​​​​​​​"İlahiyatçı hukuk doçenti olur mu?"

Başlangıçta sessiz ve derinden giden rejimi değiştirmeye yönelik girişimler, son zamanlarda alenileşti. Önce İngilizce gibi Batı dillerinin ilkokullarda öğretilmesine başlandı, ardından Arapça...

Oysa yabancı dil öğrenmenin temel şartı ana dilini iyi bilmektir. İlkokul çağındaki çocuklar, henüz ana dilini öğrenmek aşamasındadır.

Çocuk yaşta kızları tecavüzcüsüyle evlendirmek için yasa çıkarıldı! Ömür boyu tecavüz etsinler diye… Bazı yazarlar, çocuk yaşta evliliğin inanç meselesi olduğunu savunmaya başladı!

Bütün bunlar yetmezmiş gibi Diyanet'in resmi sosyal medya hesabından yayınlanan reklamda kadına verilen role tepki gösterilince Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş "Kadın, kocasına bir çay getirmiş, bir kek getirmiş buna tahammül edemiyorlar, getirmeyecekmiş efendim. Böyle bir şey olur mu? Bizim medeniyetimizde kadın görevini yapacak, erkek görevini yapacak." dedi. Oysa söz konusu reklamda, kadın hizmetçi gibi bir konumdaydı. Eleştirilen buydu. Türk medeniyetinde kadının görevi bu mudur?

***

Asıl sorun, kadının eşine çay ve kek getirmesi değil… AKP iktidarı, hemen her gün hukuk sistemini dini esaslara bağlayacak adımlar atıyor.

Bu adımlardan biri, Diyanet kadrolarının devletin diğer kadrolarına eleman yerleştirmek için kullanılması ise diğeri de üniversitelerde ilahiyatçıların hukukçu yapılmasıdır!

Anayasa Hukukçusu, Prof. Dr. Kemal Gözler, 'www.anayasa.gen.trde' yayınlanan "İlahiyatçı hukuk doçentleri mi geliyor?" başlıklı yazısında bir durum tespiti yaptı. Özetin de özetini verebiliyorum:

"Hukuk temel alanında doçentlik başvurusunda bulunmak için 'hukuk doktorası yapmış olmak' şartı 2017 yılının Aralık ayında, 'hukuk fakültesi mezunu olmak' şartı da 2018 yılının Nisan ayında kaldırılmıştır.

2019 yılının Mart ayında da 'Hukuk Temel Alanı'nın altına 'İslâm Hukuku' bilim alanı eklenmiştir.

Artık ilâhiyat fakültesi mezunlarının hukuk doçentliğine başvurmalarının önünde bir engel kalmamıştır.

Acaba neden böyle bir değişikliğe ihtiyaç duyulmuştur? Hukukçular için mi? İlahiyatçılar için mi?

Bugün Türkiye'de sadece 6 hukuk fakültesinde İslâm hukuku anabilim dalı vardır ve bunlarda toplam 2 profesör, 1 doktor ve 3 araştırma görevlisi bulunmaktadır.

Oysa Türkiye'de ilâhiyat fakültesi veya İslâmî ilimler fakültesinde İslâm hukuku veya fıkıh anabilim dallarında çalışan hâli hazırda 155 doktor öğretim üyesi 134 araştırma görevlisi vardır.

Hukuk fakültelerinde görev yapan iki İslâm hukuku profesörünün ilâhiyat fakültesi mezunu olduğu bir ülkede, ilâhiyat fakültesi mezunu olan kişilerin İslâm hukuku bilim alanında doçent olmaları evleviyetle mümkündür.

Yan Merdivene Atlamak Meşru mudur? Akademik kariyer pek çok basamaktan oluşan bir merdivendir. Bir merdivenin üçüncü basamağından yan merdivenin dördüncü basamağına atlamak gayri meşrudur; zira böyle bir şey, yan merdiveni ilk basamaktan itibaren tırmananların hakkının gasp edilmesi anlamına gelir.

Hukuk doçenti olmak isteyen var ise herkesin yapacağı şey aynıdır: Hukuk lisansı, hukuk yüksek lisansı ve hukuk doktorası yapmak. Bunun başka bir yolu yoktur.

Bu proje gerçekleştirilebilirse, Türkiye'de artık sadece uygulama düzeyinde değil, eğitim düzeyinde de bir 'hukuk' kalmayacaktır. Hukuk fakültelerinde 'hukuk' değil, başka şeyler anlatılacaktır, hukuk kitap ve makalelerinde 'hukuk' değil, başka şeyler yazılacaktır.

Sadece pratikte değil, teoride dahi 'hukuk'u mumla arayacağımız günler çok yaklaştı!"

***

Şimdi bu anlatılanlar nedir? Yeni rejimin hukuku az çok belli ama hukuk kadrosu yok! Bu sebeple yeni rejimin hukuki alt yapısını oluşturuyorlar! Bu gidişat, Türkiye'yi Afganistan'a çevirir.

Yazarın Diğer Yazıları