İktidarın en ağır krizi
''İktidar partisinin yönetici aklı'' tamamen dağılmış durumda… Olaylar karşısında herhangi bir soğukkanlılık gösteremiyor, adeta panik halinde bir şeyler yapıyor, ondan da sonuç alamıyor…
Mesela şu "128 milyar dolar nerede?" sorusuna verilen cevaplara bakın… Birbiriyle hiç ilgisi olmayan ayrı ayrı cevaplardan tespih yapılırdı!.. Maşallah bir tek "Arka cebime koydum, sana ne" diyen çıkmadı…
Oysa bu sorunun tek bir cevabı olmalıydı ve ağız birliğiyle söylenmeliydi… Yapılamadı… Muhalefetin son yıllardaki en ciddi hamlesi karşılık buldu… Çünkü karşısında özgüven sahibi, ne yaptığını bilen, cevabı hazır, uzun yıllar ötesine inandırıcı vadeler koyan iktidar yoktu…
***
Aklın dağıldığına bir diğer örnek de Ticaret Bakanlığı''nın, Bakan Ruhsar Pekcan''ın eşine ait firmadan dezenfektan satın alması karşısında gösterilen tavır…
Bakan Pekcan, ''tecrübelerinden istifade edilmek'' üzere görevden alındı ama muhalefetin Yüce Divan ısrarı karşılık bulmadı…
Ama ondan daha acısı, AKP Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş''ın savunmasıydı… Elitaş "Dünyayı zor durumda bırakan salgın dönemlerinde elinizde teknik imkan varken kamunun ya da ilgililerin dezenfektana ihtiyaç duyduğu bir dönemde ''Kusura bakmayın benim eşim bakan, vermiyorum'' demek ne kadar doğru olurdu, onu değerlendirmek gerekir. Bakılması gereken o malın kuruma verildiği tarih ve piyasadaki fiyattır" diyerek söz konusu yönetici aklın tamamen dağıldığını bir kere daha göstermiş oldu…
Cumhuriyet tarihinde bir çok suistimal ve yolsuzluk olmuştur ama bu türden bir ''ağır pişkinlik'' içeren böylesi savunmaya hiç rastlanmamıştır…
***
Aklın baştan gittiğine dair bir diğer örnek de CHP hakkında hazırlanan Yalan Üretim Merkezi isimli animasyon çalışmasıydı… Muhalefet partisini komik duruma düşürmek isterken bir anda kendi komik duruma düşen partide tepkiler oluştu ve animasyon silinmek zorunda kaldı…
Benzer panik hali, turist çekmeyle ilgili videoda da görüldü… Turizm Bakanlığı''nın, turistik tesislerde çalışanlar hakkında hazırladığı "Ben aşılarımı yaptırdım, sen eğlenmene bak" çalışması, aşağılanma sonucu doğursa da işte o paniğin bir diğer yansımaydı… Tepkiler üzerine o video da sosyal medyadan kaldırılmış…
"Aşılarınız tam mı şekerim?" sorusuna daha sorulmadan verilen bu iğrenç cevap da işte o aklın dağılması ve panik halinin bir diğer tezahürü…
***
Aklın ve otoritenin zaaf içinde olduğuna dair bir diğer örnek de Yalıkavak Marina işinde kendini gösterdi… Sedat Peker''in iddialarına cevap veren Mehmet Ağar''ın "Bugün eğer mafya buraya giremiyorsa bizim burada olmamızdandır" şeklindeki sözleri ülkede mafyaya karşı mal ve can güvenliğinin başka türlü inşa edilebildiğini göstermesi açısında dikkat çekiciydi…
Her ne kadar Ağar, bu sözlerinden dolayı özür dilemiş olsa da bırakacağı tortu tabii ki ağır olacaktı… Yönetimde zafiyet havasını pekiştirecekti…
***
Pandeminin birinci dalgasında özellikle büyükşehir belediyelerinin vaziyet alması karşısında gösterilen tepki de aklın dağıldığına iyi bir örnekti… Mesela Mersin Belediyesi''nin halka ekmek dağıtmasının engellenmeye kalkışılması tam bir akıl tutulmasıydı, hem siyaseten hem de sosyal anlamda… Sonra hata anlaşıldı, geri adım atıldı atılmasına ama iş işten geçmişti…
İstanbul seçimlerinin zora girdiği anlaşılınca alelacele Öcalan kardeşlere başvurulması, devlet televizyonundan Osman''ın, devlet ajansından da Apo''nun devreye sokulması da, panik halinde yönetici aklın buharlaşmasını belgelemiyor muydu?
Medet umulanlardan medet çıkmıyordu artık… Çözüm zannedilenlerin, deneme-yanılma yöntemiyle çözüm olmadığının anlaşılması gibi…
Doğru-yanlış, önceleri planlı bir yürüyüş vardı, şimdi ise günlük tedbir geliştirmeye çalışan, telaş içinde, anlık düşünen, ne yapacağından tam da emin olmayan, özgüvenini yitirmiş bir görüntü var… 19 yıllık iktidar tablosunun en ağır krizi bu…