Seçimi kaybedenler her dönemde vatandaşın ortaya koyduğu tercihe değil sayım, seçim süreci, geçersiz oy, iptal edilen oy ve yapılan yanlışlar üzerine yoğunlaşmışlardır. Vatandaştan neden oy alamadığını hiç bir siyasi parti sorgulama cesaretini kendinde görmemiştir.
Bugün de aynı şeyler yapılıyor. Ancak seçim sonuçları siyasi aktörlerin yer değiştirmesine neden olmuştur. Seçim sonuçları yönünden bugünün iktidarı dünün muhalefetinin iddialarını dile getiriyor. Bugünün muhalefeti de dünün iktidarının seçim sonuçlarıyla ilgili tezlerinin aynısını savunuyor.
2002 yılından bu yana muhalefet hiç bir seçim sonucunun milletin gerçek iradesini yansıtmadığını, seçim sonuçlarının çarpıtıldığını, vatandaşın iradesinin çalındığını, erzak çantalarıyla vatandaşın iradesinin etkilendiğini söylüyor ve sonuçlara itiraz ediyordu. Her seçim sırasında ve sonrasında muhalefet trafoya kedilerin girme ihtimaline karşı tedbir üstüne tedbir düşünüyordu.
Hatta Stalin'in meşhur "kime oy verdiğiniz değil, oyları kimin saydığı önemlidir" sözü seçim sonuçlarını açıklamada kullanılıyordu.
İktidar bocalıyor!
Gelinen aşamada özellikle İstanbul seçimleriyle ilgili olarak iktidar tamı tamına aynı şeyleri söylüyor.
İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu, Büyükçekmece'deki seçimlerle ilgili olarak "Burada hile, suistimal ve yolsuzluk var" diyor.
Seçimde AKP'nin kaybettiği bazı yörelerde organize bir yolsuzluk yapıldığını Cumhurbaşkanı Erdoğan da şöyle ifade etmişti: "Organize bazı suçların işlendiğini gördük, görüyoruz... YSK'ya da giderken bu bilgilerle gidiyoruz..." dedi.
İstanbul'daki seçim için "Usulsüzlükler bazı değil neredeyse bütünü usulsüz" sözleri de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a aittir.
İktidar sahipleri işi daha da ileriye taşıyarak İstanbul seçimlerinde "tam kanunsuzluk hali" olduğunu iddia etmişlerdir.
Bu nedenle AK Parti, İstanbul seçimlerinin yenilenmesi gerektiğini dile getirmeye başladı. Beklendiği gibi Bahçeli de her zaman yaptığı gibi İstanbul seçimlerinin yenilenmesine destek açıklamasında bulundu!
Burada şu soru iktidar sahiplerinin aklına gelmiyor.
Madem seçimlerde "tam kanunsuzluk hali var" o halde neden on gündür iptal ya da geçersiz oyların sayımıyla gündemi meşgul ettiniz? Seçimin yenilenmesi tam kanunsuzluk hali tespit edilir edilmez istenmez mi?
AK Parti aklı sıra cinlik yapıyor. Geçersiz oylarla ilgili olarak yapılan sayım sonucunda AK Parti adayı Binali Yıldırım, CHP adayı Ekrem İmamoğlu'yla aradaki farkı kapatırsa sorun yok. Kapatamazsa ki kapatamamıştır o halde "tam kanunsuzluk hali var" diye YSK'ya müracaat ediliyor. İlginç değil mi?
İşin daha da ilginçi seçimlerin barış, serbesti, demokratik olgunluk içinde, şaibesiz, sorunsuz geçmesini sağlamakta iktidarın sorumluluğundadır. İktidarı yolsuzluk, kanunsuzluk ve hile var diye yakınması değil gereğini yapmadığı için hesap vermesi büyütür.
Doğrusu AK Parti İstanbul'da Büyük Şehir Belediye seçimlerinin sonuçları karşısında bocalıyor. Bu bocalamadan iktidarın doğru bir sonuç çıkarması da pek mümkün görülmüyor!
Diğer yandan daha önce Türkiye'de yakın geçmişte yenilenen seçimlerde sonuçlar yenileme talebinde bulunanlar aleyhine gerçekleştiği bilinmektedir.
Hatırlanacağı gibi 2014 seçimlerinde YSK, Ağrı ve Yalova'da seçimlerin yenilenmesine karar vermişti. BDP adayının kazandığı seçimlere AK Parti itiraz etmiş, 15 kez sayım yapılmıştı. Ağrı'da tekrarlanan seçimi tekrar BDP adayı kazanmıştı.
Yalova'da AK Parti'nin oy hakkı olmayan 7 kişinin oy kullandığı gerekçesiyle yaptığı başvuru üzerine YSK, seçimlerin iptaline karar vermişti. Yalova'da yapılan seçimleri CHP'li aday tekrar kazanmıştı. Yenilenen seçimlerde her iki ilde de seçimleri adaylar oylarını artırarak kazanmışlardı.
İstanbul'da da ister seçimler yenilensin isterse mevcut durum kabul edilsin her şart altında İmamoğlu'nun başkanlığı tartışılmazdır.
Seçimlerde siyasi partiler, sonuçlara değil sebeplere ve süreçlere yoğunlaşması gerekir. Çünkü sandığa giden yollar sebeplerden (halk) ve süreçlerden (iletişim) geçmektedir.
