başına bela olan emperyalist terörü kavramak için bütün bilgilerimizi geçici olarak beynimizden çıkarmamız gerekiyor!
Yoksa bugüne kadar hafızamıza yerleşen bilgilerle, dünyada ve Türkiye’de olup bitenleri anlayabilmemiz mümkün değil. Tabii, bu tabloları görüp umutsuzluğa kapılmamak gerekir. Çok iyi biliyorum ki, milletimizin yaradılışı yine aynıdır...
Nereden mi biliyorum?
Önce kendimden biliyorum. Namık Kemal gibi söylemek gerekirse, “Fıtrat değişir sanma / Bu kan, yine o kandır...”