İmralı-Kandil ve uyuşturucu demokrasisi!

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Gazi Üniversitesi’nde “Suç Ekonomisi, Mücadele Yöntemleri ve Türkiye Değerlendirmesi” panelinde yaptığı konuşmada “Güvenlik birimlerimizce son 2 yılda gerçekleştirilen operasyonlarda büyük çoğunluğu terör örgütüyle bağlantılı yaklaşık 37 milyon kök Hintkeneviri ele geçirildi. Bu operasyonlar sayesinde, terör örgütünün kasasına 3 milyar liradan fazla para girişi engellendi, uyuşturucu kaçakçılığından elde edilen gelire ağır darbe vuruldu. 2010-2012 arasında yapılan operasyonlarda 57 milyon litre kaçak akaryakıt, 300 milyon paket kaçak sigara, yaklaşık 1 milyon 200 bin litre alkollü içki ve 156 binden fazla tarihi eser ele geçirildi” dedi.

***


Şahin, AB Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin 2012 raporuna göre, 2010’da Avrupa genelinde 106 ton esrar ele geçirildiğini, Türkiye’nin 44 ton ile bu miktarın yüzde 42’sini tek başına yakaladığını söyledi. Şahin, “Dünya eroin yakalamalarının yüzde 53’ünü Türkiye ve İran gerçekleştiriyor. Bu yüzde 53’lük payın yarıdan fazlasını güvenlik güçlerimiz gerçekleştirdi” diye konuştu.
Bu sözlerden ne anlaşılmalıdır? İran ve Türkiye’de, bu kadar çok eroin ele geçirilmesinin sebebi, bu ülkelerin uyuşturucu güzergâhında bulunması değil midir? Afganistan’da yetiştirilen uyuşturucu bitkiler, yolda işlem göre göre Avrupa’ya ve ABD’ye ulaşıyor. Afganistan’da bir dolara olan mal, ABD’ye vardığında bin dolar oluyor. Aracıların tamamı bu işlerden zengin oluyor..
Nitekim aynı toplantıda konuşan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Terör örgütlerinin yurtiçi ve yurtdışındaki propaganda, silahlı faaliyetlerini ve lojistik desteğini sürdürebilmeleri için gerekli olan ulusal ve uluslararası mali kaynakların mutlaka kurutulması gerekiyor. Bu konuda özellikle terör örgütlerinin finansmanında uyuşturucu gelirlerinin ağırlığı, narko terör kavramını dahi son yıllarda gündeme getirmiştir” dedi.
Panelde konuşan MASAK Başkanı Mürsel Ali Kaplan ise “Uluslararası çalışmalara göre küresel düzeyde yasa dışı dolaşan sermaye akımları dünya gayri safi hasılasının yüzde 2’si ile yüzde 5’i arasındadır. Bu tutar 2011 yılı hesaplamalarına göre 1,5 ile 4 trilyon dolara tekabül etmektedir. Suç gelirinin yüzde 50 ile yüzde 70’i aklamaya tabi tutulmaktadır. Yine IMF tarafından yapılan bir hesaplamaya göre 2009 yılı verileri doğrultusunda aklanan suç gelirleri, 1,2 ile 2,9 trilyon dolar civarındadır” diye bilgi verdi.

***


17 yıl önce, Boğaziçi Üniversitesi’nin düzenlediği Anayasa ile ilgili bir sempozyumda, Özel Harp Dairesi Başkanlığı yapmış emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, katılımcılara hitaben, “Londra’dan Tokyo’ya kadar, bir uyuşturucu demokrasisi kurulmuş durumdadır. Bunun çaresini bulabiliyor musunuz?” diye sormuştu.
Ben de kısa konuşmamda, dünyanın uyuşturucu pastasının 1 trilyon dolar olduğunu, dolayısıyla bu kadar büyük bir paranın istihbarat servislerinin kontrolü dışında hareket etmesinin akla ve mantığa sığmadığını anlatmış, hatta bu paranın yarısının ABD’ye aktığını, Türkiye’nin de Afganistan’dan başlayıp ABD’ye kadar uzanan uyuşturucu yolunda bir geçiş ülkesi olduğunu söylemiş ve Türkiye’deki siyaseti, dolayısıyla hukuk sistemini de uyuşturucudan zengin olmuş çevrelerin yönlendirdiğini belirtmiştim.
Katılımcılar, hukuk, siyaset ve medya çevrelerinin en önde gelen kişileriydi. Hepsine yönelik olarak, Türkiye’nin hukuk ve siyaset sistemini uyuşturucunun pençesinden nasıl çıkaracaklarını sormuştum?
Soruma kimse cevap vermemişti.

***


MASAK Başkanı’nın verdiği bilgiye göre aradan geçen yıllar içinde uyuşturucu pastası küçülmedi, büyüdü. Bu paranın yarısı yine ABD’ye akıyor. Afganistan’dan gelen uyuşturucu, ABD limanlarına sivil veya askeri istihbarat servislerinin kontrolünde, gemilerle taşınıyor! Aradaki ülkeler de paylarını alıyor!
Peki PKK, bu ticaretten ne kadar pay alıyor? Terörü, sadece halktan zorla topladıkları paralarla finanse etmiyorlar herhalde.. MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Abdullah Öcalan ile İmralı’da görüşürken, hatta Yenişafak’ın haberine göre, MİT Kandil ile de temas kurmuşken şu uyuşturucu trafiğini de bir çözüme kavuşturabilir mi acaba? Yoksa, demokrasi mi çöker?

Yazarın Diğer Yazıları