İmamoğlu, neden her zaman pozitif?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet'in 97'nci yıl dönümü için bir yazı kaleme aldı. Karar gazetesinde yayımlanan yazıda, İmamoğlu, günümüzde dünyada ve Türkiye'de yaşanan olayları özetleyerek "Atatürk'ün yaptığı gibi zeki diplomasi manevralarıyla hakkını kimselere yedirmeyen bir Türkiye inşa etmeliyiz" dedi.
İmamoğlu, üç yıl sonra cumhuriyetin ilk yüz yaşını devireceğini de hatırlatarak "İlk yüzyıldan alınan derslerle, 2'nci Yüzyılın tasarımını yapmak"tan ve "100 yıllık yaratıcı bir yol haritası planlamak"tan söz etti.
İmamoğlu, yazısını, "Bütüncül bir çalışma modeli, hedef odaklı kurallar manzumeleri ile çok çalışarak yeni bir 'Aydınlanma Dönemi' ruhu ile yola çıkmalıyız. Buna Türkiye hazır, millet hazır. 2023-2123 döneminin kahramanı olmak uğruna kilitlenmiş 83 milyon halkımızla bunu başarabiliriz ve başarmalıyız. Başka seçeneğimiz yok. Hep birlikte başaracağız ve inanalım ki her şey çok güzel olacak." diye bitirdi.
***
Geçtiğimiz günlerde, İmamoğlu'nun korona virüs testi pozitif çıkınca, arkadaşım Mehmet Fatih Köroğlu, "Başkan, her zaman pozitiftir" sözlerini de içeren bir geçmiş olsun mesajı yayınladı. Gerçekten da İmamoğlu'nun başarılı bir çizgi üzerinde yürümesinin sebebi, her zaman pozitif olmasıdır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kazanmasının ardında da aynı nitelik vardır... Tarihte iz bırakan bütün insanlar, hep pozitif düşünmüşler, karamsarlığa kapılmamışlardır. Biriktirdikleri pozitif enerjiyi, kendi ekibine, kendi çevresine, kendi şehrine veya kendi ülkesine hâkim kılan insanlar, tarihe yön vermiştir.
Tabii, seçim kazanmak veya iyi bir belediye başkanı olmak; devleti yönetmek veya ülkeye 100 yıllık rota çizmek için yeterli olmayabilir ama unutulmasın ki bir hedef konulmadan ve yol haritası belirlemeden de hiçbir varlık gösteremezsiniz.
Zaten Atatürk'ün de başarısının sırrı hep pozitif olmasıdır. İstanbul Boğazı'nda işgal gemilerini gördüğünde, "geldikleri gibi giderler" diyebilmesi bu özellikten kaynaklanmıştır. Bir de "Ben milletin vicdanında ve geleceğinde hissettiğim büyük gelişme kabiliyetini, bir millî sır gibi vicdanımda taşıyarak, yavaş yavaş bütün bir topluma uygulatmak mecburiyetinde idim." gibi bir önseziye ve öngörüye sahip olabilmek...
***
Korona virüs salgını ile birlikte bütün insanlar her gün korkutuluyor. Yarın kaygısı, bütün insanlığa aşılandı, Türkiye'de bir bakan "şu kadar emekli maaşı ödedik" diyerek emekli maaşlarını bile tartışma konusu yapabildi, işsizlik büyüyor, Türk Lirası baş aşağı gidiyor ama bütün bunların çözümü var. Yeter ki toplumun önderi durumundaki kadrolar umutsuzluğa kapılmasın, yeter ki toplumu harekete geçirecek vizyona sahip olsunlar.
Bu sebeple en az 100 yıllık vizyon sahibi olmak çok değerlidir.
***
Elbette Türk Milleti'nin vizyonu yüzyılları da bin yılları da aşar.
Oğuz Kağan'ın "Güneş tuğ ol, kök kurıkan" sözüyle güneşi devletin bağımsızlık göstergesi, gökyüzünü de devletin çatısı olarak görmesi veya Bilge Kağan'ın, "Ey Türk, üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir?" şeklindeki çağlar üstü mesajı, Atatürk'ün de 1300 yıl sonra "Ey Türk Gençliği" diye tarihi bir seslenişte bulunarak "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur" demesi gibi…
Bu itibarla, tedavi görmekteyken, millete umut aşılayan Ekrem İmamoğlu'nun mesajı, özellikle "tam bağımsızlığı yeniden hakim kılmak" sözü çok önemlidir. Ancak böyle bir pozitif enerji, Türkiye'yi olumlu bir yöne çevirebilir ve bütün insanlık için de küresel bir dönüşüm başlatabilir...