İndirim hikâyeleri

İlkokul 2. sınıfa giden ve matematik ilmini yeni yeni keşfeden oğlum heyecanla yanıma geldi.
Televizyonda izlediği bir reklam oldukça kafasını karıştırmıştı.
“240 liralık elbiseyi 58 liraya almanın hazlığı.”
İlkokul 2. sınıf öğrencisinin mantığının almadığı bu reklam nasıl oluyor da Türkiye’de milyonlarca insana hitap edip başarılı oluyor?
Tam bir davranış psikolojisi sorusu.
Ya 240 liraya o elbiseyi satanlar soygun yapıyor ya da 58 liraya satan şirket reklam yolu ile insanları etkilemeye çalışıyor.
Yine bir başka olay:
Türkiye’nin en büyük teknoloji marketlerinden birinin önünde mahşeri bir kalabalık var.
İnsanlar içeriye girmek için birbirini eziyor. Mağazada sadece bir günlük büyük indirim var.
İçeriye büyük zorluklarla girdikten sonra gözlerime inanamadım.
LCD televizyonlar, diz üstü bilgisayarlar ve cep telefonları adeta kapış kapış ediliyor.
İnsanlar tezgâhlardaki malı almak için kavga ediyorlar. Gerekçe yüzde 50’ye varan (?) büyük indirim.
Ancak o kargaşada bir kişi dikkatimi çekti. Elinde cep telefonu konuşuyor.
Kazım koş burada süper indirim var. 4 bin liralık televizyon 4 bin 300 liraya düşmüş!
Dalga geçer gibi bir konuşma. Önce adamın yanlış söylediğini düşündüm.
40 yaşlarında teknolojik ürünlerden anladığı her halinden belli olan adam elindeki cep telefonu ile internete bağlanıp 6 bin liradan 4.300 liraya düşen televizyonun markasını ve modelini ünlü arama motoru google yazdı.
Aynı ürün çeşitli satışlar altında listelerdi.
Fiyatı 4 bin lira ile 4900 lira arasında değişiyordu.
Öyleyse 6 bin liradan 4.300 liraya düşmesi sadece bir aldatmacaydı.
Peki insanlar bu adamın yaptığını yapıp gerçek fiyatı araştırmıyorlar mı?
Yanıt yine aynı adamdan geldi:
Türk milleti bu. Bedava mezar bulsa girer yatar!
Biraz kırıcı cümle olsa da ortadaki tablo biraz gerçekleri yansıtıyor.
Türkiye’de insanların başına ne geliyorsa bedava yahut büyük indirimden geliyor.
Yıllarca dolandırıcılar bedava kol saati kazandınız diyerek kontör hırsızlığı yapmadı mı?
Veya bedava ev-arsa kazandınız diyerek tapu masrafı için tanımadıkları insanlara dünyanın parasını verdirmedi mi?
Bu da şunu gösteriyor ki, Türk insanının bedava ve ucuz kelimesine karşı büyük zaafı var ve bu zaaf şimdi dolandırıcılardan çok ticarette kullanılmaya başlandı.
Eskiden indirimler için Ticaret Odası’ndan izin alınır, fiyatlar onaylanırdı.
Şimdi herkes kafasına göre indirim yapabiliyor.
İlkokul 2. sınıf öğrencisinin dahi kafasının almadığı 240 liralık elbisenin 58 liraya satılma hesap kitabına koskoca insanlar maalesef inanıyor.
Tıpkı 4 bin liralık televizyonun fiyatının yüzde 50 indirimle 4 bin 300 liraya düşmesi gibi.
Türk insanı saf olabilir peki bizi yönetenler de mi bu kadar saf ki, halkının açık açık kandırılmasına göz yumuyorlar.
Ticaret Bakanlığı ne iş yapar?
Neden bu tür aldatmacalara bir son verip indirim furyasına bir çeki düzen vermiyor?
Yoksa bakanlık yetkilileri de 240 liralık elbiseyi 58 liraya almaya mı çalışıyorlar?

Yazarın Diğer Yazıları