Ilgaz saldırısı ve AKP oyları!

Yüksek Seçim Kurulu’nun BDP’li bağımsız adayları önce veto etmesi, ardından başta İstanbul olmak üzere bütün yurtta molotof kokteyli ile yangınlar çıkarılması sonunda geri adım atması aslında önemli bir işaretti. Biz bu durumu AKP ile BDP arasında “anlaşmalı kavga” gibi gördüğümüzü bir okur mektubu ile birlikte ifade etmiştik.
Çünkü, seçim mitingleri başlayana kadar, PKK’nın “demokratik özerklik”, Anayasa’da zikredilmek veya Türk Milleti adının hiç kullanılmaması gibi talepleri AKP tarafından da dolaylı olarak savunuluyordu. En son Tayyip Erdoğan, Anayasa’nın birinci ve üçüncü maddelerinin değiştirileceğini, Türklüğe vurgu yapan maddelere ihtiyaç olmadığını, olmayacağını söylemişti. BDP’nin veya PKK’nın; ABD veya AB’nin dayatması da bu değil miydi?

***

Derken seçim düzlüğüne girilince Erdoğan, Habur’da yaptırdıklarını bir tarafa bırakıp “Kürt sorunu yok” demeye, milletin birliğinden bütünlüğünden bahsetmeye ve BDP’ye de sert eleştiriler yöneltmeye başladı.
Yoksa kamuoyu yoklamaları, açıklandığı gibi değil miydi? Yoksa AKP, baş aşağı mı gidiyordu?
Yoksa Erdoğan, her defasında yaptığı gibi hafızası olmayan toplum için seçim milliyetçiliği mi yapıyordu?
Kastamonu’daki saldırı ve devamındaki gelişmelere bakınca da yine bir Gladio taktiği uygulandığından şüphem kalmadı!
Kastamonu’dan Bayram Koca diyor ki: “Bir ay önce Boyabat’ta polis aracı tarandı, saldırganlar yakalanamadı. Miting günü Olukbaşı stadyum mevkiinde (Başbakan’ın helikopterinin bekletildiği yerde) silahlar patladı, küçük çaplı çatışma meydana geldi, meğer hırsızlar imiş! Ve iki saat sonra Ilgaz dağındaki saldırı..
İstihbaratı çok güçlü bir devlet, siyasilerin, savcıların. gazetecilerin özel hayatını en ince detaylarıyla ses ve görüntü olarak elde edebilirken, ‘geliyorum’ diyen saldırıya karşı bu konvoyu neden koruyamadı?
Ertesi gün tüm kamu çalışanları ve öğrenciler, terörü lanetlemek için cenaze merasimine götürüldü.
Şehidin sırtından oy avcılığı yapıldı!
O kadar şehit namazları kılındı, hiçbir kurum çalışanına, ‘haydi terörist lanetlemeye’ denilmedi de şimdi neden böyle oldu?
Kastamonu halkının kafasındaki soru şudur: Kastamonu’dan oy almak için değer mi böyle bir riske girmek?”

***


Diğer taraftan, Tayyip Erdoğan, “Adam öldürerek iş başına gelmek eşkıyanın işidir, çetenin işidir, teröristlerin işidir” diyor.
Adam öldürerek iş başına gelmek mi? Bu da nereden çıktı?
Yine Erdoğan, Turgut Özal’ın uyduruk bir suikast sonrası takındığı tavırlara giriyor ve “Biz bu yola beyaz gömleğimizi giyerek çıktık” diyor.
Olayda, asıl hedefin AKP olduğuna dair teröristler arasında geçen konuşmalar yayınlanıyor! Erdoğan, “Güvenlik güçlerimize yapılan bu alçakça saldırılar asla ve asla tesadüf değil” diyor. Gerçekten de öyle. PKK’nın hiçbir saldırısı tesadüf değildir. Hepsi Türkiye’ye bir mesaj niteliğindedir!
Bu saldırılarla, Batı’da, Orta Anadolu’da ve Karadeniz’de halkın gözünden düşen AKP’yi yeniden güçlendirmek hedeflenmektedir. Kumanda dış merkezdedir. Tıpkı, Türkiye İsrail’e karşı tedbir alırken İskenderun’daki PKK saldırısı gibi, tıpkı tam anlaşma imzalanacakken Bakü Tiflis Ceyhan güzergâhında yapılan sabotaj gibi!
“Kötü şeyler olacak” diye havayı gerginleştirenler de tasarlanan hedefe hizmet etmektedir!

Yazarın Diğer Yazıları