İngiliz anahtarı, ABD anahtarı ve Abdullah Gül!
Amerikalılar, şimdi de Türkiye için “anahtar stratejik ortak” ifadesini kullanıyor! Anahtar, kapıyı açmak için kullanılan bir alettir. Hangi kapıyı açacak Türkiye anahtarı? Elbette, Ortadoğu ve Orta Asya anahtarını! Yani enerji kaynaklarının kapısını açacak! Tabii bu, Amerikalıların bakış açısı. Türkiye’nin bakış açısını ise Dışişleri Bakanlığı tecrübesi olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül belirliyor. Yeniçağ’ın haberinde olduğu gibi bütün kapıları Abdullah Gül açıyor! Ermenistan ziyareti ve “Kürdistan” kelimesinin telaffuzu gibi.
Tabii, kendisine sorulacak olursa, bütün bu yeni uygulamalar, Türkiye’nin çıkarları doğrultusundadır. Hatta ABD ile Türkiye’nin çıkarlarının ilk defa bu kadar örtüştüğü de belirtilmektedir.
***
Zaten Taraf gazetesi yazarı Amberin Zaman da “Ermenistan işi tamam gibi” başlıklı yazısında, “Artık iş zamanlamasına kaldı. Türkiye ve Ermenistan diplomatik ilişki kurmaya ve sınırları açmaya karar vermiş durumda. Eğer bir aksilik çıkmazsa konuya vâkıf Türk yetkililerinden aldığımız bilgiye göre büyük ihtimal önümüzdeki hafta taraflar bu kararı ilan edecekler” dedi.
Amberin Zaman, “Geçen eylül ayında Erivan’a gelme cesaretini gösteren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de sergilediği vizyon ve hümanist yaklaşım, özellikle Ermeni halkının belleğine kazınmış durumda” ifadesini de kullandı. Yani bütün kapıları açan kişinin Abdullah Gül olduğunu herkesin bildiğini teyit ediyor.
***
Diğer taraftan, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, dünyada mevcut mali krizden sanayileşmiş ülkeleri suçladı. Lula, krizin “mavi gözlü beyaz insanlar” tarafından çıkarıldığını söyledi. Ülkeyi ziyaret eden İngiltere Başbakanı Gordon Brown ile Brasilia’da ortak basın toplantısı düzenleyen Lula, uluslararası mali sistemin yeni baştan düzenlenmesi gerektiğini ifade etti. Brezilyalı lider, “İnsanlar alışveriş merkezlerine yada havaalanlarına girerken gözetleniyor ve filme alınıyor fakat mali sistem gözetlenmiyor ve düzenlenmiyor” diye konuştu.
Bu tarihi sözleri, muhatabının yüzüne karşı söyleyebilen Brezilya Devlet Başkanı Lula ile Gül’ü karşılaştırmak bile mümkün değil. Birisi “mavi gözlü beyaz insanlar”ı hizaya getirmeye çalışıyor, diğeri ise “mavi gözlü beyaz insanlar”ın uygulamaya çalıştığı Avrasya politikasının anahtarı olmaya çabalıyor.
***
2004 yılı Ocak ayında Avrasya Bir Vakfı ve ASAM’ın birlikte düzenlediği toplantıda Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ü dinlemiştik. Gül, o konuşmasında “uluslararası eğilimleri temel almak”, “ABD ile transatlantik ortaklık” gibi kavramlar kullanmış ve bizim yorumumuza göre Avrasya ile ilişkileri sadece ABD ve AB ile ilişkilerin geliştirilmesinde taşıyacağı ağırlık noktasından ele almıştı. Bu konuyu kendisine sorunca da “Hayır öyle demedim” cevabını vermişti. Şimdiki uygulamaları ise bizim o zaman Gül hakkında doğru tespit yaptığımızı gösteriyor.
***
Uluslararası eğilim diye dayatılan politikaların özeti, “Tek dünya devleti, tek bir pazar ve tek bir dünya dini” dir. Bunun birinci adımı, Ortadoğu’da İsrail güdümlü bir Ortadoğu Federasyonu’nun kurulmasıdır. Bunu şimdilerde, AKP üzerinden “Yeni Osmanlı haritası” diye Türklere yutturmaya çalışıyorlar!
Tek dünya dinini de “İbrahimi dinler” masalıyla oluşturmaya gayret ediyorlar.
Büyük İsrail projesinin piyonlarından ve 1996 yılında “En Büyük hayalim, İstanbul’un başkent olduğu bir Ortadoğu Birleşik Devletleri kurulmasıdır” diyen Talabani sevinmesin de kim sevinsin!
Demek ki Amerikalılar “anahtar” kelimesini boşuna kullanmıyor. Biz İngiliz anahtarını biliriz de bir de “Kale Kilit” var biliyorsunuz, Ayrıca Gaziantep’te de bu işin ustaları var!