İngiltere'ye güvenmek!
İngiltere’nin Financial Times gazetesi, “Türkiye’ye güvenmek” başlıklı başyazısında Türkiye’nin bundan sonra kim tarafından, nasıl, ne zaman ve ne şekilde borçlandırılacağı konusunda çok önemli bilgiler veriyor.
Başyazıda “Avrupa Birliği, Türkiye ile entegrasyon sürecine yardımcı olabilecek her fırsattan faydalanmalı. Ankara’nın AB üyeliği girişiminde hem Türkiye’de ve hem de Birlikte siyasi bozulma yaşanırken Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası bu süreçte tutarlı bir ilerleme sağlayabilir” deniliyor ve şu bilgiler veriliyor:
“Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası AB’nin güçlü desteğiyle geçen hafta, Türkiye ile ilgili faaliyetlerini inceleme kararı aldı. Nihai karar ekim ayından önce açıklanmayacak, ancak işaretler bu kararın olumlu olacağı yönünde.
Söz konusu bankanın bir üyesi olan, ancak faaliyet gösterdiği ülkeler arasında bulunmayan Ankara, uzun zamandır bankanın para ve yeteneklerinden faydalanabilme imkanı arıyor. Ancak söz konusu gelişme, eski Doğu Bloğu ülkelerine yardım amacıyla kurulan bankanın faaliyet alanından çıkmasını istemeyen ABD tarafından engellendi. ABD, Dünya Bankası dururken, küresel düzeyde aktif olan benzeri bir başka yapıya ihtiyaç bulunmadığı görüşünü ortaya atmıştı. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, amaçları arasında yer alan görevleri yerine getirmeli ve bundan sonra kapanmalı, böylece her yerde bürokratlara da iyi örnek olmalı. Gerçek şu ki, Dünya Bankası Washington’da bulunurken bu özel bürokratlar Londra’dalar ve doğal olarak ABD’nin fikirleri üzerinde etkileri yok.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndaki oyların yüzde 60’ına sahip olan AB’deki güçlü hissiyat karşısında Washington geri adım atmaya hazır gibi gözüküyor. Böyle yapması doğru olur. Batı, Türkiye’yle ilişkilerini korumayı başlıca öncelikleri arasında tutmalı.”
* * *
İngiltere, Türkiye’nin AB yörüngesine alınmasını hararetle her zaman istemiştir. Hatta eski İngiliz Dışişleri Bakanı Straw, zorluk çıkaran bir karşıtına Türkiye için “Tavşanı evvela yakalayalım, derisini sonra yüzersiniz” demişti.
Yine İngiltere’nin The Times gazetesinin 4 Eylül 2005 tarihli sayısında, eski Savunma Bakanı Michael Portillo’nun yazdığı bir makale, Avrupa’nın gerçek görüşünü seslendiriyordu.
Makalede şu ifadeler vardı: “Türk parlamenterlerin ABD’nin Irak’a Türkiye üzerinden saldırmasına izin vermemesi üzerine Washington hayal kırıklığına uğramıştı. Ancak bu bile Türkiye’nin bizim yörüngemizden çıkması durumunda işlerin ne kadar fena olabileceğinin altını çiziyor.”
* * *
Şimdi “Batı” açısından mesele şudur. Yörüngeden çıkmak üzere olan Türkiye’nin borçlandırılması, ABD ve kontrolündeki Dünya Bankası ile mi yoksa AB ve kontrolündeki Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile mi devam edecektir?
Kraliçenin ziyaretinden anlaşılan o ki, İngiltere ABD’yi,“Siz bu işi beceremediniz! Tarihteki gibi Türklerin hakkından ancak biz geliriz. Siz Türkiye’ye siyasi taviz karşılığı kredi açma yetkisini bir süreliğine bize bırakın. Lozan’da da sizin aldığınız gizli tavizler yüzünden geri adım attık. Zaten, Lozan’da tanıdığımız hakları birer birer geri alacağımızı söylemiştik. Şimdi siz araya girince işler karışıyor. Lütfen biraz kenarda durun” diye ikna etmiş durumdadır.
İngiltere, Türkiye’yi yok etmek için giriştiği birinci savaş sonunda süper güç olma özelliğini kaybetti. Hürriyet ateşi bütün İngiliz sömürgelerini sarmıştı. Hürriyet için savaşanların cebinden Türk lideri Mustafa Kemal’in resmi çıkıyordu!
İngiltere şimdi Atatürk’ten intikamını almaya çalışıyor!
Ada elinden gitmesin de!